Öne Çıkanlar ABD Aşık Veysel Megali İdea Abdülkadir Aslantaş Özgür Özel

T.C. DEVLETİ PCR TESTİ İLE TESLİM ALINDI!

5gvirusnews Haber Merkezi Antalya / 2 Nisan 2021

Bugün 5gvirusnews-Platformu sözcüsü Muammer KARABULUT, T.C Sağlık Bakanlığı’na, PCR testin durdurulması ve yerine Kantitatif/Nesnel, kanıtlanabilir, değerlendirilebilir, ölçülebilir, ölçütleri, belli olan teste geçilmesi için Danıştay’da dava açtı.

Ocak 2020 tarihinden itibaren DSÖ’nün talimatları ile yürürlükte olan Sağlık Bakanlığının, “Sağlık Çalışanları Rehberi” ve çeşitli zamanlarda genelgeler ile de bildirilen, İzole edilemeyen COVİD-19 adı verilen virüs ile PCR testi yaparak, pandemi ilan etmek, vaka sayısı belirlemek ve bir dizi tedbirler (Maske, Sosyal Mesafe, Aşı ve kapanmalar) alınmasına neden olan ve yalnızca Kalitatif sonuç veren,  “PCR tanı kitinin” COVİD-19 tanısında  kullanılmaması için yürütmeyi durdurma istendi.

Açılan davada PSR testin hiçbir şekilde serbest, bulaşıcı virüslerin kendisini tespit edemeyeceği belirtildi. Örnek olarakta metal elementi  gösterildi. Ve PCR’ın metali yalnızca metal olarak görmekte ama metalin bakır mı, alüminyum mu, demir mi olduğu ve yoğunluğu gibi daha bir çok konuda nesnel bir bilgi vermemektedir. Dolayısı ile analiz yapmak için PCR’la yeterli veriye ulaşılmadığına dikkat çekildi.

Konuyla ilgili dünya kamuoyuna yansıyan iki örnek olarak;

1- Aynı zamanda kimyager olan Tanzanya Devlet Başkanı Magufuli’nin laboratuara Mayıs 2020’de insan isimleri vererek hayvan, meyve ve yağ örnekleri gönderdiğini ve bir papaya ve keçinin sonuçlarının pozitif çıkması.

2- Amazon ormanlarında yaşayan Yanomami kabilesinde test sonucu pozitif vaka görünmesi.

PCR testin açıkça yetersiz olduğuna kanıt olarak dava dilekçesinde yer aldı.

Viyana İdare mahkemesinin 24 Mart 2021 tarihinde, “PCR testine güvenmeyin!” kararı, Portekiz Mahkemesi’nin PCR ile verdiği kararlarda dava dosyasına ek olarak sunuldu.

5gvirusnews-Platformu sözcüsü Muammer KARABULUT ise yaptığı açıklamada, “DSÖ tarafından kabul edilen protokolde/makalede; Bir yıldır gündemimizde olan COVİD-19 ismi verilen virüsün, İZOLATLARI ile ilgili elimizde hiçbir materyal olmadan, SARS-CoV-2'yi modellediği yazılıdır. Yani DSÖ’nün kabul ettiği protokolde, enfekte olmuş bir kişiden ve/veya doğal ortamdan elde edilmiş, laboratuvar kökenli olmayan, mikrobiyal ve/veya viral anlamda saf bir numune yok diyor. Diğer bir ifade ile Covid-19 tanısı konmuş hasta yoktu, tasarım laboratuvardaki bilgisayarlarda olan,  ‘2003 SARS-CoV ile yakın genetik ilişki sayesinde sağlandı ve sentetik nükleik asit teknolojisinin kullanımıyla’ da desteklendi” dedi.

PCR Testinin hatalı sonuç verdiği ve virüs’ün izole edilmedi 13 Temmuz 2020 tarihinde FDA sayfasında CDC raporunu yayınladığını söyleyen KARABULUT, “Yaşananların sağlıkla ilgisi olmadığı gibi, teşhis ve tedavinin de ötesindedir. Herhangi bir kesinliği olmayan test sonucuna göre, gerçekleştirilecek ve sadece ihtimale dayalı tedbir gerekçesine bağlanan her müdahale tıbbi olarak, ‘BİLİMSEL BİR DENEY ve HATTA DENEME’ olarak” nitelendirdi.

Danıştay’dan Ocak 2020 tarihinden itibaren DSÖ’nün talimatları ile yürürlükte olan Sağlık Bakanlığının, “Sağlık Çalışanları Rehberi” PCR test ile birlikte iptaline ve “Covid-19” adı verilen virüsün Kantitatif/Nesnel test yapılmasına, İlgili yönetmelik hükümlerinin iptaline, davanın T.C.Devleti ve vatandaşlarının geleceğini de tehdit edecek duruma geldiği için ivedi olarak görüşülmesi istendi...

DAVA METNİ

ANKARA İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA

Gönderilmek Üzere

ANTALYA İDARE MAHKEMESİ SAYIN BAŞKANLIĞINA

Yürütmeyi Durdurma İstemlidir

DAVACI         : ....................................

                       Adres, ........................................

DAVALI           : T.C Sağlık Bakanlığı – Sıhhiye / Ankara

DAVA KONUSU : Ocak 2020 tarihinden itibaren DSÖ’nün talimatları ile yürürlükte olan Sağlık Bakanlığının, “Sağlık Çalışanları Rehberi” (1) ve çeşitli zamanlarda genelgeler ile de bildirilen, İzole edilemeyen COVİD-19 adı verilen virüs ile PCR testi yaparak, pandemi ilan etmek, vaka sayısı belirlemek ve bir dizi tedbirler (Maske, Sosyal Mesafe, Aşı ve kapanmalar) alınmasına neden olan ve yalnızca Kalitatif(*) sonuç veren,  “PCR tanı kitinin” COVİD-19 tanısında  kullanılmamasıdır.

AÇIKLAMALAR

GENEL OLARAK :  

Dava konusu olan PCR tekniği, şu anda tanı alanındaki en ileri teknik durumundadır. PCR tekniğinin üstünlüğü, çok az sayıdaki bir mikrobu da tespit edebilmesidir. Ama C19'u tanımlamak için örnek bir test yapıldığında bile sorun ve soruları devam etmektedir. C19'u test etmek için yaygın olarak kullanılan gerçek zamanlı PCR testi çok güvenilir görünmemektedir. Uzmanlar ise PCR testinin virüsleri tanımlamak için, bir teşhis aracı olarak tasarlanmadığını söylemektedir.

PCR tanı kitini icat ederek Nobel kazanan bilim adamı Karry Mullis ise 1996 yılında HIV'i tespit etmek için PCR kullanıldığında, “Kantitatif(**) PCR bir oksimorondur. (***) PCR, Kalitatif  olarak maddeleri tanımlamayı amaçlamaktadır, ancak doğası gereği sayıları [viral yük] tahmin etmek için uygun değildir. Bu testler, hiçbir şekilde serbest, bulaşıcı virüsleri tespit edemez. Testler, virüslerin genetik dizilimlerini tespit edebilir, ancak virüslerin kendisini tespit edemez.”(2) demiştir. Örnek verecek olursak, metali yalnızca metal olarak görmekte ama metalin bakır mı, alüminyum mu, demir mi olduğu ve yoğunluğu  gibi daha bir çok konuda nesnel bir bilgi vermemektedir. Dolayısı ile analiz yapmak için yeterli veriye ulaşılmamaktadır!..

Onun için  aynı zamanda kimyager olan Tanzanya Devlet Başkanı Magufuli’nin Mayıs 2020’de insan isimleri vererek hayvan, meyve ve yağ örnekleri gönderdiğini ve bir papaya ve keçinin sonuçlarının pozitif çıktığını söylemesi ile Amazon ormanlarında yaşayan Yanomami kabilesinde test sonucu pozitif vaka görünmesi de PCR testin açıkça yetersiz olduğunu bir kanıtı olarak karşımızda durmaktadır.

Zaten DSÖ’nün 17 Ocak 2020 tarihinde kabul ettiği PCR tanı kiti ile “COVİD-19” adı verilen virüsün var edildiğine ilişkin bir karar da Viyana İdare mahkemeden geldi. “PCR testine güvenmeyin!” Viyana İdare Mahkemesi’nin 24 Mart'ta VGW-103/048/3227 / 2021-2 referans numarasıyla yayınlanan, “Cumhuriyet Adına” verdiği karar ile başta DSÖ olmak üzere,  “Avusturya Kurz hükümetinin yüzüne yankılanan bir tokat attı…” (Ek3, Mahkeme Kararı..)

Fakat DSÖ’nün 12 Mart 2020 tarihinde ilan ettiği pandemi sürecini ortaya çıkartan tek belge, 17 Ocak 2020 tarihinde Berlin Charite Viroloji Enstitüsü Başkanı Prof. Christian Drosten tarafından hazırlanan PCR tanı testi protokolüdür.(4)  Aynı protokol daha önce DSÖ içindeki kurullarda veya bağımsız bilim insanlarınca tartışılması, hakemli bir dergide makale olarak  kabul edilmesi gerekirken,  yalnızca Drosten’in de yayın kurulunda olduğu Eurosurveillance de (5) 23 Ocak 2020 tarihinde yayınlanmıştır. Ve ne yazık ki Türkiye’de hemen Sağlık Bakanlığı, hiçbir tartışma veya araştırma yapmaksızın sorgusuzca protokolü, iptalini istediğimiz Ocak 2020’de çalışanlar için kullanma kılavuzuna dönüştürerek, ülke genelindeki sağlık kuruluşlarına dağıtmıştır.

İlgili kılavuzda açıkça,  “2019-nCoV sekans bilgileri yeni paylaşılmış ve PCR testleri dizayn” (1) edildiği yazılmıştır. 

DSÖ tarafından kabul edilen protokolde/makalede; Bir yıldır gündemimizde olan COVİD-19 ismi verilen virüsü ile ilgili protokolde,  İZOLATLARI ile ilgili elimizde hiçbir materyal olmadan, SARS-CoV-2'yi modellediği yazılıdır. Yani DSÖ’nün kabul ettiği protokolde, enfekte olmuş bir kişiden ve/veya doğal ortamdan elde edilmiş, laboratuvar kökenli olmayan, mikrobiyal ve/veya viral anlamda saf bir numune yok diyor. Diğer bir ifade ile Covid-19 tanısı konmuş hasta yoktu, tasarım laboratuvardaki bilgisayarlarda olan,  “2003 SARS-CoV ile yakın genetik ilişki sayesinde sağlandı ve sentetik nükleik asit teknolojisinin kullanımıyla” (****)-(5) da desteklendiği yazılıdır.

Protokolü yazan Drosten ve ekibi, Çin’in Wuhan kentinde Aralık 2019 ve Ocak 2020 tarihinde görülen COVİD-19 vakaları için “virüs izolatları veya enfekte hastalardan alınan numuneler şuana kadar uluslararası halk sağlığı topluluğunun kullanımına sunulmadı.” (*****)-(5) derken, normal bir okuma yazma bilen bir kişinin bile anlayacağı açıklıkta yazıyordu.

PCR tanı testini formüle eden Profesör Drosten ne diyor -böyle bir vaka görmedim, herhangi bir hasta olmuş kişiden alınan bir numunede yoktur- diyor. Ama biranda sanki DSÖ’de protokolü  kabul edenler okumayı unutuyor ve makalede yazılanları olduğu gibi kabul ediyordu!

DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’da 16 Mart 2020 tarihinden itiabren, “Tüm ülkeler için basit bir mesajımız var: test, test, test. ” diyerek açıklama yapıyordu. Artık yapılan testler ile vaka sayısı artıyor, test sonucu ölen kişinin ölüm raporuna ise COVİD-19 yazılıyordu.

Ve test sayısı artıkça vaka sayısı artı, test arttıkça kapanalım, okulları, işyerlerini kapatalım,“Hayat Eve Sığar” dediler. “Maske, sosyal mesafe ve hijyen” sloganını her gün 40 kez söylediler, nerdeyse yazmadıkları bir tek dağlar kaldı.

DSÖ’nün kabul ettiği protokolü okumasını bilen 22 bilim insanı (7) ise başta 45 olan döngü sayısı da olmak üzere daha bir çok hata buldular. Tartışmanın odağında olan 45 döngü sayısı ise olmayan COVİD-19’u daha küçük materyallerde görmek için yükseltilmişti. C-19’da vaka sayısının abartılması da bu döngü sayısı ile yapıldığı açıklanıyordu.

O hatalardan bazıları özetle, yap boz oynayan birisinin bulmadığı parçaların yerine yeni bir karton kesip, sonra onları boyayıp yerine koymasından ibaretti.

PCR Testinin hatalı sonuç verdiği ve virüs’ün izole edilmedi 13 Temmuz 2020 tarihinde (8) FDA sayfasında CDC raporunu yayınladı.

Raporun 39. sayfasında, "Şu anda 2019-nCoV'nin kantifiye edilmiş virüs izolatı bulunmadığından, testler [teşhis testleri] 2019'un tespiti için tasarlanmıştır. -nCoV RNA, in vitro transkribe edilmiş tam uzunluktaki RNA'nın karakterize edilmiş stokları ile test” edildiği yazılıdır.  

Durum böyle olunca PCR test sonucu  toplumda masum birisinin en ağır caza alması, suçlu birisinin ise hiçbir ceza almaması gibi bir durum da yarattı. Bilim insanları sayısız açıklamalarda bulundu.  O da olmadı. Nihayet PCR testi ile ilgili davalar açıldı. Portekiz’de açılan bir davada 11 Kasım 2020 tarihinde  mahkeme şu karar varmıştır: "Bir kişi PCR ile pozitif test yaparsa, 35 döngü veya daha yüksek (DSÖ 45 döngü) bir eşik kullanılırsa (Avrupa ve ABD'deki çoğu laboratuvar), bu kişinin enfekte olma olasılığı olacağı bilir kişilerden alınan raporlar birlikte yayınlandı.

23 Kasım’da da (9) Berlin’de dava açıldı.  Açılan dava da aynı zamanda Almanya Sağlık Bakanlığı danışmanı olan Berlin Charite Viroloji Enstitüsü Başkanı Prof. Christian Drosten’ın DSÖ’ye sunduğu protokolün hatalı olduğu ileri sürüldü. Normali 20-25  Ct-döngü yerine protokolde 45 Ct-döngü kabul edilmişti.

DSÖ 14 Aralık 2020 (10)  tarihinde, yayınladığı,“Tıbbi ürün uyarsında” aylardır tartışılan  PCR testlerindeki yüksek döngü(Ct 40-45) itirafında ve PCR döngüsünün az olması gerektiği konusunda uyarı da bulundu. Böylelikle PCR Testleri ile ilgili DSÖ 17 Ocak 2020 tarihinde kabul ettiği 45 Ct-döngüyü fazla bulduğunu açıkladı. Fakat bu açıklama daha sonra kaldırıldı. Yerine 20 Ocak 2021 tarihinde (11) bir açıklama daha yapıldı. Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’un PCR testi döngüsünü değiştiğini tekrar hatırlattı.

Tüm bu bilgiler, Covid-19 adını verdikleri virüsü yalnızca PCR tanı testi ile gündemde tutmak olduğunu doğrulamaktadır. Yaşananların ise sağlıkla ilgisi olmadığı gibi, teşhis ve tedavinin de ötesindedir.  

Bu bağlamda PCR tanı testi esas alınarak yapılan tüm uygulamalar Anayasa md 17: “tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi” tutulmayacağı yazılıdır. Ama vücuda dokunmanın da ötesine geçerek insan aklı, geleceği ve yaşadığı devletin varlığı ile direkt oynar duruma gelmiştir.  

Tıbbi bir müdahalenin hukuka uygun olabilmesi için;

  1. Kanunilik unsurunu taşıması; yani kanundan kaynaklanan bir yetkiye dayanması.
  2. Meşru bir nedeninin/amacının bulunması.
  3. Sınırlandırma sonucunda kişiye yüklenen külfetin, ulaşılmak istenen amaç ile orantılı olması gerekir.

Buna göre kişilere uygulanmakta olan PCR Tanı Testinin kanuni dayanağı olarak 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanun olup, meşru neden olarakta kamu sağlığı gösterilmektedir.

Bununla birlikte meşru bir temele ve amaca dayansa da kişinin maddi ve manevi varlığına müdahale teşkil eden sınırlandırmanın, hakkın özüne dokunarak onu anlamsız kılacak ölçüde olması durumunda kamu yararı ile bireysel özgürlük arasındaki ölçü aşılmış olacaktır.

COVİD-19 virüsünün tespiti için gerçekleştirilen test sonucunun pozitif çıkması durumunda;

  1. Kişi ve tüm yakınları, temas halinde olduğu tespit edilen kişiler karantina altına alınarak kişi özgürlüğü kısıtlanmakta
  2. Zorunlu tedavi uygulanmak suretiyle vücut bütünlüğüne müdahalede bulunularak bu hakkı ihlal edilmektedir.

Sonuç olarak, gerçekleştirilen test sonucunda elde edilen bulgunun pozitif çıkması halinde;

  1. Birden fazla kişiye daha test yapılarak vücut bütünlüğüne dokunulmakta
  2. Bir veya biden fazla kişi karantina altına alınmak suretiyle kişi(ler) hürriyetinde yoksun bırakılmakta
  3. Kişi (ve diğer kişilerin testleri sonucunda kişiler) zorunlu tıbbi müdahaleler maruz bırakılmaktadır.

Biden fazla temel hak ve özgürlüğün kısıtlanması sonucunu doğuran bir testin, mutlaka güvenilir, nesnel ve kesin sonuçlar veren bir test olması gerekir. İhtimaller ile “sadece muhtemel sonuçları önleyebilmek amacıyla uygulanacak tedbirler” anayasaya aykırı olacaktır.

Herhangi bir kesinliği olmayan test sonucuna göre, gerçekleştirilecek ve sadece ihtimale dayalı tedbir gerekçesine bağlanan her müdahale tıbbi olarak, “BİLİMSEL BİR DENEY ve HATTA DENEME” olarak nitelendirilecektir.

BU KAPSAMDA:

1-Mevcut PCR Testi döngü sayısı olarak 40-45 döngü ile gerçekleştirilmesi nedeniyle “sıfır güvenilirliğe” sahip bir testtir. Zira 30 döngü üzeri gerçekleştirilen testler gerçek bir sonuca ulaşmada yetersizdir. Şöyle ki döngü sayısının 30’dan 31’e çıkarılması ile testin büyütme oranı 1.000 kat artmakta ve doğal olarak elde edilen sonuçta yanılma riski de kat kat çoğaltmaktadır!

2-KOVID 19 etkeni olan SARS CoV2 RNA varlığını belirlemeye yönelik olarak kullanılan PCR testleri sadece Kalitatif yani pozitif/negatif sonuç vermektedir. Aslında olması gereken Kantitiatif / Nesnel yani virüse ait RNA viral yük miktarını rakamsal olarak (IU/mL) belirleyen ve sonuç veren kit geliştirilerek kullanılması şarttır.

3-Kantitatif PCR sonuçları; sonuçlarını yorumlanmasında, kategorize edilmesinde, hastaların takibinde, ve antiviral tedaviye cevabın izlenmesinde daha çok açıklayıcı, daha faydalı ve önemli bilgiler verecek iken, sadece Kalitatif sonuçlar ile hareket edilerek aslında hasta olmayan kişilere dahi gereksiz ve sağlığı açısından faydası kesin olarak bilinmeyen tedbir tedavisi adı altında ölçüsüz tıbbi müdahalelerde bulunulmaktadır.

4-Kalitatif PCR testi ile; SARS CoV2 RNA viral yük değerleri 200 IU/mL ile 2.000.000 IU/mL ve aradaki farklı değerlerin tamamına aynı sonuç verilmekte ve farklı kategorilere ayırarak farklı yorumlar yapmak mümkün olmamaktadır. Oysa ki Kantitiatif PCR test sonuçları ile hastalara ait klinik bilgiler arasında korelasyon çalışmaları yapılarak, SARS CoV2 RNA için iki kritik eşik değerin belirlenmesine acil ihtiyaç bulunmaktadır.

1-Enfektivite (bulaştırıcılık) dozu

2-Hastalık Meydana getirebilme dozu

Bu iki kritik eşik değerin bilinmesi ile elde edilecek olan Kantitatif PCR sonuçları kategorize edilerek (klinik bilgiler ile birlikte) farklı anlamlarda değerlendirilerek yorumlanması mümkün olacaktır .

Bu hususlar dikkate alındığında;

1-Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi md 10 hükmüne göre tavsiye dahi edilemeyecek hususların zorunlu bir tedavi olarak uygulanması sonucunu doğuran, “teşhisi kesin olarak şüpheli bir testin” uygulanması hukuka aykırıdır.

2-Gerekçe olarak gösterilen, “kesinlik olmasa da kamu sağlığı açısından tedbir mahiyetindeki müdahaleler” deney niteliğinde olup Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi md 11 hükmüne[1] aykırılık oluşturmaktadır.

3-Yukarıda açıklandığı üzere gerek döngü sayısı gerekse yöntemi açısından sonuçları şüpheli bu teste dayalı olarak uygulanan tedaviler her ne kadar 1593 sk md 57 hükmüne dayandırılsa da sözkonusu hüküm sayma suretiyle hastalıkların belirlendiği sınırlandırıcı bir hüküm olup COVİD-19 tedavisi açısından kanuni dayanak teşkil edemeyecektir.

HUKUKSAL NEDENLER            : İlgili yasal mevzu

NETİCE- İ TALEP           : Açıklanan nedenlerden dolayı

  1. Ocak 2020 tarihinden itibaren DSÖ’nün talimatları ile yürürlükte olan Sağlık Bakanlığının, “Sağlık Çalışanları Rehberi” (1) PCR test ile birlikte iptaline ve “Covid-19” adı verilen virüsün Kantitatif/Nesnel test yapılmasına.
  2. İlgilinin yönetmelik hükümlerinin iptaline,
  3. Davanın T.C.Devleti ve vatandaşlarının geleceğini de tehdit edecek duruma geldiği için ivedi olarak görüşülmesine,
  4. Yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla talep ederim. 02/04/2021

(*) Kalitatif, analitik kimyada maddenin analiz edilmesi için kullanılan iki işlemden bir tanesidir. Analiz, kalitatif ve kantitatif diye ikiye ayrılır. Kalitatif analiz; maddenin ne olduğunu anlamaya yönelik yapılan bir analizdir.

(**)Kantitatif/Nesnel, kanıtlanbilir, değerlendirilebilir, ölçülebilir, ölçütleri, belli.

(***)Oksimoron, birbiriyle çelişen ya da tamamen zıt iki kavramın bir arada kullanılması ve bu şekilde oluşturulmuş ifade. Bazen anlamı kuvvetlendirmek için veya edebî sanat yapmak amacıyla kullanılır; bazen de halihazırda kullanılan bir kavramı eleştirmek veya alaya almak için kullanılır.

(****)In the present case of 2019-nCoV, virus isolates or samples from infected patients have so far not become available to the international public health community. We report here on the establishment and validation of a diagnostic workflow for 2019-nCoV screening and specific confirmation, designed in absence of available virus isolates or original patient specimens. Design and validation were enabled by the close genetic relatedness to the 2003 SARS-CoV, and aided by the use of synthetic nucleic acid technology.”

(*****) “Since no quantified virus isolates of the 2019-nCoV are currently available, assays [diagnostic tests] designed for detection of the 2019-nCoV RNA were tested with characterized stocks of in vitro transcribed full length RNA…”

DELİLER ve EKLER :

Ekli belgeler davalının bu yönetmeliği hazırladığı süreçteki yazışmaları, toplantı tutanakları, oluşturulan komisyon raporları ve uzman görüşleri ile dava nezdindeki bütün bilgi, kayıt ve belgeler ile diğer tüm kanıtlar. (Sağlık Bakanlığından istenmesi)

1) file:///C:/Users/-samsung-/Desktop/PCR%20Sa%C4%9Fl%C4%B1k%20Bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1n%C4%B1n%202019-nCov%20Rehber%20ve%20Vaka%20Bilgi%20Formu.pdf

2) https://groups.google.com/g/misc.health.aids/c/0_5Gd9BCNWI

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4172096/

Continuum dergisi Vol. 4, No. 5, "Provincetown'daki Proteaz İnhibitörleri", John Lauritsen.

3) Viyana İdare Mahkemesi Kararı.

4)  

5)https://www.eurosurveillance.org/content/10.2807/1560-7917.ES.2020.25.3.2000045?fbclid=IwAR144cELnmj5X5yEfLChK9tTaIZTQXZhYV_RCTQv9gMn8vMvx9wnOWaJfWs

6)https://corona-ausschuss.de/wp-content/uploads/2020/11/Klage-LG-Berlin-231120-anonym.pdf

7)https://www.fda.gov/media/134922/download

8)https://cormandrostenreview.com/report/

9)https://crlisboa.org/wp/juris/processo-n-o1783-20-7t8pdl-l1-3/

10)14 Aralık 2020 tarihli silinen açıklama 

11)  /  https://thepostmillennial.com/who-warns-that-pcr-covid-tests-are-more-likely-to-give-false-positives

 

[1]     Tecrübe maksadı ile insanlar üzerinde hiç bir cerrahi müdahale yapılamayacağı gibi aynı maksatla, kimyevi, fiziki veya biyolojik şekilde herhangi bir tedavi de tatbik edilemez.”

Anahtar Kelimeler:
5gvirusnewsPCRMagufuli
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ahmed 3 yıl önce

Hep beraber bu davaları açmak nasıl bir fikir? Herkes bulunduğu il ilçe adliyesine giderek açsa nasıl olur? Dava metnini hazırlayan arkadaşın ellerine sağlık. Hepimiz aynı metni kullansak bir sorun olur mu?

Avatar
samet 3 yıl önce

gerçekten helal olsun desteğimiz sizlerle

Avatar
Muatafa 3 yıl önce

Öncelikle çok teşekkür ederiz Muammer Bey. Hakkınız ödenmez. Hem CovID işe ilgili derli toplu bir bilgi yumağı da olmuş sağolun.

Avatar
Bahadır Alptekin (Ankara) 3 yıl önce

1 - Ülke genelindeki bütün mason locaları kapatılmalıdır.
2 - Bu localara üye herkes tıpkı Fetö üyelerine yapıldığı gibi TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ olarak tespit edilmelidir.
3 - Sabetayist kitle "sistemden" uzaklaştırılmalıdır.
4 - Yukarıda yazdığım 3 madde OKSİMORONDUR.
Teşekkürler...

Avatar
Gülsüm 3 yıl önce

Mason dernekleri ve türevleri gizlemeyi çok iyi bilen ülkemiz için tehlikedir deşifre edilerek gündeme alınmalı mason olduklarını bildiğimiz halde gözümüze bakarak her Türlü pis planlarını eyleme kaoyabiliyorlar

Avatar
Taner 3 yıl önce

Bunu başlatan kişilerin Rabbim işlerini güçlerini rastgetirsin. Bu savaş Allaha karşı ve onun yarattığı insanlığa karşı açılmış bir savaştır. Ve bu savaşta Allahın safında yer alan herkesin Allah yardımcısı olacaktır.
Teşekkür ederiz. İnşAllah devam edin. Siz susmayın bizi duyan yok

Avatar
A. K. Iliz 3 yıl önce

Kardeşim, iki milyar müslüman içinde bilim adamı kalmadımı da kuyruk acısı olan ve sadece kişisel hesaplarından yayın yapabilen hıristiyanlar a güveniyoruz? Acaba bu ismini kullanamayan davacı Bakara suresi 2/7 de bahsedilenlerden birimi mi diye düşündürüyor insanı.

Avatar
Onur 3 yıl önce

Hepsini okudum bu dava 50 yıl sonra sonuçlanır