Yazan Sabahattin İSMAİL
Kıbrıs sorununa çözüm aranacağı gayrı resmi 5+1 konferansı dün başladı
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Rum yönetimi Başkanı Hristodulidis'in, dün akşam BM Genel Sekreteri Guterres'in verdiği yemekten sonra salondan çıkmayarak, CB Tatar dışarıda beklerken 1 saat başbaşa sohbet etmeleri beklenmedik bir sürpriz oldu.
Rum Başkanlık Sarayı Ofisi Direktörü Viktoras Papadopulos Rum lideri Nikos Hristodulidis ile DİB'nı Hakan Fidan’ın, yemekten sonra yaptıkları baş başa "görüşmede" Türkiye-AB ilişkilerini ele aldıklarını açıkladı
Açıklamaya göre, Hristodulidis, Fidan'a, "Ankara'nın Kıbrıs kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirme konusunda iyi niyet göstermesi halinde, Kıbrıs Rum tarafının Türkiye-AB ilişkilerinin derinleşmesine olumlu baktığını" söyledi.
Papadopulos'a göre, "bu konu Kıbrıs Rum tarafı için müzakerelerin yeniden başlaması için kilit öneme sahiptir..."
Bir başka deyişle Hristodulidis, Türkiye'ye "Kıbrıs'ta taviz verin, AB üyeliğini alın" diyecek kadar kendini kaybetmiştir....
Rum basını, Hristodulidis'in, Hakan Fidan ile gerçekleştirdiği sohbetten sonra
" İLGİNÇ BİR GÖRÜŞME OLDU" dediğini yazdı ve, "CB Tatar'ın canının sıkkın olduğunu" iddia etti
Türkiye Dışişleri Bakanlığının, Rum yetkililerle Rum basınının iddialarının doğru olup olmadığı ve bu sohbetin hangi şartlarda/hangi konularda gerçekleştiği konusunda açıklama yapmasının, Rum yönetimi kaynaklı dezenformasyon çabalarını önlemek açısından gerekli olduğunu düşünüyorum.
İLK DEFA DEĞİL
Aslında Hristodulidis ile Fidan'ın sohbet etmesi ilk değil.
Anımsanacağı gibi 17 Mart 2025'de Cenevre'de yapılan 2. gayrı resmi 5+1 konferansı'nda da yemekten sonra 15 dakika baş başa sohbet olmuş ve bu görüşme tepki yaratmıştı
Daha sonra değişik toplantılara katılan CB Erdoğan ve DİB Hakan Fidan, Rum yönetimi başkanı Hristodulidis'in yaptığı sızma/yanaşma emrivakileri ile karşılaşmış ve ayaküstü sosyal ortam sohbetleri meydana gelmişti.
Rum basını ise bu emrivaki sohbetleri sanki resmi görüşmeymiş gibi fotoğraflı haber yaparak dezenformasyon çabası içine girmişti
Ne ki bugün Newyork’ta olan sohbetin 1 saat sürmesi, ilginç ve önemli.
Bu sohbetin uzunluğu, salonda sadece ikisi arasında olması, kalabalık bir ortamda gerçekleşmemesi, onu, önceki emrivaki kısa, ayaküstü sohbetlerden farklı kılıyor.
O nedenledir ki Anavatan Dışişleri Bakanlığı mutlaka bir açıklama ile kamuoyunu bilgilendirmeli
TÜRKİYE, RUM YÖNETİMİYLE RESMİ GÖRÜŞME YAPMAZ, KKTC'Yİ PASPAS ETMEZ
Bilindiği gibi Rum yönetimi Kıbrıs sorununu
"Türkiye'nin 1974'de adayı işgal etmesiyle başlayan bir işgal sorunu" olarak gördüğü için, Kıbrıs sorununu "işgalci" diye nitelediği Türkiye ile görüşmek istiyor.
Türkiye ve KKTC ise, "Kıbrıs sorununun Rumların, adayı Yunanistan'a bağlamak
(ENOSİS) için 21 Aralık 1963'de, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin eşit kurucu ortağı Kıbrıs Türk Toplumuna saldırıları ile başlayan ve 15 Temmuz 1974'de ENOSİS amaçlı faşist Yunan darbesiyle kritik bir dönüm noktasına gelen, İKİ TOPLUM ARASINDA BİR SORUN" olarak tanımlıyor.
Bu nedenle, Türkiye, "Kıbrıs sorununun bir işgal sorunu olduğu" iddiasını reddettiği ve Rum yönetimini 1960 anlaşmalarının öngördüğü meşru bir devlet olarak tanımadığı için herhangi bir Rum yetkilisi ile resmi veya gayrı resmi görüşme yapmıyor.
Nitekim Türkiye, 2024 yılına kadar Türk yetkililerle resmi veya gayrı resmi olarak görüşmek isteyen Rum yetkililere RET yanıtı veriyor ve "MUHATABINIZ KIBRIS TÜRK HALKI VE SEÇİLMİŞ LİDERİDİR, ONUNLA GÖRÜŞÜN" diyordu.
Esasen BM de Kıbrıs sorununu "İKİ TOPLUM ARASINDA BİR SORUN" olarak görüyor ve sorunun " İKİ TOPLUM ARASINDA BM GÖZETİMİNDE yapılacak görüşmelerle çözülmesini" öngörüyor.
Bu nedenledir ki 1968 yılından 2017 yılına kadar 49 yıl süren görüşmeler, İKİ TOPLUM LİDERİ arasında olmuş ve adına da "TOPLUMLARARASI GÖRÜŞMELER " denmişti
2025 yılından itibaren, Rum lideri Hristodulidis'in uluslararası toplantılardaki sosyal ortamlarda yarattığı emrivakiler, bu konuda kırılmalara neden olmuştur.
Ferek CB Erdoğan, gerekse DİB Hakan Fidan, çeşitli vesilelerle aynı ortamda bulundukları Rum liderlerin emrivakilerini nezaket gereği geri çevirmeyerek 10-15 dakikalık ayak üstü sohbetler yapmaya başladılar.
Ne ki ilk kez bir Türk Dışişleri Bakanı, dün Newyork’ta Rum yönetimi Başkanı Hristodulidis ile 1 saat boyunca kapalı bir ortamda başbaşa konuştu.
O nedenle bu durum çok önemli.
EMRİVAKİYE GEÇİT VERİLMEMELİ
Kanımca sosyal amaçlı da olsa ve Rum yönetimi yetkililerinin emrivakisiyle de olsa, onlarla bu türden "SOHBETLER/GAYRI RESMİ KONUŞMALAR" Türk tarafının 67 yıldır değişmeyen tutum ve pozisyonunu zayıflatıyor, KKTC Cumhurbaşkanını zor durumda bırakıyor, Rum yetkililerin Türkiye ile müzakere yapma taleplerine zemin kazandırıyor.
O nedenle artık, nezaketsizlik olsa bile, bu sohbetlere son vermek gerekiyor .
RUM YÖNETİMİ AB DÖNEM BAŞKANI OLUYOR
Rum yönetimi, 1 ocak 2026'dan itibaren 6 ay süreyle AB dönem başkanlığını üstlenecek.
Hristodulidis, Türkiye'nin görüşmeleri başlatması halinde, kendi dönem başkanlığı döneminde Türkiye-AB arasında askıya alınan tam üyelik müzakerelerinin yeniden başlatılması, bloke ettikleri bazı başlıkların müzakereye açılması ve AB ile ilişkilerin geliştirilmesi için yardımcı olacaklarını söylüyor
Hristodulidis'in Newyork’taki 1 saat süren konuşmalarında da Fidan'a bu mesajı yeniden verdiğini ve karşılığında federal çözüm görüşmelerinin yeniden başlatılmasını talep ettiğini tahmin ediyorum.
AB ve Yunanistan da, Türkiye'ye sürekli olarak bu mesajı veriyor.
- "MÜZAKERELERİ YENİDEN BAŞLAT, AB KAPISI YENİDEN AÇILSIN, TÜRKİYE'YE TAZE PARA GELSİN, 150 milyar euroluk AB savunma fonundan pay al. Gümrük birliği Anlaşmasının yenilenmesi ve vize sorunu çözülsün.. " diyorlar...
Türkiye'nin bu şağılık havuç-sopa şantajına, sahte vaadlere ve örtülü tehdidlere kanacağını sanmıyorum, sonucu göreceğiz.
BİRŞEY ÇIKMAYACAK
BM Genel Sekreteri dün taraflarla ayrı ayrı görüştü, gece de tüm heyetler, BM Genel Sekreteri Guterres'in verdiği yemeğe katıldı.
Asıl konferans bu akşam yapılacak.
Bu konferanstan da ciddi birşey çıkacağını sanmıyorum.
Türk tarafının "3 D" diye tanımladığı, KKTC'ye;
Direk uçuş,
Direk temas ve
Direk ticaret
imkanının sağlanması halinde resmi çözüm müzakerelerine oturmaya ve İKİ DEVLET arasında İŞBİRLİĞİ KONULARINI görüşmeye hazır olduğunu ortaya koyacağı, CB Tatar tarafından önceki gün açıklandı.
Kanımca bu, yani "3 D" politikası,
"KKTC TANINMADAN; EGEMEN EŞİTLİĞİMİZ VE EŞİT ULUSLARARASI STATÜMÜZ BM GÜVENLİK KONSEYİ TARAFINDAN TEYİT EDİLMEDEN HİÇBİR GÖRÜŞME OLMAYACAK"
şeklindeki, TBMM ve MGK tarafından da onaylanan milli politikaya ters ve gereksiz bir AÇILIM/ESNEME...
Rumların nasıl olmasa bunu reddedeceği varsayımıyla bir kumar oynandığını düşünüyorum...
Ama ya şark kurnazlıkları yaparak kabul ederlerse!!!!
O zaman çok sıkıntıya ve istemediğimiz bir sürece gireriz.
Rahmetli liderimiz Denktaş, "Rum tarafının reddedeceği varsayımı ile gereksiz tavizler verilmesi" siyasetine her zaman karşıydı.
Bu tavizlerin ayağımıza dolanacağını ve her zaman önümüze konup daha aşağıya inmemizin isteneceğini savunurdu...
Çok haklıydı
Nitekim Annan Planı günlerinde AKP hükümetiyle bu nedenle çatıştı ve tasfiyesi pahasına asla geri adım atmadı...
Daha önce basında yer alan çeşitli açıklama ve söyleşilerinde, DİB Tahsin Ertuğruloğlu, Denktaş-Eroğlu dönemi müzakerecisi, en deneyimli, müzakere uzmanı diplomatımız, emekli Büyükelçi Osman Ertuğ, TC Dışişleri Bakanlığı eski müsteşar yardımcısı, yaşayan en iyi Kıbrıs uzmanı emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, "3 D" politikasına karşı çıkmıştır.
Ben de ortaya atıldığı 2024 yılından itibaren bu politikaya karşı çıkıp, sert şekilde eleştirdim, bunun TANINMA politikası yerine geçemeyeceğini ve istemediğimiz sonuçlar yaratabileceğini gerekçeleriyle ortaya koydum.
Denktaş çizgisini tavizsiz savunan mukavemetçiler, KKTC TANINMADAN, Rum yönetimiyle görüşmeye karşı durmaya devam ediyor...
"Açılım" adı altında bu politikayı sulandırma, geri adım atma, esneme, top çevirme vb. her türlü adımdan uzak durulmalıdır...
Bir kez geri adım atıldı mı, arkası çorap söküğü gibi gelir ve çok sıkıntıya gireriz...
57 yıllık müzakere tarihi bize bunu kanıtlıyor.
Yakından takip ediyoruz, ne olacağını göreceğiz.