Ülkemizin ilk Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi olan Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin kurucusu Dr. Mazhar Osman “Reçete denen illeti her hekim bir şekilde mutlaka yazar. Ancak gerçek şifa ruha üflenen iki tatlı kelamda gizlidir” der. İnsanı tedavi eden en iyi ilacın güzel söz olduğunu ifade etmeye çalışmıştır. Bedenden önce ruhun tedavi edilmesi gerektiğin beyan etmiştir. Ruhun huzur bulmadan bedenin iyileşemeyeceğini izhar etmeye çalışmıştır.
Meşhur bir hikayede anlatılır. Yaşlı kadın kalça kırığından. Tedavi olduğu hastanede aylar süren tedavisi tamalanmıştır. Durumu oldukça iyidir. Sabah doktoru gelip artık iyisiniz sizi taburcu ediyorum der. Ve oğlunu arar. Anneniz gayet iyi bugün çıkarabilirsiniz der oğluna. Oğlu durumu eşine açar. Yaşlı kadının gelini eşine evimizde yer yok. Annen kendi evinde düştü en iyisi onu bir huzur evine yerleştirelim der ve beraberce hastaneye gelirler. Yaşlı Anne evine gidecek olmanın sevinciyle hayal kurar. Hatıraları vardır evinde. Oğluyla geliniyle gelmiştir. Oğlu Anne seni iyi gördüm lakin bu durumda seni eve götüremem. Senin için bir Huzur evi ayarladık der. Kadıncağız öyle üzülür ki. Oracıkta komaya girer ve Vefat eder. Yaşlı kadının Doktoru raporunda ölüm sebebini yazar. “KALÇA KIRIĞINI TEDAVİ ETTİM. LAKİN GÖNÜL KIRIKLIĞINA ÇARE BULAMADIM” Ne kadar ibretlik bir hikaye. Hepimiz için dersler var.
Mazhar Osman Uzman, “Beşeriyetin yükselmesi akıl iledir. Akıl sahibi olan, akıl hastalarına hürmet etmeyi bilmelidir. Mademki dimağ en vacib-i ihtiram bir uzuvdur. Medeniye-tin teâlîsi (gelişmesi) nisbetinde artan dimağ hastalarına o derece müstesna bir îtinâ lâzımdır. Husûsiyle insanın en büyük medâr-ı imtiyâzı olan akıldan mahrum olanlar, muhtaç-ı hürmet ve merhamettir” diyerek önemli bir konuya parmak basmıştır. Son olarak bu büyük meslektaşımızın şu veciz sözü İle noktayı koymayı bir görev addederim: “Ben delilerden korkmam, akıllı geçinenlerden korkarım.”