14 Mart 2025 tarihinde Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Erivan'da Türk gazetecilere yaptığı açıklamalar iki ülke arasındaki ilişkilerde yeni bir döneme işaret etmişti.
Paşinyan, "Resmi tutumumuz, Ermeni Soykırımı'nın uluslararası alanda tanınmasının bugün dış politika önceliklerimiz arasında yer almadığıdır" dedi. Ermeni diasporasına da seslenen Paşinyan, uzaktaki bir ülkenin 1915 olaylarını soykırım olarak tanımasının Ermenistan devleti ve halkına güvenlik, refah ve barış getirmediğini vurguladı.
Paşinyan Amerika üzerinden, Türk-Ermeni halkları arasında gelişen vahim olayların sebebinin Emperyalist ülkeler olduğunu, gerçekte ise tarih boyu birbirine dost iki halk arasında kardeşlik olduğunu belirtti. Paşinyan bu konuşmaları gazetecilerin dışında kırsalda yaşayan Ermeniler ile de tartışıyor. Düşünceleri diasporadaki Ermeniler tarafından hoş karşılanmadı/ karşılanmıyor. Ülke içinde Paşinyan karşıtı politikaları destekleyen kampanyalar dışında Paşinyan’a 23 Eylül 2023’te suikast ve darbe planlaması ile halk birbirine düşürüldü.
MOSSAD, Irak’ın kuzeyinde ve PKK’nın Avrupa yapılanmasının içinde. Yıllardır yıkıcı faaliyetlerini Amerika’nın gölgesinde aralıksız sürdürüyor. MOSSAD ile KDP içerisindeki kimi isimlerin ilişkileri bilinmeyen şeyler değildir. MOSSAD’ın merkezinde ağırlanan Molla Mustafa Barzani’nin geliştirdiği gizli ilişkiler bugün görünür yüksek düzeyli bir ilişki içinde sürmektedir.
İsrail’in Gazze’de hastaneleri vurduğu dönemde MOSSAD’ın adeta yan kuruluşu haline gelmiş Avrupa’daki PKK’ya bağlı sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Tel Aviv’de İsrail’e destek açıklamaları yapıyorlardı.
Türkiye, PKK ile ilk açılım müzakerelerinde başarısızlığa uğrayan gizli görüşmeleri; MI6 ve CIA tarafından ortaya çıkarılmasından sonra MHP liderinin açıklamalarıyla başlayan ikinci süreçte Türkiye daha titiz davranarak riskli inisiyatifi üzerine aldı. Hareket ülke içinde başlatıldı. O günden itibaren Barzanilerin istihbarat sitesiyle birlikte Avrupa merkezli diasporada Öcalan’ın liderliğine dair tartışmalar başladı. Bugün PKK türevleri, Suriye Şam Yönetimi’yle imzaladığı mutabakattan cayma sinyalleri veriyor.
Türkiye hedefe yaklaştıkça etki ajanları devreye sokuluyor. İsrail güvenlik gerekçesiyle işgal ettiği Golan tepelerine petrol sondaj kuyuları açmaya başlayarak bölgeye kalıcı olarak yerleştiğini ilan ediyor. İsrail, Türkiye’nin terörden kafasını kaldırmasını istemiyor. Görünür yüzünde Türkiye ve İsrail karşı karşıya gelirken arka tarafta emperyalistlerin taşeronu PKK eski kadrosu, Avrupa diasporası ile KDP, KYP içindeki bir grup Türkiye’nin planına ayak diretiyor. A.Öcalan ve DEM’lilerin karşı tutumu ayrışmayı, karar verme noktasına taşırken beraberinde çatışmayı da getirebileceği açıktır. (Son Kamışlı toplantısı sonrasında gelişen olaylar bu düşüncemi desteklemektedir.)
Geldiğimiz nokta her türlü suikast başta olmak üzere gelişmelere açıktır. Suriye’deki Barzani Ailesi’ne yakın gruplar YPG, SDG üzerinde baskı kurarak Türkiye merkezli planın karşısına İsrail merkezli ABD planını koyuyorlar.
Yüzyıl önce 1.Dünya savaşı sonunda Sevr haritasının paydaşı olmaya çağırılan Kürtler’in tutumu o gün binlerce yıllık birliğimizi bozmamıştı. Bugün içinde bulunduğumuz süreçte verilen ikinci sınav, Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun en az yüzyıllık geleceğini belirleyeceği nettir.