Haber Merkezi Hatay / 7 Ekim 2025
CHABAD’cı Siyonist Mendy, 6 Şubat depreminde ihbar edilen, “hırsızlığından” dolayı savcılıkta ifade verdi.
Türkiye'de en az 100 yıl geçmiş eserler, 2863 sayılı yasaya göre, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında değerlendirilir. Ve bu türden eserler bulunduğu yerdeki Kültür Varlıkları envanterlerinde yer alır. Yine bu kapsama giren eserlerin yer değiştirmesi de 15 gün öncesinden ilgili kurula bildirilir. İşte bu kapsamada, Hatay İlinin Kültür Varlıkları envanterlerinde olan tarihi eserler, Mendy ve beraberindekiler Antakya Sinagogunda yaptıkları, “hırsızlık” ile gündeme geldi.
Hırsızlık olayı, depreme yardım için Kocaeli’den Hatay’a gelen Vedat Çalık’ın 20 Şubat 2023 tarihli ihbarı üzerine, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma açtı.
Çalık ihbarında, Antakya Sinagogundan, 600 ve 300 yıllık tahmini 8 adet tarihi ceylan derisine yazılmış Tevrat parşömenlerin, CHABAD örgütüne mensup sözde Haham Mendy Chitrik ve beraberindeki “İbrahimzadeh, Beri Koronyo, Melih Niyego, Yusuf Kohen, Metin Bencunya ve Efraim Kebudi” tarafından çalındığını belirtti.
CİMER’E DE ŞİKAYET EDİLDİ
Uzayan soruşturma, daha doğrusu üstü örtülmek istenen ihbar yine Vedat Çalık tarafından CİMER’e şikayet edildi. Cumhurbaşkanlığı talimatı ile devreye giren bakanlıklar sayesinde, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmak durumunda kaldı.
CHABAD’IN FAALİYETLERİ YASAL DEĞİL
Nihayet adının Mendy Chitrik olduğunu bildiğimiz, Türkiye’de yasal izni olmadığı için örtülü-gizli faaliyet yürüten, savcılık ifadesinde adı Menachem Mendel Chitrik yazılan CHABAD örgütü mensubunun ifadesi alındı.
Mendy’nin savcılık ifadesi;
ŞÜPHELİ Chitrik’in alınan ifadesinde, Yahudi asıllı olduğunu, İstanbul Aşkenaz sinagogunda gönüllü olarak Hahamlık yaptığını, 6 Şubat 2023 tarihli depremde Hatay ilinde bulunan 15 Türkiye vatandaşı olan Yahudi asıllı kişilere ulaşamaması nedeniyle Hatay ilini gittiğini, Hatay ilinde bulunan Antakya Sinagoguna gittiğini, Antakya Musevi Havrası Vakfına ait Sinagog’un duvarlarının çatlamış olduğunu hasar görmüş olduğunu fark etmesi üzerine, dinleri açısında kutsal olan 7 adet Sefer Tora’nın (Tevrat Ruloları) zarar görmesini engellemek amacıyla İstanbul İlinde bulunan Türkiye Hahambaşılığına teslim ettiklerini. 7 adet Sefer Tora’nın burada muhafaza altına alındığını, Antakya Sinagogun tadilatından sonra tekrardan Antakya iline gönderileceğini, ihbar konu eşyaları Türkiye dışına çıkarmadığını beyan ederek, üzerine atılı suçları kabul etmemiştir.
Antakya Sinagogunun depremden sonra ki son durumu.
SORUŞTURMADA DAVACI TRAJEDESİ
Ne yazık ki savcılık soruşturmasında, işlenen suçun muhatabı, yani davacı-müşteki Kültür ve Turizm Bakanlığı olması gerekirken, Antakya Musevi havrası Vakfı’nın Yönetim Kurulu başkan ve başkan yardımcısının müşteki olarak beyanları alınmıştır.
Davacı olan Vakıf üyelerinden, Erkan M. Kohen ve Haron Cemal’de, “…ihbara konu eşyaların İstanbul ilinde bulunan Türkiye Hahambaşlığında koruma altına alındığı, Antakya Sinagogun tadilatından sonra tekrardan Antakya iline gönderileceğini “ belirtmiştir.
Soruşturma kapsamında davacı olması gereken Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde görev yapan, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü de savcılığa göndermiş olduğu yazıda; “7 adet Sefer Tora’nın İstanbul İli Sarıyer İlçesinde bulunan Türkiye Hahambaşlığında mücbir sebepten dolayı koruma altına alındığının, bu objelerin ihbara konu Antakya Musevi Havrası Vakfına ait Sinagogda koruma altında bulunan 7 adet Sefer Tora ile uyuştuğu tespit” edildiği ifade edilmiştir.
SORUŞTURMADAN KOVŞTURMAYA YER VERİLMEDİ
Bunun üzerine Cumhuriyet Savcısı Hasan Aydın, “Antakya Musevi Havrası Vakfına ait Sinagogun duvarlarını çatlamış olduğunu, hasar görmüş olduğu nedeniyle dinleri açısından kutsal olan 7 adet Sefer Tora’nın (Tevrat Ruloları) zarar görmesinin engellemek amacıyla İstanbul İlinde bulunan Türkiye Hahambaşılığına teslim ettiği eyleminin soruşturma dosyasında mevcut bulunan yetkili kurum yazılarından ve müşteki beyanlarından anlaşıldığından ŞÜPHELİnin üzerine atılı bulunan kültür varlıklarını yurt dışına izinsiz çıkarmak suçunu işlediğine dair hakkında kamu davası açmaya gerektirir yeterli şüphe oluşturabilecek delilin elde edilmediği nedeniyle ŞÜPHELİ hakkında Cumhuriyet Başsavcılığımızca KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA” karar vermiştir.
Soruşturma dosyası kararı, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu çerçevesinde yapılan ihbar, hukuki ve verilen ifadeler ile birlikte değerlendirildiğinde, aşağıda belirtilen eksiklikler ve müştekinin TCK 206’da belirtilen, yalan beyanda bulunma suçu da ortaya çıkmıştır. ŞÜPHELİ Chitrik açıkça gerçeğe aykırı ifade vermiştir.
Şöyle ki;
Müşteki-Davacı, Turizm ve Kültür Bakanlığı olmalıydı. Fakat, tam tersi, ŞÜPHELİ hakkında suçlamada bulunması, hayatın olağan akışı içerisinde ihtimali olmayan, Antakya Musevi Havrası Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı ve yardımcısı DAVACI olmuşlar. Hukuken bu soruşturmanın usul yönünden bozulması gerekir.
Ancak böyle bir itiraz olmayacağı için bozulmayacaktır. Onun için, yalan ile üstü organizeli bir şekilde örtülen soruşturmaya ve YALANALARA açıklık getirmek gerekirse;
1- ŞÜPHELİ, İstanbul Aşkenaz sinagogunda gönüllü olarak Hahamlık yaptığını söylemişse de kendisi, dünyada mafya yapılanması ile faaliyet gösteren, Mesihçi ve Gazze’de ki soykırım talimatını verecek kadar dünya siyasetinin için de olan CHABAD örgütünün Türkiye temsilcisidir. ŞÜPHELİ verdiği adres de dünyada eşi benzeri olmayan şekilde, “CHABAD” örgütü adına kurduğu şirket üzerine kayıtlıdır. (Maliye Bakanlığı da şirketin gelir-gider kayıtlarını soruşturmalıdır.)
2- ŞÜPHELİ ifadesinde Aşkenaz olduğunu belirtmiştir. Halbuki Antakya Sinagogu ilk yardımı isteyeceği yer aynı zamanda Aşkenaz Yahudi olan ŞÜPELİ değil, İstanbul’da çoğunluğu Sefarad Yahudilerin oluşturduğu Hahambaşılığa bağlıdır. Sinagogun diğer bir özelliği Antakya’da 2500 yıllık Yahudi geleneğini kesintisiz olarak devam eden tarihi misyona sahip olmasıdır. Onun için, kendisine tarihi derinlik arayan CHABAD için burası bu özelliği ile de 250 yıllık geçmişinden dolayı ŞÜPELİNİN hedefindedir. Çalınan Tevrat Ruloları da bu kapsamdadır. Dolayısı ile ŞÜPELİNİN Antakya Sinagogu ile hiçbir bağı yoktur. Türkiye’deki varlıklarına derinlik kazandırmak peşindedir.
Antakya’da yaşanan hadise, aynen geçen günlerde konu olan, İsrail Başbakanı Netanya’nun, Osmanlı Devleti döneminde Kudüs'te bulunan Siloam (Silvan) Yazıtı’nı; İstanbul’da yaşanacak bir deprem sırasından, yardım için gelen İsrail ekibi tarafından çalınması gibidir.
3- Olayın olduğu gün, ŞÜPHELİ İstanbul’dan beraberinde ki kişiler ile özel uçakla Adana’ya oradan da Hatay geçmiş ve doğrudan Antakya Sinagoguna gitmiştir. Daha önce ki ziyaretinde yerini bildiği tarihi Tevrat Rulolarını, resmi hiçbir görevi ve sorumluluğu da olmadığı için, eylemi hırsızlığa girmiştir.
4- SÜPELİ ifadesine göre, 15 Türkiye Vatandaşı Yahudi vatandaşından haber alamayınca, özel uçakla Antakya’ya gidiyor. Soluğu Sinagogda alıyor. Sinagogun, “duvarlarının çatlamış olduğunu hasar görmüş olduğunu fark etmesi üzerine” de, daha önce yerini bildiği tarihi eser niteliğinde ki 7 adet Sefer Tora’yı, bölgede bulunan resmi görevlilere bildirmeden alarak, aynı gün havalimanı önünde beraberlerindekiler ile fotoğraf çektirerek İstanbul’a götürüyor.
15 Yahudi vatandaşı için Antakya’ya giden Mendy’nin paylaştığı fotoğraflar arasında, hiçbir Yahudi vatandaşın durumu bulunmazken, Sinagogdan çaldığı parşömenlerin video görüntüleri ve çalındıktan sonra havalimanından, Tevrat Ruloları ile toplu fotoğraf vardır. Yani burada ŞÜPHELİ, örgütüne mesaj vererek, CHABAD’a üstünlük kazandıracak tarihi Tevrat Ruloları bizde demek istiyor.
5- ŞÜPHELİ Antakya’ya giderken, Aşkenaz olduğu için izin almadığı Türkiye Hahambaşılığına Tevrat Ruloların çalındığına ilişkin olay kamuoyuna yansıması ve resmi makamların devreye girmesi sonucu Türkiye Hahambaşılığına teslim etmiştir. Yani ifadesinde olduğu gibi direkt olarak götürmemiştir. Zaten böyle bir niyeti de yoktur. Ve bu süreler için resmi makamlar ile yapılan hiçbir yazışma veya sözlü beyan da bulunmuyor. Öğrendiğimiz kadarı ile Türkiye Hahambaşılığı kamuoyuna yansıyan haberlerden cemaati son derece rahatsız olduğu için, ŞÜPHELİDEN Tevrat Rulolarını Hahambaşılığa getirmesini istemiştir. Türkiye’deki yasaları bilen kadim Yahudi vatandaşları CHABAD’cı Mendy’nin bu eyleminden dolayı mahcuptur.
Ayrıca depreme yardım için gelen, İsrailli arama kurtarma kuruluşu "ZAKA" gönüllüsü Binbaşı tarafından İsrail’e götürülen ve tarihi değeri olmayan Ester kitabıdır. Bu kitap, özellikle tarihi 7 Tevrat Rulosu ile özellikle karıştırılmıştır.
ŞÜPHELİ, insanları ve resmi makamları aptal yerine koyarak, yaptığı hırsızlık, Ester kitabı ile örtülerek kapatılmak istenmiştir. ŞÜPHELİ de kim görev veridiyse, İsrail’e giderek bu Ester’i çalan "ZAKA" gönüllüsü Binbaşı ile fotoğraf çektirmek sureti ile teslim almıştır. Siyonist küresel basın yayın organları da hırsız Mendy’i bir kahramana dönüştürmüştür. Aynı zamanda Mossad ajanı da olduğu tartışmasız olan Mendy de bir kahraman edası ile Türkiye’ye gelmiştir. Ne yazık ki haber bu hali ile Türkiye’de de kullanılmıştır.
6- ŞÜPHELİ Tevrat Rulolarını, “Antakya Sinagogun tadilatından sonra tekrardan gönderileceğini, ihbar konu eşyaları Türkiye dışına çıkarmadığını beyan” etmiştir. İhbar eden Vedat Çalık, tarihi eser niteliğindeki 7 adet Tevrat Rulosunun yurtdışına çıkarıldığını ihbar etmemiştir! Yalnızca çalındığını beyan etmiştir. İlgili yasa, bu tür eserlerin yer değişikliğinde önceden bildirimini de düzenlemiştir. ŞÜPHELİ de ifadesinde, suçunu ikrar ederek, Tevrat Rulolarını Antakya’da alarak İstanbul’a getirdiğini beyan etmiştir.
7- Hırsızlık soruşturması incelendiğinde; Soruşturmaya hakim olan, Duvar çatlağı, Dinler açısından kutsal ve Mucbir sebepten dolayı korumanın dışında bir şey bulunmuyor.
Sonuç olarak, İstanbul’a götürülen tarihi 7 adet Tevrat Rulosu Antakya Sinagogundan TCK m.220 göre örgütlü bir şekilde çalınmıştır. Fotoğraf ile belgelenmesine rağmen, çalan kişilerden yalnızca Menachem Mendel Chitrik’in ifadesi alınmıştır.
Yine 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunda, “dinleri açısından kutsal olan” tarihi eserler, izinsiz yerlerinden alınacağına ilişkin bir madde bulunmuyor.
Son olarak Gazze’de soykırım yapılması emri veren CHABAD’ın yasal olmayan Türkiye temsilcisi Menachem Mendel Chitrik savcılık ifadesinde yalan söylediği için TCK’nın 206’ya göre de suç işlemiştir.
Eğer T.C Anayasası göre kanun önünde eşitsek, aşağıdaki haber Menachem Mendel Chitrik için de geçerli olması gerekmez mi?
Hırsızlık hırsızlıktır. Mücbir sebebi olmaz. Deprem gibi felaketlerin yaşandığı zamanlarda yapılan hırsızlığa da yağma denir.
Hayriye B 3 Saat Önce
Hakkınız yenmez. Sayenizde oldu. Demek ki hala medyamız bunlar kontrolunde
T. W 3 Saat Önce
Bakalım ne olacak