“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Durum diye bir lâf var, buyurunuz size durum;”
Mayınlı bir tarlada top oynuyoruz. Gündelik işlerde, oyunda oynaştayız.
Hz. Nuh’un çağrısına uymayan, gemiye binmeyen oğlu gibiyiz. Gerçeklerle yüzleşmekten korkuyor ve kaçıyoruz sanki.
Yeni bir dünya kuruluyor. Bütün dünyayı etkisi alacak yeni bir tufanla karşı karşıyayız.
Birileri gökdelenler yapma peşinde hala.
8 Milyar insanın yok edilmesi üzerine kurgulanan tarihin bu en büyük komplosu karşısında insanların gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyor. Bütün insanlık Covid korku pandemisi ile yargısız infaza tabi tutularak ev hapsine sokuldu. Bu büyük komplonun 2. perdesi “aşı komplosu” olacak. Ölümü gösterip kısırlaştırmaya razı edecekler.
İnsanlık topyekun şeytani saldırı altında.. Bunu görelim.. Yarın için çok geç kalınmış olabilir.
İnsanoğluna karşı Şeytanın en büyük 2 tuzağından biri bu! En büyük intikamlarından biri. “Tarihin sonu”nu hazırlayan bir senaryo ile geliyor Şeytan! AK Parti, CHP, MHP, İYİ Parti, HDP ya da ötekiler, neyle meşguller.
Ağlasam sesimi duyar mısınız, / Mısralarımda; / Dokunabilir misiniz, / Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum; / Her şeyi söylemek mümkün; / Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; /
Anlatamıyorum.
Cennet sessiz, cehennem ateşi harlandıkça harlanıyor. Dünyadan cehenneme doğru koşan insanlar şen-şakrak şarkılar söylüyorlar sanki. Sloganlar atıyorlar.. Kahkahalar atıyorlar. Birilerinin kahkahaları Afrikalı çocukların, büyük şehirlerin varoşlarındaki yoksulların, göçmenlerin ağıtlarını bastırıyor. Şeytan zaferini kutlamak için hazırlanıyor..
Greet reset, yeni normal dönem için Global Sağlık ve performans passları, bizi bir siborga dönüştürecek Chipler üretimde.. Aşılar, bala karıştırılıp, altın tas içire sunuma hazır.
Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!
Ve ferman, kumardaki dört kıralın buyruğu;
Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!
Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!
Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!
Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
(…)
Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;
Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!
Bak, aslan hakikate, ispinoz kafesinde;
Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!
Usta din uluları aceb ne buyurur bu hususta. Ve “kitap yüklü” Akedemya, ezberinden başını kaldırıp Hakikat penceresinden bir bakar mı dünyaya. Media can pazarındaki cazgır! Sanki, siyaset
kör, bürokrasi sağır, adaletin terazisi hileli. Piyasa soygun yeri. Bilmem ne zaman uyanacaklar. Yarın çok geç olabilir halbu ki!
“Fe eyne tezhebu!”, ya da farklı bir deyişle “Que Vadis?” “Bu gidiş nereye!” arkadaşlar!
Biz “ahir zaman” peygamberinin ümmetiyiz. FİTEN nedir bilir misiniz! İşte o zamanın tam da ortasındayız. Gelecek günler geçen günleri aratmasın istiyorsak, daha akıllı, dürüst ve cesur olmamız gerek. Değilse, “aman efendim aman, galiba ahir zaman”
Selam ve dua ile.
