Yazan Sabahattin İSMAİL
Yanılmıyorsam 2023 yılı Ekim ayı idi...
Telefonum çaldı.
Arayan bir kurumun başındaki sevdiğim saydığım bir yöneticiydi. -Sabahattin bey, işin yoksa gelebilir misin, önemli bir konu var, dedi
1 saat sonra odasındaydım
-Sizi, az önce bana teklif edilen ve benim de reddettiğim bir rüşvet olayı konusunda anında bilgilendirmek için çağırdım, okuyun ve uygun gördüğünüz zamanda yayınlayın. Siz, korkusuz, vatansever, dürüst bir gazetecisiniz, üst düzeyde devlet görevinde de bulundunuz, size güveniyorum, yayınladığınız zaman dava edilirseniz, TANIK olarak mahkemeye gelip olayı anlatırım, dedi.
Oldukça üzgün, tedirgin, gergin ve öfkeliydi Telefonunu verdi.
-Okuyun, dedi
Whatsapp üzerinden bir ilgiliye gönderilen kısa bir mesajdı.
Mesajdaki isimleri kapatarak yazıyorum, nasıl olmasa herkes isimleri tahmin ediyor, çünkü devlet malına çökme ve rüşvet söz konusu olunca hep aynı isimler ortaya çıkıyor.
Konu yargıya taşınırsa isimleri mahkemede açıklayacağım...
Ama merak eden tanıdıklarıma, yüz yüze konuştuğumuzda, şimdiden de isimleri söyleyebilirim
Mesajda şöyle diyordu:
-" Sn.....
Az önce ..... nın müsteşarı .....
adlı kişi, odama geldi. Girne bölgesinde, çok değerli bir araziyi
.... nın kardeşi.... adlı kişiye verirsem, bana çanta içinde nakit olarak 200 bin sterlin vereceklerini söyledi. Onu odamdan kovdum, bilginize arz ederim..."
Okuyunca şok oldum, diyecek söz bulamadım, sözünü ettiği kişileri ismen biliyordum....
" Memleket ne hale gelmiş", diyerek, kahroldum, utandım...
Paraya, rüşvete gözü doymayan adı geçen kişinin, kardeşinin ve getir götürücüsü olan müsteşarının namı zaten dört bir yanı sarmıştı.
"Biz bugünler için mi savaştık?" diye acıyla düşündüm.
Müsteşarın, bunların rüşvet ve devlet malına çökme işlerinin ayakçılığını ve tahsildarlığını yaptığına dair uzun süreden beri yoğun bilgiler geliyordu.
Aslında bu bilgiler herkeste vardı ancak nedense kimse kılını bile kımıldatmıyordu, Kan, can ve inanılmaz özverilerle kurulan devletin yağmalanması adeta seyrediliyordu.
Seyretmeyip de sesini yükseltenler bir punduna getirilerek, uyduruk gerekçelerle tutuklanıp gözdağı veriliyordu...
Ben DON KİŞOT değildim ama İnönü'nün deyişiyle, "NAMUSLULAR DA EN AZ NAMUSSUZLAR KADAR CESUR OLMALIDIR" vecizesini kendisine şiar edinmiş bir vatansever gazeteci olarak susma hakkım yoktu...
O nedenle uzun süre söz konusu mesajda okuduğum konuyu araştırdım, belge aradım ve nihayet bazı belgelere ulaştım.
Yetkili bir makamdaki kişinin ..... adlı kardeşinin, her türlü yatırıma uygun olan Girne bölgesindeki çok değerli kamu arazisini aldıktan sonra birkaç milyon sterlin hava parasına açgözlü, doyumsuz bir altıncıya devredeceği ve bu konuda sözlü bir ön anlaşma yaptıkları etrafta konuşuluyordu.
O günden sonra kamu kurumunun dürüst yöneticisi, bu olaya taraf olanların telefonlarına hiç cevap vermedi.
O Değerli araziyi ileride bu hırsızların elinden nasıl kurtaracağını düşünen kurum yöneticisi, çareyi arazi üzerinde öğrenci yurdu inşa etmek için kar amacı gütmeyen bir kurumla protokol imzalamakta buldu.
O kurumun bu yurdu inşa edip etmediğini ve arazinin hala boş olup olmadığını bilmiyorum.
Kurumun yurt inşaatından vazgeçtiği ve arazinin şu an boş olduğu yönünde bazı bilgiler var ama teyit edemedim.
Kurum yöneticisi, bir zaman sonra resmi bir dairede kendisine 200 bin sterlin rüşvet teklif eden.... nın..... adlı müsteşarı ile karşılaştı
Utanma duygusunu kaybetmiş olan kişi ona, " seni arıyoruz, telefonlarımıza niye çıkmıyorsun?" diye sordu; ama sorduğuna pişman oldu.
Kamu kurumu yöneticisinden
-Bunu, bana rüşvet teklif etmeden önce düşünecektiniz . Bana rüşvet teklif eden birinin telefonlarına niye çıkayım? yanıtını aldı.
Aldı ama, patronu gibi kendisi de,
" yüzüne tükürsen, şükür yarabbi" diyecek kadar utanmaz ve arsız biriydi...
Yürüyüp gitti..
Peki, sonra ne mi oldu?
2 ay kadar sonra, rüşveti reddeden başarılı kamu kurumu yöneticisi aniden görevden alındı
Kamu arazisini korumanın, rüşveti reddetmenin ve haram yemeyişinin bedelini, aç gözlü liyakatsiz, hırsız, doyumsuzlar tarafından görevden alınmakla ödedi.
Hırsızlıklarını milliyetçi demeçlerle perdelemeye çalışan ve milliyetçiliği rüşvetlere örtü yaparak milli duruşa kara çalan bu yüzsüz, aşağılık, ahlaksız, doyumsuz aç gözlü siyasi sahtekarlara sesleniyorum:
Hırsızlıklarınız ve rüşvetleriniz ayyuka çıktı. Herkes sizi konuşuyor. Devletin ve partinizin itibarını sıfırla çarptınız. Hala pişkinlikle rezilliklerinize devam ediyorsunuz.
Ne doyumsuz ve aç gözlü insanlarsınız!. Onca parayı Mezara mı götüreceksiniz ?
Bu mukavemetçi halk, bu rezillikler için savaşmadı.
Bizler, siz bu memleketi haraca kesesiniz diye, en değerli devlet arazilerini ayakçılarınız üzerinden satıp milyonlarca dolarlık vurgunlar vurasınız diye çocuk yaşımızda direniş mevzilerine girmedik!...
Bu vatan için can veren şehitler, siz vatanı yağmalayasınız diye seve seve ölüme koşmadı.
Eninde sonunda yargılanacaksınız!
Bir bakan, bir müsteşar, bir milletvekili maaşı ile sahip olduğunuz orantısız zenginliğinizin hesabını vereceksiniz.
Vuracağınız kadar vurgun vurdunuz... Gasp ettikleriniz, size de, çocuklarınıza da, torunlarınıza da, onların torunlarına da yeter, gözünüz doysun, bir an önce defolup gidin!
Bizi daha açık ve daha çok yazmaya zorlamayın, yoksa insan içine çıkacak yüzünüz olmayacak, koltuktan inince, yolda yürüyemeyeceksiniz, herkes yüzünüze tükürecek!!
İstifa edin, artık yeter!
Mustafa Dönmez 3 Saat Önce
Kamu malını yağmalamayı kendine hak görenler teşhir edilmediği sürece bu devran sürekli büyüyecektir.