Haber Merkezi Ankara / 28 Ekim 2025
DANIŞTAY 4. Dairesi Antalya İdare Mahkeme’de 26/Ağustos/2020 tarihinde, 5gvirusnews/ platformu sözcüsü Muammer KARABULUT tarafından açılan davada 60 ay sonra ikinci kez karar çıktı.
Danıştay 10. Daire’de başlayan dava, 4.Daire’de görüşülmeye başlandı. 4. Daire, 09/Ocak/2024 tarihinde davanın konusuz kaldığından dolayı dava hakkında oy çokluğu ile karar verdi. Karara, Danıştay İdari Dava Dairleri Kurulu’nda itiraz edildi.
İstenilen karar düzeltmede; Her ne kadar genelgeler ile takılan maske takma zorunluluğu yürürlükten kalkmış olsa da davanın esası yürürlükte olan genelgelerin doğru olmayan gerekçeler ile uygulanmasıdır. Ayrıca toplumda hukuka aykırı maske takma zorunluluğu sonucu, bir çok meslek kuruluşunda işinden olan ve zarar görenler de var. Davanın konusuz kalması kararı, zarar görenlerin de haklarının üstünün örteceği gibi bu türden uygulamalar ileride tekrar devam edeceğinden esasa girilmesi istendi. Çünkü burada söz konusu olan yasaların, Cumhurbaşkanlığı talimatları veya İçişleri Bakanlığı genelgeleri ile uygulanması değil, uygulamanın insan sağlığına olan zararlarıdır.
Davanın esası olan maske takmanın, sağlık açısında bilimsel olarak faydası olmadığı gibi zararı da olduğu belirtilerek karar düzeltme istendi.
İtiraz kabul edildi. 4. Daire, esasa girerek tekrar görüşmeye başladı.
Ve 4. Daire, maske takma zorunluluğunda davanın esasına girerek, idarenin, “…Cumhurbaşkanın talimatları doğrultusunda, bazı tedbirler uygulamaya geçirilmiş…” Bu doğrultuda, Koronavirüs (Covid-19) salgını ile ilgili mücadelede tedbirlerin uygulanmasında, “kamu yararı” ilkesine uygun olduğu sonucuna varmış.
DANIŞTAY, ALMANYA İÇİN HAZIRLANMIŞ İNGİLİZCE MAKALEYİ KABUL ETTİ!
Kararda, Davalının savunmasında Almanya için, “…yapılan bilimsel çalışmalarda da maske kullanımının yeni enfeksiyonları yüzde 45 oranında azalttığının tespit” edildiğine ilişkin makaleye yer verdi.
Yani esasa girilmesini istenilen davada, maske kullanıma ilişkin tek bilimsel belge; 6100 sayılı HMK’nin 223. maddesi uyarınca, mahkemelere belge olarak sunulmaması gereken Türkçe olmayan, Almanya için çalışması yapılan İngilizce bir belgeydi.
Yasa gereği mahkemelere Türkçe olmayan belge, ancak yeminli tercüman tarafından çevrilmiş olması gerekirdi. 4. Daire, Türkçe nüshaları olmadan bu belgenin içeriğini esas alarak değerlendirip karar vermesi usule açıkça aykırıydı.
Davalının elinde maske takmanın insan sağlığına faydasına ilişkin yalnızca Almanya referanslı (Face masks considerably reduce Covid 19 cases in germany) İngilizce bir belge vardı. Üstelik ilgili belge de, “Kamusal alanda takılan yüz maskelerinin COVID-19'un yayılması üzerindeki etkisi henüz sistematik olarak analiz” edilmediği yazılıydı.
BİLİMSEL BELGE OLMADAN KARAR VERİLMİŞ
Mahkemeye bilimsel delil olarak verilen makaledeki diğer bir çelişki de şöyleydi;
İçişleri Bakanlığı maskeye ilişkin genelgeleri, 03/04/2020 ve 30/07/2020 tarihinde yayınlamış, Davada 07/09/2020’de açılmıştı. Fakat Davalı idarenin, delil olarak sunduğu tek belgenin yayınlanmadan önce ki kabul tarihinde 10/11/2020 yazılıydı… Demek oluyor ki davalı idare elinden bilimsel bir belge veya çalışma olmadan karar vermiş. Zaten davanın ana konusu ve/veya ESASI da bundan ibaretti.
Yani genelgelerde olması gereken bilmsel bir veri olmadan, Cumhurbaşkanlığı şemsiyesi altında, “kamu yararı” olarak gösterilmiştir.
Halbuki açılan dava da ısrarla maske takmanın insan sağlığına zararları yönünde bilimsel kanıt istenmiş, zararları konusunda bilim insanların görüşü ve bilimsel makaleler sunulmuştu.
MASKE SİYONİSTLERİN DAYATMASI
Davacı KARABULUT yeniden karar düzeltmede; DSÖ’nün de ilk zamanlar maske takılması gündeminde olmamasına rağmen, küresel Siyonist şebeke elemanlarından olan, Avustralyalı bir veri bilimcisi ve aynı zamanda Dünya Ekonomik Forumu'nun Global AI Council üyesi Jeremy Howard girişimi ile başladığına yer verdi. Maske zorunluluğunun dünyada nasıl gündeme geldiği, Jeremy Howard’in propaganda için açtığı ve hala yayında olan https://masks4all.co/ web sitesinde durduğu belirtildi.
Ayrıca maske uygulamalarına yönelik 4. Daire’ye yapılan itirazda, Robert F. KENNEDY’nin ABD’nin Sağlık ve İnsani Hizmetler Bakanı olması da örnek olarak gösterildi.
İtiraz dilekçesinde, eğer COVID-19 döneminde eleştirileri ile ön plana çıkan, maske etkinliğini sorgulayan ve özellikle çocuklarda ki olumsuz etkilerinden dolayı karşı çıkan Robert F. KENNEDY haklı olmasaydı, ABD’de Sağlık Bakanı yapılmayacağına dikkat çekildi.
Maske davasına ilişkin, 4. Dairenin aldığı ikinci karar, yine DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU tarafından bozulacak mı veya bilimsel bir kanıt olmadan, Cumhurbaşkanın talimatları olduğu için, “kamu yararı” var denilerek onanacak mı?
Ve Türkiye’de yasa gereği, Türkçe olmayan bir belgeyi usulden kabul etmeyecek mahkemelerin başında gelmesi gereken DANIŞTAY, esasa ilişkin bu belgeyi, kabul edecek mi göreceğiz…
Yilmaz 5 Saat Önce
Unuttuk..