KKTC SEÇİMLERİNDE NE OLDU?

YAZARLAR

KKTC SEÇİM SONUÇLARINI BELİRLEYEN, BUNDAN SONRA DA HEP BELİRLEYECEK OLAN, ANCAK HİÇ KONUŞULMAYAN ASIL NEDENLER

Yazan Sabahattin İSMAİL

19 Aralık seçimlerinde Ersin Tatar ve ona destek veren UBP, DP, YDP'nin inanılmaz derecede oy kaybının nedenleri üzerinde birçok yazı yazıldı

Merkez sağ muhafazakar seçmenin oy oranı çok partili demokratik sisteme geçtiğimiz 1975 yılından bu yana genelde yüzde 60-70 aralığında iken, merkez sol seçmenin oy oranı da yüzde 30-40 aralığında oldu

En son 2022 genel seçimlerinde, Faiz Sucuoğlu başkanlığında seçime giren UBP %39,54, DP %7,41 ve YDP %6,39 oy aldı .

Böylece, iktidardaki 3'lü koalisyonu oluşturan üç merkez sağ muhafazakar partinin oy oranı, önemli bir kayıpla ancak yüzde 53,34 olmuştu..

Aynı seçimde Tufan Erhürman başkanlığındaki muhalif merkez sol CTP yüzde 32,0, TDP yüzde 4,4, Bağımsızlık Yolu yüzde 1.94 , TKP Yeni Güçler yüzde 1.56, merkezdeki muhalif HP de yüzde 6.7 oy almıştı

Böylece muhalif merkez sol ve merkez partiler, yüzde 46.5 oy oranına ulaşmıştı

Merkez solun ortak adayı durumundaki CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman 19 ekim Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise, yüzde 62.8, merkez sağın adayı Ersin Tatar ise yüzde 35.8 oy almıştır.

Bu da 2022 seçimlerinde merkez sağ partilere oy veren yüzde 53.34 oranındaki seçmenin yaklaşık yüzde 18 'inin, merkez sol partilerin adayı Tufan Erhürman'a oy verdiğini kanıtlıyor.

2022 seçimlerinde muhalif merkez ve merkez sol partilerin aldığı toplam yüzde 46.5 oranındaki oya merkez sağdan gelen bu yüzde 18 oy eklenince, yüzde 64.5 oya ulaşılıyor ki, bu da Tufan Erhürman'ın aldığı oya denk geliyor.

Bu bağlamda, Ersin Tatar'a oy vereceklerine kesin gözüyle bakılan, çoğu TC kökenli 15 bin civarında muhafazakar kişiye son 5 yılda vatandaşlık verildiğini ve seçimin buna rağmen kaybedildiğini de belirtmekte yarar var.

TC kökenli 15 bin yeni vatandaşa karşın Erhürman'ın açık farkla kazanması, merkez sağdaki kaybın büyüklüğünü kanıtlıyor

KAYBIN, ORTAYA KONAN ORTAK NEDENLERİ

Cumhur İttifakı'nın ve KKTC 'de 3 partili Merkez sağ koalisyon hükümetinin onca desteğine ve 15 bin yeni vatandaşa karşın, Ersin Tatar'ın seçimi niye kaybettiği konusunda birçok yorum yapıldı.

Bu yorumlardaki ortak noktalar şöyle özetlenebilir:

1- İktidardaki koalisyon hükümetinin başarısız, beceriksiz yönetiminin halkta yarattığı tepki. Rüşvet, yolsuzluk, partizanlık, değerli devlet malına çökme, kara para aklama, ihale vurgunları, kumar baronları ile karanlık ilişkiler, mafyanın yarattığı güvensizlik, işsizlik, pahalılık, elektrik kesintileri, başta Başbakan, önde gelen siyasilerin özel hayatlarının herkesin diline düşmesi, Başbakana özel yakınlığı ile bilinen Juju lakaplı bayanın UBP Girne İlçe Kadın Kolları Başkanlığına getirilmesi, onun devlet işlerine karıştırılması, devlette istihdam, vatandaşlık verme, T izni, arsa dağıtımı vb. konularda otorite haline getirilmesi...sahte diploma alması, aniden zenginleşmasi, bunların UBP içinde yarattığı öfke...

Bu arada parayla sahte diploma dağıtıldığının ortaya çıkması, YÖDAK başkan ve yardımcısının rüşvetten tutuklanması, sahte reçete iddiaları ile onlarca eczacı ve doktorun tutuklanması, birçok hükümet kararının alındıktan 3-4 gün sonra, tepkiler nedeniyle iptal edilmesi...vb. Bu durumların halkta yarattığı büyük tepki ve öfke...

2- Ersin Tatar'ın, iki devletli çözümün gereği olan ve iki devletli çözümden geri adım atılmayacağını halka gösterecek olan adımları atmaması, ( Geçmişteki yazılarımda atılması gereken adımları içeren 30 maddelik bir öneri paketi sunmuştum).

Böylece, iki devletli çözümün altının doldurulmaması, bu çözüme nasıl ulaşılacağının ortaya konamaması...

"İYİ NİYET MİSYONU" görevi, sadece "federasyona yardımcı olmakla" sınırlandırılan BM Genel Sekreteri'nin gözetiminde yapılan 5+1 konferanslarına "KKTC CUMHURBAŞKANI " statüsü ile değil, eski federasyon müzakereleri döneminde olduğu gibi, " KIBRIS CUMHURİYETİ İÇİNDEKİ TÜRK TOPLUMUNUN LİDERİ" statüsü ile katılması....

KKTC 'nin TANINMASININ SAĞLANAMAMASI...

Türk devletlerinin Rum yönetimini tüm Kıbrıs'ın tek meşru devleti olarak tanımalarının engellenememesi...

Ambargo ve izolasyonların daha da ağırlaşması..

İki devletli çözümü savunmanın gereği olan DEVLETTEN DEVLETE İLİŞKİ yerine, "Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki Türk Toplumu" statüsü ile görüşme, ilişki ve temaslara devam edilmesi...

Rum ve BM tepkisi nedeniyle Maraş'ın yerleşime ve yatırıma açılamaması...

Pile - Yiğitler yolunun son kalan 100 metresinin bile bitirilememesi vb...

Bu durumlar, iki devletli çözümün sadece slogan olduğu algısı yaratmış, belirsizlikten bıkan halkta bir an önce federal çözüm isteğini kamçılamış ve federasyon umutlarının yeniden artmasına neden olmuştur

3- ATLILAR, MURATAĞA, SANDALLAR toplu katliamlarında katledilen insanlarımız için açılan KATLİAM MÜZESİ'NİN, yapılan 300 yeni istihdama karşın, seçim döneminde PERSONEL EKSİKLİĞİ nedeniyle kapatılması ve Tatar'ın bunu önlemeyişi vb...

(Nitekim buna tepki olarak katliam köyleri halkı bile, Tufan Erhürman'ı desteklemiştir). Bunlar ve daha fazlası 3'lü koalisyon hükümetinin, milliyetçiliği sadece oy devşirmek için kullandığı yargısını pekiştirmiş ve onlara tepki olarak Tatar'a oy verilmemiştir

Ersin Tatar'ın, 5 yıllık görev süresinde UBP tabanından ve milliyetçi kesimden gelen talepleri karşılamaması da tepki yaratmış ve onu milliyetçi kesimden koparmıştır.

4- Tatar'ın eşini devlet işlerine karıştırması, Cumhurbaşkanlığında ona ofis ve tam yetki vermesi, kadrolaşma ve örtülü ödeneği kullanma yetkisini eşine bırakması, eşinin de ilk dönem cumhurbaşkanlığı kadrolaşmasında birçok federasyoncuyu istihdam etmesi ve liyakate önem verilmeyişi de oy kaybına neden olmuştur

5- Başbakan ve UBP Genel Başkanı Ünal Üstel'in Ersin Tatar yerine Cumhurbaşkanı adayı olmak istemesi, bunu başaramayınca, UBP'yi seçim kampanyası için organize etmemesi ve parti içindeki gizli başkanlık yarışı da kaybın diğer nedenidir

6- Rum yönetiminin KKTC'ye yatırım yapan yerli ve yabancı yatırımcılar aleyhine kırmızı bülten çıkarmasının ve 7 yabancıyı tutuklayarak hapse atmasının önlenememesi, onları kurtarmak için etkili hiçbir karşı önlem alınmaması, işadamlarının KKTC dışına çıkamaz hale gelmesi, misilleme yapmaya imkan vermek için hiçbir yasa çıkarılmaması ( Bu konuda 10 maddelik bir karşı önlem paketi önermiştim) da müteahhitlerin, emlakçıların, inşaat malzemesi satıcılarının ve inşaat sektörü çalışanlarının tepki ve umut olarak Tufan Erhürman'ı desteklemelerine neden olmuştur

7- Rum yönetiminin, AB vatandaşı olmak isteyen TC kökenli KKTC vatandaşlarının isteği olan AB pasaportlarını vermemesi, TC kökenli kişilerle ve 3. uyruklularla evliliklerden doğan çocuklara AB pasaportu vermemesi de, onları, bu sorunu çözme vaadinde bulunan Tufan Erhürman'ı desteklemeye yöneltmiştir.

Tatar'ın bu soruna çözüm vaadi, savunduğu iki devletli çözüm siyasetine ters olduğu için ciddiye alınmamıştır.

Özetle, Tufan Erhürman'ın, TC kökenli seçmene sunduğu AB havucu, inandırıcı ve etkili olmuştur.

8- Cumhur İttifakı'nın Tatar'a destek için adaya birçok siyasetçi göndermesi, tarikatçı cübbeli Ahmet Hoca'nın "Tatar'a destek, Erhürman'a lanet" videosu yayınlaması, orta dereceli okullarda türbana serbesiyet girişimleri, Tatar'ın seçim kampanyasının, Kıbrıs Türklerinin hassasiyetini bilmeyen AKP seçim kampanyasını yürüten şirkete devredilmesi vb..."HALK İRADESİNE MÜDAHALE" olarak algılanmış ve tam aksi sonuca hızmet etmiştir

9- UBP'nin 2021 yılındaki kongresinde 5500 oy alan ve partiyi 2022 seçimlerinde yüzde 40 oya taşıyarak iktidar yapan Faiz Sucuoğlu'nun, Cumhur İttifakı'nın düzenlediği bir parti içi darbeyle genel başkanlık ve Başbakanlıktan istifaya zorlanması ve yerine kongrede 550 oy alarak 5 aday içinde sonuncu gelen, sevilmeyen, liyakatsız Ünal Üstel'in genel başkan ve Başbakan yapılması, tabanda ve halkta büyük tepki yaratmıştır.

Bu darbeyi "iradesine saygısızlık ve müdahale " gören UBP tabanı ve halk, faturayı darbeye destek veren Ersin Tatar'a kesmiştir

ASIL BELİRLEYİCİ NEDENLER

Herkesin üzerinde hemfikir olduğu bu nedenler dışında, hiç konuşulup yazılmayan ASIL NEDENLER ise şöyledir:

1- KKTC 'deki genç işsizliği nedeniyle son 5 yılda solcu KKTC sendikaları ve Rum sendikaları vasıtasıyla güneyde, Rum işverenler yanında çalışmaya başlayan Türklerin sayısı 5000'i bulmuştur. Bu insanlar, sahte milliyetçilerin beceriksizliği ve umursamazlığı sonucu Rumun insafına terk edilmiş ve mideden Ruma bağlanmıştır. Eş ve çocukları, anne ve babaları ile en az 15 bin oyu bulmaktadırlar.

Bunlar doğal olarak federasyonun emekçi tabanını teşkil etmektedirler ve Ruma muhtaç edildikleri için öfkeyle Erhürman'a oy vermişlerdir.

Federasyonun, zor durumlarını düzelteceğini düşünmektedirler

Bunlar yanında Güneyde İngilizce eğitim veren ve KKTC Eğitim Bakanlığının denklik verdiği Rum okulunda okuyan yüzlerce öğrenci vardır. Bu öğrencilerin aileleri de doğal federasyoncudur

2- Güçlü toplum örgütlü toplumdur. KKTC sivil toplumu, sendikalar ve derneklerde son derece örgütlü ve aktiftir. Öğretmen, memur, doktor, hemşire, işçi, gazeteci, akademisyen sendikaları, gençlik, kadın dernekleri, mühendis, mimar, esnaf, Sanayi, Ticaret Odaları, Barolar, sanatçılar, turizmciler, müteahhitler hayvancı, üretici, çiftçi örgütleri ve yüzlerce dernek ve birlik tümüyle hükümete muhalif sol aydınların yönetimindedir. Bunlar sürekli olarak merkez sağ hükümetlerle ve Tatar ile çatışma halindeydiler..Grev ve eylemlerle sağ hükümeti yıpratmaktaydılar. Bunların tümü Tufan Erhürman'ı desteklemiştir

3- Halkın ezici çoğunluğunun aktif olarak kullandığı sosyal medyada da hakimiyet muhalif sol aydınlardadır. 30'a yakın İnternet gazetesi ile haber sitesinin birkaçı dışında tümü de muhalif sol aydınların kontrolündedir

4- Geçmişte birkaç kez yayınladığım belgelerde de görüldüğü gibi, federasyonu destekleyen Avupa Birliği, "sivil toplumu güçlendirme projesi" adı altında her yıl yaklaşık 3 milyon euro ile medyayı, dernekleri, sendikaları, üretici birliklerini, kanaat önderlerini finanse etmektedir. Sürekli Brüksel gezileri düzenlemektedir... Onca uyarımıza karşın, sahte milliyetçi KKTC hükümetlerinin bu 5. Kol faaliyeti üzerinde hiçbir ilgisi, kontrolü ve bilgisi yoktur. Yıllardır yaptığımız onca uyarıya kulak tıkanmıştır. Rum Stelyos Vakfı da her yıl 1 milyon euro ile federasyonu savunan kişileri finanse etmektedir

5- Başta AB, ABD, İngiltere, Norveç gibi ülkeler olmak üzere, emperyalist güçler, İKİ TOPLUMLU EĞİTİM ÇALIŞMALARI ile KKTC-Türkiye düşmanlığı, Rum seviciliği yaymakta, binlerce kişiyi federasyoncu ve Rum dostu olarak yetiştirip beyinlerini yıkamaktadır . KKTC'nin altını oyan bu 5. Kol faaliyetleri tüm uyarılarımıza karşın, ne yazık ki 1990 yılından beridir serbestçe devam etmekte, sahte milliyetçi hükümetler ise sadece seyretmektedir

6- Milli Eğitim, özellikle tarih eğitimi, Türkiye-KKTC karşıtı, federasyoncu, Rum sevici öğretmen sendikalarının ve iki toplumlu eğitim çalışmalarından geçirilen tarih öğretmenlerinin insiyatifine terk edilmiştir. Bu öğretmenler, 35 yıldır, Rum sevici, Türkiye-KKTC karşıtı, federasyoncu genç kuşaklar yetiştirmektedir.

Her yıl 3000 civarında genç, seçmen yaşına gelmektedir. 5 yılda 15 bin genç yeni seçmen olmaktadır.

1974 öncesini yaşamayan, bilmeyen, Rumların dost ve kardeş olduğu safsatasıyla beyni yıkanan genç kuşaklar, doğal kuşak yenilenmesiyle artık toplumun çoğunluğunu teşkil etmektedir ve oylarını çoğunlukla federasyoncu sol partilere vermektedirler

7- 1975'den itibaren Türkiye'den gelip KKTC 'ye yerleşen 100 binden fazla kişinin 2. ve 3. kuşak çocukları da zaman içinde, başta ilgisizlik, işsizlik, yoksulluk, kötü yönetilme, dışlanma vb birçok nedenle, artık muhalif sol partilere destek olmaya başlamıştır..

Böylece muhafazakar sağ partilerin oy deposu olma durumu artık son bulmuştur. Nitekim Tufan Erhürman, bu kesimde de Ersin Tatar'a fark atmıştır.

SONUÇ

Özetle, uzun yıllar KKTC 'yi yöneten merkez sağ partilerin sahte milliyetçi politikaları sonucu, KKTC 'ye sahip çıkan çoğunluk, göz göre federasyoncu sol partilere kaymıştır.

UBP yeniden yapılanmazsa, başta Ünal Üstel ve ekibi olmak üzere, sahte milliyetçi, rüşvetçi, hırsız, liyakatsiz siyasiler tasfiye edilmezse, genç dinamik, liyakat sahibi, dürüst, cebini değil devleti düşünen vatansever kadrolar UBP'ye hakim olmazsa, bu arada KKTC baştan aşağı yeniden yapılanmazsa, eğitim yeniden milli temele oturmazsa, devleti koruyucu yasalar çıkarılmazsa, 5. Kol ile çok ciddi bir mücadele yapılmazsa, merkez sağ partiler bir daha iktidar yüzü görmeyecek ve alttan gelen federasyon baskılarını göğüslemek mümkün olmayacaktır

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.