COVİD-19 TESTLERİNİN %97'Sİ YALAN

SAĞLIK

VAKA SAYISI YALAN, ÖLÜ SAYISI YALAN, HEPSİ YALAN ve AŞI BULUNDU DA YALAN

PCR testi, herhangi bir pozitif enfeksiyon tespit etmez!

5gvirusnews Haber Merkezi Lizbon / 18 Kasım 2020

COVİD-19 tanısını nasıl koyuyorsunuz? Pandeminin en tartışmalı ve inandırıclıktan uzak en önemli konusu bu gerçek. DSÖ’nün 12 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan edip test, test, test naralarının atıldığı günden itibaren başta PCR testinin mucidi de dahil olmak üzere bilimin insanları, uzmanlar ve araştırmacılar tarafından dile getirildi.

PCR’ı geliştirerek Nobel kazanan bilim adamı Karry Mullis ölümünden önce, HIV'i tespit etmek için PCR kullanımı hakkında yaptığı açıklamada, “Kantitatif PCR bir oksimorondur.(1) PCR, kalitatif(2) olarak maddeleri tanımlamayı amaçlamaktadır, ancak doğası gereği sayıları [viral yük] tahmin etmek için uygun değildir. Bu testler, hiçbir şekilde serbest, bulaşıcı virüsleri tespit edemez. Testler, virüslerin genetik dizilimlerini tespit edebilir, ancak virüslerin kendisini tespit edemez.” dedi. Ama ellerinde başka oyuncak bulamayanlar inatla PCR testi ile oynamaya devam etti

Konu dünya da ilk kez, PORTEKİZ / LİZBON TEMYİZ MAHKEMESİ’ne dava olarak geldi;

DAVA NO. 1783 / 20.7T8PDL.L1-3 (*)

Karar tarih: 11 Kasım 2020

Konu: Habeas corpus, SARS-CoV-2 RT-PCR testleri için harekete geçmeye ilgi, özgürlükten yoksun bırakma ve yasadışı gözaltı.

Mahkeme 4 kişiye yapılan PCR testini ve sonrası karantinaya alınmasını doğru bulmadı. Ve mahkeme, bunu sadece bir doktor yapabilir. Kimse, türü ne olursa olsun, bir laboratuvar testinin sonucunun otomatik, idari bir sonucu olarak kabul edemez, kararname veya kanunla hasta veya sağlık için tehlikeli ilan edemez.” dedi.

Alman virolog Christian Drosten’de DSÖ’nün özel birliği tarafından zorlanan PCR testleri hakkında uzun süredir şüpheler var. Esas olarak, testin sonuçlarının karantinadan kilitlenmeye kadar resmi kararlar için kullanılması da hata olarak görülüyor. Bu endişeler şimdi Portekiz temyiz mahkemesinin kararına kaydedildi.

Mahkeme kararının ana noktaları şu şekildedir: Tıbbi teşhis, sadece bir doktorun yasal olarak yapmaya yetkili olduğu ve bu doktorun tek başına ve tamamen sorumlu olduğu tıbbi bir eylemdir. Herhangi bir devlet kurumu veya mahkeme dahil hiçbir kişi veya kuruluş böyle bir yetkiye sahip değildir. Birini hasta veya tehlikeli ilan etmek Azor Bölgesel Sağlık Otoritesinin işi olmadığını söyledi.

Bundan yola çıkarak mahkeme şu sonuca varmıştır: “Hastanın önceden tıbbi gözlemi olmaksızın, semptomları değerlendirmek ve gerekli görülen testleri / muayeneleri talep etmek için Ordem dos Médicos tarafından onaylanmış bir doktorun katılımı olmaksızın gerçekleştirilirse, herhangi bir teşhis eylemi veya herhangi bir eylem gerçekleştirilmiş olacaktır. Halk sağlığı gözetimi (yukarıdaki terimlerin özetlediği bir viral enfeksiyon veya yüksek maruz kalma riski olup olmadığının belirlenmesi gibi) [bir dizi yasa ve yönetmeliğe] aykırıdır ve usurpação de funções [yasadışı mesleki uygulama] suçu oluşturabilir. Bu eylemler, bunu yapma becerisine sahip olmayan biri tarafından yürütülür veya dikte edilirse, yani lisanslı bir doktor olmayan biri [Portekiz'de tıp pratiği yapmak, bir derece yeterli değilse, kişi, Ord ile sınava girilerek tıp mesleği tanınabilir em dos Médicos] ”. Buna ek olarak mahkeme, Azorlar Sağlık Otoritesinin, bu beyannamenin gerektirdiği bilgilendirilmiş onamın PCR testi yapılan kişilerden alındığına dair kanıt sunmayarak, Biyoetik ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 6. Maddesini ihlal ettiğini tespit etti.

Not: Jaafar ve arkadaşları hakkında (2020; https://doi.org/10.1093/cid/ciaa1491) mahkeme şu sonuca varmıştır: "Bir kişi PCR ile pozitif test yaparsa, 35 döngü veya daha yüksek bir eşik kullanılırsa ( Avrupa ve ABD'deki çoğu laboratuvar), bu kişinin enfekte olma olasılığı

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.