Öne Çıkanlar DSÖ Global Great Reset Sentetik Et Mazlum Kobani mRNA

İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM ZARAR VERİYORMUŞ

Yazan Sabahattin İSMAİL

Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer durup dururken İKİ DEVLETE DAYALI ONURLU BİR ANLAŞMA hedefimize saldırarak, "İki devletli çözüm modeli ekonomik yapıya çok büyük zararlar veriyor, siyasetin bu doğrultuda gidiyor olmasının bedelini çok ağır şekilde ödüyoruz " dedi

Gürcafer, binlerce şehit ve inanılmaz özveriler pahasına, canımız ve kanımızla kurduğumuz devletimize bu saldırısıyla çizmeyi aşmıştır.

Bağımsızlığımızın, özgürlüğümüzün, egemenliğimizin, güvenliğimizin simgesi ve güvencesi olan devletimizi doğrudan hedef alan Cafer Gürcafer'in yaptığı hadsizliktir.

İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM, yani, İKİ DEVLETE DAYALI ONURLU BİR ANLAŞMA politikası Anavatan ile birlikte belirlenen, TBMM ve MGK'nın da onayladığı milli siyasettir; ORTAK MİLLİ HEDEFİMİZDİR.

Geçmişte bazı iddialar nedeniyle polis tarafından aranırken güneye kaçan, Rum devletine sığınan, yıllarca Rum devletinin ve polisinin korumasında yaşayan birinin, bugün her türlü nimetinden yararlandığı KKTC 'nin varlığını hedef alması oldukça düşündürücüdür.

İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM, KKTC DEMEKTİR. Çünkü böyle bir çözümde KKTC, Anavatanın garantörlüğünde, bağımsız ve egemen bir devlet olarak sonsuza dek var olacaktır.

Dolayısıyla İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜME karşı çıkmak, KKTC 'nin bağımsız ve egemen bir devlet olarak yaşamasına karşı olmak ve objektif olarak Rum milli hedefine hizmet etmek demektir.

Müteahhitler Birliği Başkanı Cafer Gürcafer ne yazık ki, yukarıdaki sözleri ile bunu yapmıştır!

GEÇMİŞTE EKONOMİMİZ Mİ VARDI?

Bugün sahip olduğu olağanüstü zenginliği KKTC devleti çatısı altında ve devletimizin sağladığı ekonomik, güvenlik vb. her türlü imkanlar sayesinde elde eden Cafer Gürcafer'e soruyorum:

- Geçmişte sahip olduğun ne vardı ki, KKTC çatısı altında kaybettin?

- Geçmişte sahip olduğun hangi ekonomik imkanlar vardı ki, iki devletli çözüm politikası ile yok oldular?

- Geçmişte ödemediğin ama şimdi iki devletli çözüm savunuluyor diye ödediğin bedel nedir?

Kaçamak, sinmek yok, bu sorulara, net açık yanıt vermek zorundasın!

1974 öncesinde adanın yüzde 3'ünde, ENOSİSÇİ Rumlar tarafından insanlık dışı bir kuşatma ve saldırılar altında, açlık, yokluk, sefalet, öldürülme korkusu içinde yaşarken hangi ekonomimiz vardı ki şimdi KKTC çatısı altında kaybettik ve iki devletli çözümün bedelini ödüyoruz?

Bu ülkede herkes birbirini çok iyi bilir.

Sen, bugün sahip olduğun herşeyi, tüm zenginliğini, olağanüstü mal varlığını, canımız ve kanımız pahasına kurduğumuz ve özveriyle savunduğumuz bu devletin sayesinde, bu devletin çatısı altında, bu devletin sana sağladığı imkanlarla elde etmedin mi?

Bugün, hasbelkader başkanı olduğun Müteahhitler Birliği bile bu devlet sayesinde kurulan, bu devletin bir kurumu değil mi?

Bu birliğin üyeleri bu devlet sayesinde Müteahhit olmadılar mı, bu devlet sayesinde para kazanmıyorlar mı, bu devlet sayesinde olağanüstü zenginliklere sahip olmadılar mı?

61 YILDIR SALDIRI ALTINDAYIZ

İki devlet esasında onurlu bir anlaşmayı savunduğumuz için mi ekonomik sıkıntılar başladı?

İnsanlık dışı ambargolar, tecrit, nefes almamızı bile engellemeyi amaçlayan, bizi ekonomik olarak çökertmeyi hedefleyen Rum yönetimi kaynaklı her türlü saldırı, 61 yıldır devam etmiyor mu?

Son 4 yılda mı başladı bu alçakça saldırılar?

Deniz ve hava limanlarımız, Rum yönetiminin 12 Aralık 1974'de yayınladığı deklarasyonla yasaklı hale getirilmedi mi?

O tarihte KKTC mi vardı, iki devletli çözüm mü vardı?

Federasyon politikasının savunulduğu dönemde de Rum yönetiminin her türlü utanç verici ambargoları, tecrit politikası, deniz ve hava limanlarımızı yasa dışı ilan etmesi, limanlarımıza uğrayan gemi kaptanlarının tutuklanıp hapse atılması, otellerimize gelen turistlerin Güney hava limanlarından geri çevrilmesi, birçok otelimizin yasaklı ilan edilmesi, KKTC turizmini ve inşaat sektörünü baltalamak için tüm dünyada kara propaganda yapılması, KKTC 'ye yatırım yapan yerli ve yabancıların tutuklanması olmuyor muydu?

Rum yönetimi, ekonomimizi çökertmek için yaşamın her alanında yaptığı insanlık dışı saldırıları federasyon politikalarının savunulduğu dönemde de yapmıyor muydu?

- " Ellerinde olsa nefes almamızı bile engelleyecekler (federal) çözüm için herşeyi yaptım, daha ne yapayım, gidip Sarayönü'nde kendimi aşağıya mı atayım?" diyen en büyük federasyoncu, 2. CB'nı Talat değil miydi?

Federasyon öngören Annan Planı'na HAYIR diyen Rumlar değil mi?

Federasyon öngören ve her türlü korkunç tavizin verildiği Crans Montana sürecini çökerten Rumlar değil mi?

" Rumlar, eşitlik temelinde bir çözüm istemiyor" diyen federasyoncu 4. CB Akıncı değil mi?

Sana soruyorum:

Bir yandan federal çözümü baltalarken, diğer yandan da ekonomik olarak bizi çökertip teslim olmaya zorlayan Rum yönetimini aklamak için mi çözüm olmamasının suçunu iki devletli çözüm politikasına yüklemeye çalışıyorsun?

Bak, Cafer Gürcafer;

Seninle 50 yıllık gazetecilik ve kamu görevim boyunca 1 defa karşılaştım, 1 defa konuştum.

2003 yılı sonunda başta İsrailliler olmak üzere, yabancılara yoğun mülk satışlarının yarattığı tehlikeyi orijinal belgelerle her gün gözler önüne seren yayınlar yapıyordum.

Siz kontrolsüz, başıboş inşaat ve emlak sektöründen milyonlarca dolar kazanırken ben, Anavatanı ve devletimizin ilgili kurumlarını, tehlikenin büyüklüğü konusunda uyarmak için çırpınıyordum.

Beni telefonla arayıp görüşmek istedin.

Gece 19.00 sıralarında Girne eski belediye binası arkasındaki meydanda, açık bir kahvede buluştuk.

Bana, yaptığım yayınların doğru olmadığını, yabancıların büyük oranda toprak ve konut almadığını, kayıt dışı konut olmadığını, tehlike bulunmadığını iddia ettin, yayınlarıma son vermemi istedin.

Sana yayınlarımın elimdeki orijinal belgelerle doğrulandığını, KKTC 'nin toprak egemenliğinin ve demografik yapımızın büyük bir tehlike altında olduğunu anlattım; bu kontrolsüz ve başıboş sektörden korkunç rant elde edenlerin beni susturamayacağını söyledim.

Sonuçta haklılığım kanıtlandı.

Anavatan, hükümet, Meclis ortaya koyduğum belgeler ışığında tehlikeyi gördü, eksiklikleri olsa da, tehlikeli gidişi büyük oranda kontrol altına alan bir yasa çıkardı.

Bizi bu ülkede topraksız bırakacak, demografik yapımızı değiştirecek, uzun vadede Türk Ulusunun, adada ve Doğu Akdeniz'de stratejik kayıplara uğramasına neden olacak, başta İsrailliler olmak üzere yabancıların mülk alımları yoluyla ülkede kolonileşmesini sağlayacak kötü gidiş durduruldu.

Satılan ama kaydı yapılmayan, harçları ve vergileri devlete ödenmeyen on binlerce konut kayıt altına alınmaya başlandı.

HAZMEDEMEDİNİZ

Senin ve senin gibilerin rahatsızlığının nedeni işte budur.

Alıştığınız kontrolsüz, denetimsiz, kayıtsız, vergisiz başıboş ortam son buldu, tahminlerin ötesindeki kazançlarınız biraz azaldı diye, kanımız ve canımız pahasına kurduğumuz KKTC devletini ve iki devletli çözümü hedef alıyorsunuz.

Sanki iki devletli çözüm dışında, teslimiyetçi bir çözüm olup Rumla birleştiğinizde, Rumlar, bu arsızlığınıza, hak iddia ettiği bu topraklardaki inşaatlarınıza göz yumacakmış gibi akıl dışı bir tutum içindesiniz!

Devletimizi ve İki devlete dayalı bir anlaşma politikasını kara propaganda ile yıpratmak, senin boyunu da, haddini de aşar!

Ağzından çıkanı kulağın duysun!

Doğrudan devletimizin varlığını hedef alan bu sözlerinle çizmeyi çok aştın!

İki devlet temelinde bir anlaşmaya karşı çıkmak demek, bağımsız, egemen KKTC 'ye karşı çıkmak demektir.

Çünkü federal bir çözümde bağımsız, egemen KKTC olmayacak, KKTC, birleşik federal Kıbrıs 'ın Kuzeyde, egemenliği olmayan bir EYALETİNE dönüşecektir.

İki devletli çözüm, adadaki iki egemen eşit devletin, yan yana, iyi komşular olarak, dostluk ve barış içinde işbirliği yaparak dostça yaşaması ve ekonomik gelişmelerine odaklanması demektir.

Konuş, buna mı karşısın?

Binlerce defa yazdık, anlattık.

Buna karşın ne dediğini bilmeden, iki devletli çözüme karşı çıkıyorsan bu cehalettir,...

Yok bilerek iki devlete dayalı onurlu bir anlaşmaya karşı çıkıyorsan bu ise Rum milli politikasına bilinçli olarak destek vermektir, bu amaçla kamuoyu oluşturmaya çalışmak demektir.

GAFLET İÇİNDESİN, İSTİFA ET!

Bunun da adı en hafif tanımıyla gaflet ve dalalettir.

Gaflet ve dalalet içindeki birinin de bu devletin yasasıyla kurulmuş bir kurumu olan ve bu devleti savunan yüzlerce üyesi bulunan Müteahhitler Birliği Başkanlığında 1 tek gün bile oturmaması gerekir.

Ya, Anavatanla birlikte belirlenen, TBMM ve MGK'nın da onayladığı milli politikaya saldırıdan vaz geç, ya da derhal istifa et...

Müteahhitler Birliği Başkanı sıfatını kullanarak bu milli politikayı savunan Anavatan ve KKTC devleti makamlarının kapılarını aşındırmaktan vazgeç!

Anavatan ve KKTC Makamlarına da sesleniyorum:

Can ve kanla kurduğumuz KKTC 'yi ve ortak milli politika olan iki devletli bir anlaşmayı, ekonomik sorunların nedeni olarak gösteren, bu kara propaganda ile halkı devlete karşı kışkırtan, devletten soğutmaya çalışan, Rum milli siyasetine hizmet eden Cafer Gürcafer'i, sözlerini geri almadıkça muhatap almayın, görüşmeyin, hiçbir devlet organizasyonuna davet etmeyin!

Anahtar Kelimeler:
KKTCMGKCafer Gürcafer
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.