Öne Çıkanlar Pepsi WEF UNICEF Çağla Yalçın Diyet

YİNE, “KÜRT-İSLAM” OYUNU MU?

Yazan Mustafa DÖNMEZ

Atatürk’e saldıranlar ile geçen hafta 102 yılı geride bırakan Lozan anlaşmasına karşı olanların birliğini dikkat çekici bularak buraya not ediyorum.

1974 Kıbrıs barış harekâtının olmasına katkı sunan, hatta Amerikan müdahalesini önleyen Hazar Yahudi’si Ford döneminin Amerikan Dışişleri Bakanı Kissinger’ı, silah ve askeri savunmamıza Hazar Türk Yahudilerinin katkıları vardır. Din kisvesi altında Büyük Türk Milletini birleşenlerinden ayrıştırmak, dünyada yalnız bırakmaktır. Bu düşüncemin temelli olduğu, nereden nereye, Türkiye’nin sürüklendiğini görmek için 30 Temmuz 2025’te İsrail gizli servisi MOSSAD’ın dezenformasyon ve hibrit savaş uzmanı, Shay Gal, ‘Israel Hayem’ isimli gazetede yazdığı köşe yazısında: "Türkler, Kuzey Kıbrıs’tan çıkarılmalı" ifadelerini kullandı. Yazısında; "Kıbrıs, yakın zamanda Türkiye’nin 1974’teki işgalinin 51. yıl dönümünü andı bu olay, Kıbrıslı Rumlar için kalıcı bir travmadır. Onlarca yıl boyunca İsrail, bu çatışmayı uzak bir Yunan-Türk meselesi olarak görmüştü. Ancak artık açıkça kabul edilmelidir: Kuzey Kıbrıs yalnızca Kıbrıslı Rumların değil, aynı zamanda İsrail’in de sorunudur. Pratikte Kuzey Kıbrıs, uluslararası anlamda sahipsiz bir toprak gibi işlev görmektedir. Türkiye ile Hamas ve İran’ın Kudüs Gücü gibi terör örgütlerine sınırsız operasyonel serbesti sunmaktadır. Ancak tehdit yalnızca askerî boyutla sınırlı değildir. Etkili bir uluslararası denetimden yoksun olan işgal altındaki bu bölge, terörizmin finansmanı ve kara para aklama açısından bir merkez hâline gelmiştir. İran ve Türkiye kaynaklı yasa dışı fonlar, paravan şirketler aracılığıyla Hamas ve benzeri terör örgütlerine aktarılmaktadır.’ Demekte ve en kritik cümleyi alenen söylemektedir. ‘Kuzey Kıbrıs’ı kurtarmak, bölgeden kaynaklanan tehdit kritik bir seviyeye ulaşırsa, İsrail’in stratejik pozisyonunu değiştirmesi gerekecektir. İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs ile koordinasyon içinde, adanın kuzeyini kurtarmaya yönelik bir acil durum planı hazırlamalıdır. Böyle bir operasyon, Türkiye’nin anakaradan göndereceği takviye güçleri etkisiz hâle getirir, Kuzey Kıbrıs’taki hava savunma sistemlerini ortadan kaldırır, istihbarat ve komuta merkezlerini yok eder ve nihayetinde Türk kuvvetlerini bölgeden çıkararak uluslararası alanda tanınan Kıbrıs egemenliğini yeniden tesis eder.’’

Yaklaşık 15 ay önce bu planın hazırlanmakta olduğunu bilerek bu siteden Türkiye’de karar alıcılara iletmiş, uyarmıştım. İsrail-Yunanistan ve Güney Kıbrıs bir olup saldırırsa mevcut kuvvetlerimiz yetmez. Bir gün içinde Kıbrıs Türk Savunma Sistemi çöker uyarısında bulunarak eklemiştim. ‘Kıbrıs’ta savaş gücümüz yetersizdir, takviye edilmelidir’ Bugüne geldiğimizde hazırlık bitmiş tehdit açıktan dillendirilmektedir. Oysa, Kuzey Kıbrıs, her yanı ablukaya alınmış Türkiye’nin neredeyse tek çıkış alanıdır. Beka sorununun en yakıcısı Türkiye’nin yanlış politikaları sayesinde oluşturuldu.

Tarih açık ve nettir. Yahudiler ‘in en çok düşman bildikleri kavim Araplar değil, Yunanlılardır. Siyasal İslamcı politikalarla Yunan ve Rumlar, Siyonistlere bağlandılar. Bağlanma Türk’ü aşağılayarak oldu. Türklük bilinci taşıyan Denktaş’a yapılanları unutmak mümkün müdür. ‘Yes be annemcileri’ destekleyenler kimlerdi? Nasıl pespaye bir oyundu. Nasıl yutturuldu. Ya bu rezalete itiraz edenlere ne oldu? Türkiye’nin sonu baştan belli politikasının sonunda bugün Güney Kıbrıs Rumları Avrupa birliğine girdiler. Üzerlerindeki silah ambargosu kaldırıldı. Ellerindeki köhne Rus silahlarının yerini en gelişmiş Batı silahları aldı. Savunma değil taarruz etmeye hazırlar. Ne ilginçtir ki aldıkları silah ve teçhizat bugün NATO ülkelerinin elindekilerden en üst nitelikte olanlardır. Belki de en acısı Doğu Akdeniz doğal kaynaklarının önemli bir bölümünü kaybettik. Güney Kıbrıs’ı artık Avrupa savunuyor duruma geldi. İngiltere adadaki üslerini hukuksuz bir şekilde Amerika ve diğer ülkelerin konuşlanmasına açtı. İsrail ana karasının güvenliğini artık Kıbrıs’tan sağlayabilecek seviyededir.

İsrail, İran saldırısından hemen sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi topraklarında özellikle Baf, Limasol ve Larnaka’da tatil siteleri aldıkları yoğun İsrail nüfusunun yerleştirildikleri dikkat çekicidir. Ne tesadüftür ki Güney Kıbrıs’ta 23 Temmuz’da halen devam eden büyük yangınlar sadece Baf ve Limasol bölgesinde İsraillilerin emlak aldığı yerde çıkmış, yüz kilometrelik alanda büyüyerek devam etmektedir. Şimdiden yanan yerlere İsrail talip olmaktadır.

12 Ekim 2025’te Kuzey Kıbrıs Türk Devletinde Cumhurbaşkanı seçilecektir. Türkiye’de bazı yöneticilerin Kıbrıs Türklerinin kıyafet değişikliği ile ilgili olarak dinsiz göstermesi, Türk düşmanı gibi sunması, Kıbrıs Türklerini Türkiye’den uzaklaştırmanın dışında neye hizmet eder? Kıbrıs Türkleri arasında büyük infiale sebebiyet verilmiştir. Suriye karıştırılırken Kıbrıs Türklerine Din üzerinden tehditin tek bir anlamı olduğu görülüyor; Siyonistlerin işlerini kolaylaştırmak.

Araplar'ı, Filistin'den çıkarmak, köktenci Hiristiyanlar ve bu arada Evanjelistler için ikinci adımdır. Üçüncü Adım Suriye’nin işgali, dördüncü adım Kıbrıs’ta İsrail’in üs kurmasıdır.

Kürtler, Dürzüler ve Siyasal İslamcılar süreçte kaldıraçtır.

Unutanlar için hatırlatma; Birinci adım, Filistin, Musul ve Kerkük’ten Türkleri çıkarmak yerine Türklerle kavgalı Kürt aşiretlerinin mutlak hakimiyetinin sağlanmasıdır. (Devam edecek.)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Kadir S. 5 saat önce

Ö emli iyarı