Öne Çıkanlar Kahve Fransa Menderes Sodyum Klorit Moscow State Medical University

HIRSIZ, HAİN VE İFTİRACI

RUMU AKLAMAK, DENKTAŞ, DR. KÜÇÜK, TMT, TSK, GKK VE ANAVATANI İSE İTİBARSIZLAŞTIRMAK İÇİN YAPILAN BİR OPERASYON

Yazan Sabahattin İSMAİL

Ordu malını çalmaktan 1 yıl hapis yatan ve hırsızlıktan ordudan atılan İlker Özkunt adlı sahtekar, ahlaksız, hırsızın, yazdığı küfürnamenin esas amacının, ENOSİSCİ Rum yönetimi ile ENOSİSCİ AKEL'in, son 60 yılda yaşananların tüm suçunu Türk Halkına, Denktaş'a, TMT'ye ve Türkiye'ye yıkmak için uydurdukları yalanları, gerçekmiş gibi yaymak olduğunu vurgulamıştım.

Küfürnameyi incelediğim 5 bölümlük yazı dizimin bugünkü son bölümünde bu gerçek daha net görülecektir

****

Örneğin, sayfa 247 -251 arasında, ruh hastası tımarhanelik bir delinin hayal dünyasında kurduğu ikili diyalogları, "Denktaş, Dr. KÜÇÜK ve İsmet İnönü arasında geçen gizli konuşmalar " olarak yazıyor

Oysa böyle ikili diyaloglar hiç olmadı.

Nitekim kendisi de ne bir dip not, ne bir kaynak, ne bir belge, ne de kaynakça veriyor...

O kadar sapıtıyor ki Başbakan İnönü'nün Dr Küçük'e " Yahu doktor, ikide birde kurtarın bizi ,kurtarın bizi diyorsunuz da....ileride sizi bizden kim kurtaracak...?" şeklinde konuştuğunu iddia ediyor

"Ruh hastası, deli" nitelemesini kanıtlayan bundan daha açık bir kanıt olabilir mi?

***

Sayfa 252'de bu kez İnönü ve DİB İhsan Sabri Çağlayangil arasında geçen, Denktaş'ı adaya gönderme konusunda, gerçekte hiç olmamış, saçma sapan ikili diyaloglar uyduruluyor.

"Denktaş'ın adaya gelmek istemediği ama ondan kurtulmak için zorla adaya gönderildiği " yalanını ortaya atıyor.

Oysa Denktaş'ın, adaya dönmek için çırpındığı, nihayet 1967'de, Türk hükümetinin bilgisi dışında adaya gizlice geldiği, bunun TMT lideri Kenan Çoygun 'un gizli bir organizasyonu olduğu birçok yaşanmışlık, anı, belge, kitap ile kanıtlanmış tarihi bir gerçek.

Kaldı ki o dönem iktidarda İnönü değil Süleyman Demirel'in olduğundan bile habersiz...Ne ki, Denktaş'ı kötülemek için uyduruyor, saptırıyor, bile bile yalan yazıyor.

****

Sadece bu yalanlarla yetinmiyor. Sayfa 255-265 'te Seferberlik Tetkik Kurulu ( bugünkü Özel Harp Dairesi) tarafından adaya gönderilen Türk subaylarının, Türk halkını taciz ettiği, namuslarına göz diktiği, baskı ve terör estirdiği, bilhassa Lefke, Polemitya ve Geçitkale'de baskı, gasp, taciz, terörün doruğa çıkarıldığı, insanların mallarına el konduğu, dövüldükleri ve " bok kuyusuna atılıp öldürüldükleri " yalanlarını ileri sürüyor....

Bu yalanlarla TSK'ya ve Yürk Halkını savunmak için gönüllü olarak adaya gelen Türk subaylarına iftira atarak, suç işliyor.

Nerde TSK'ya ve subaylarına atılan bu iftiraların hesabını soracak Cumhuriyet Savcıları?

Türk devletinin ve Ordumuzun ilgili birimlerinin bu olaya el koyması ve bu alçakça iftiraların hesabını sorması gerekmiyor mu?

****

TSK'nın kahraman subaylarına iftira atmakta sınır tanımayan bu alçak, Geçitkale'de köy ağasının çıkarına çomak soktuğu için sinema çıkışında arkasından vurulup şehit edilen ve bugün Limasol'da Arnavut camisi avlusundaki şehitlikte yatmakta olan, tüm köy halkının sevip saydığı GÜNAY KOMUTAN'a ( üsteğmen Hasan Basri Atar) da saldırıyor.

Halkın çok sevdiği ve çocuklarına onun adını verdiği Günay Komutan ile ilgili burada aktarmak istemediğim iftiralar atan bu alçak, kendisinin ordudan hırsızlık nedeniyle atılan ve 1 yıl da hapis yatan bir şerefsiz olduğunu unutuyor.

****

Sayfa 266'da ise saçmalamanın doruğuna çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının bağrından çıkan, Kıbrıs Türkünün Kuvayı Milliyesi olan TMT'ye saldırarak bir yığın deli saçmalığı sıralıyor. Şöyle diyor:

"TMT, Rumlara karşı değil, Türklere karşı kurulmuştur.....ve sadece Türkleri öldürmüştür. Hiçbir zaman Rumlarla mücadele etmemiş, Rumlara karşı direnmemiştir.......Geçitkale savaşında Denktaş ve Bayraktarlık hiçbir müdahalede bulunmadı..."

Geri zekalı cahil, Denktaş 'ın o tarihte (15 Kasım 1967) sürgünde olduğundan, TMT'nin 10 bin Rum-Yunan askerine karşı birkaç yüz mücahitle büyük bir direniş sergilediğinden, 24 şehit verdiğinden, Türkiye'nin müdahale kararı aldığından ve müdahaleyi önlemek için devreye giren ABD'nin, müdahale olmasın diye, Türkiye'nin tüm taleplerini Rumlara kabul ettirdiğinden, Türkiye'nin şartları olan 12 bin Yunan askerinin ve Grivas'ın adadan çıkarıldığından, esir alınan Türklerin serbest bırakıldığından, işgal edilen köylerin boşaltıldığından, Denktaş'ın adaya dönmesine izin vermek zorunda kaldıklarından, Türk kantonları etrafındaki barikatlardaki işkenceye son vermek zorunda kalındığından ve tazminat ödemeyi kabul ettiklerinden bile habersiz...

Sadece Rum propagandisti değil, aynı zamanda hem cahil, hem yalancı, hem iftiracı....

***

Sayfa 268- 325 arasında ise, bu kez mukavemetçi Türk Halkını aşağılayarak "halkın afyonla uyuşturulduğu, hiçbirşeye itiraz etme cesareti olmadığı, karşı çıkanların kiralık katillerce öldürüldüğü, diktatörlüğe teslim olduğu, bilinçsiz olduğu, karşıda yaratılan düşman olgusunu benimsediği, oysa Rumların düşman olmadığı ama TMT sayesinde ve ingilizlerin isteği doğrultusunda iki toplumun düşman edildiği vb..." bir yığın safsata, gerçekmiş gibi ileri sürülüyor. Böylece Rumların ENOSİS hedefi ile Türklere saldırdığı, katliamlar yaptığı, ortaklık devletini ele geçirdikleri, 103 köyümüzü işgal edip 35 bin insanımızı göçe zorladıkları, yüzlerce insanımızı katlettikleri gerçeği bilinçli olarak gizleniyor.

****

Sayfa 272'deki şu terbiyesiz, alçak, adi şerefsiz ifadelere bakın:

"...kısacası TMT sıçıp batırıyor, temizleme ise Türkiye'ye bırakılıyor. ..TMT, üst düzey yöneticileri mevki makam sahibi olmak için bir gecede, Geçici Türk Yönetimini kurdular....Adayı bölmek için çalışan, İngiliz ajanı olarak adada Türk milliyetçiliğini empoze etmek göreviyle yola çıkan nenesi Rum, dedesi İtalyan bir Linobambaki olan Türklükle ilgisi olmayan Denktaş bölücülük göreviyle özdeşleşmişti..."

Bir kişinin bunca adi iftira ve yalanı yazabilmesi için ya gerçekten şizofren bir akıl hastası, ya da Rum yönetiminden fonlanması gerekir...

Hızını alamayıp Türkiye'yi de işgalcilikle suçlayarak şöyle diyor:

"....NATO, İngiltere ve ABD, planına göre Türkiye adayı işgal edip ikiye bölecekti. Türk ordusunun duracağı nokta, NATO karargahında çizilmiştir. Tütkiye'ye verilen görev işgaldi...İngiliz casusları Denktaş ve Klerides'in amacı barış değildi...."

***

Sayfa 288'de ise derhal tutuklanmasını gerektirecek ağır bir iftirayı TSK ve ordumuza atarak, askerlerimizin Girne'de 6 Rum çocuğunu ve yakaladıkları herkesi kurşuna dizdiği, yakalananların askerler tarafından kurşuna dizilip toplu mezarlara gömüldüğü, çok sayıda Rum kadınına tecavüz edildiği ..." şeklinde açıkça suç teşkil eden birçok ağır iftirada bulunuyor. Ne yazık ki, ordumuzu karalayan bunca ağır iftiraya, yalana karşın bu alçak, şerefsiz hala serbestçe dolaşıyor, sosyal medya hesaplarında Türkiye'ye "işgalci" diye saldırıyor, Türkiye'yi savunanlara "göt yalayıcı O....Çocukları" diye küfretmeye devam ediyor....Ne yazık ki tutuklanıp Türk adaleti önüne çıkarılmıyor ..Bunca küfür, iftira, hakaret, suçlama ve yalanın hesabı sorulmuyor..

Sorarım Neden?

****

Küfürname sonunda liderimiz Denktaş ve rahmetli eşine yönelik, burada dile getirmek istemediğim çok daha ağır, kabul edilemez, aşağılık, pis, terbiyesiz iftiralar atan bu şerefsiz alçak, Denktaş ile rahmetli eşi arasında geçmiş gibi bir ikili konuşma uyduruyor, sanki oradaymış gibi güya ikisi arasında geçen hiç olmamış diyaloglar aktarıyor...

Utanç verici, kabul edilemez ve tahammül edilemez bu aşağılık rezillikle yetinmiyor, Rahmetli Raif Denktaş'ın da " bir askeri kamyonun aracına kasten çarpması sonucu ağır yaralandığını ve tedavi için götürüldüğü Ankara'da öldürüldüğünü" iddia ederek doğrudan Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı'nı suçluyor ve şöyle diyor:

" ...Eski teşkilat yöntemleri şekil değiştirmişti. Eskiden muhalifleri kurşunlayarak sustururlardı. Ama artık teşkilat yoktu. Onun yerine GKK vardı, asker vardı. Bir emirle koskoca bir askeri aracı muhaliflerin üzerine sürer arabasını altına alır, yaşama şansı bile bırakmazdı.....Denktaş göz göre göre oğlunun öldürülmesine göz yumdu..Oğlunu susturduklarını biliyordu....Oğlunun asker eliyle öldürülmesine bile gereken tepkiyi göstermeyen korkak kişiliği bu olayda ortaya çıktı...Oğlunu da diğer öldürttüğü gençler ile görev zayiatı gördü. ..." Sayfa 298-306)

Türkiye ve KKTC Başsavcılıklarına, TSK'ya, GKK'ya, KTBK,'na, askeri savcılara, Türkiye ve KKTC polis müdürlüklerine sorarım :

Bir yalancı, hırsız, iftiracı, sahtekarın derhal tutuklanıp adalet karşısına çıkarılması için ordumuza yönelik daha nasıl mide bulandırıcı bir iftira atması, daha nasıl bir şerefsizlik yapması gerekir?

Bunca gün geçti, niye gereken yapılmıyor?

Vatandaş mı, TMT'CİLER mi, iftira atılan liderlerimizin ailesi, sevenleri mi gereğini yapsın?

Sadece yazıklar olsun, diyorum...

****

Bu şerefsiz alçak, suç teşkil eden saçmalık ve iftiralarına şöyle devam ediyor; ( sayfa 306- 310)

"....Denktaş, 20 sene önce arkasına aldığı İngiliz hükümetiyle, adanın kralıydı. Şimdi ise koltuğunu korumaya çalışan bir zavallıydı...Milli kahraman yapılmıştı....Oysa silahtan ödü kopardı...Denktaş'ın DNA'larında bir gram Anadolu DNA'sı yoktu. Dedesi aslen Venedikli bir Linobambaki olup Osmanlı baskısıyla müslümanlaşmıştı Nenesi Rumdu....kurduğu TMT aslında Rumlara karşı değil Türklere karşı kuruldu. Rumlardan kat be kat daha fazla Türk öldürdü. Amacı İngiliz planları doğrultusunda Türk-Rum düşmanlığını körüklemek ve adayı bölmekti.. NATO planlamasıyla Türkiye adayı böldü. Denktaş Türkiye'nin piyonuydu....GKK, illegaliteye legalite katılmasını amaçlayan zahiri bir örgüttür .Denktaş bu çetelerin oyuncağı olmuştu. Oğlunun öldürülmesini dahi sineye çekti...Evlat ve vatan sevgisi yoktu. Gelen Türk giden Türk dedi, Oysa gidenler Türk değil Kıbrıslılardı...."

Alçak şerefsiz, sadece bu iftiralarla yetinmedi. "Kutlu Adalı'nın da GKK tarafından öldürtüldüğünü, rahmetli Galip Mendi Paşa tarafından telefonla tehdit edildiğini" iddia etti, ikisi arasında bir telefon konuşması dahi uydurdu..

Böylece, bu iftiralarla aklınca, ordu malını çalması nedeniyle 1 yıl hapis yatmasının ve ordudan atılmasının intikamını aldı

****

321. Sayfada ise, Denktaş'a saldırmaya ve hakarete devam ederek, onun " halkını ve oğlunu satan bir hain olduğunu, Mehmetali Talat'ın da Kutlu Adalı olayını kapatmaya çalışan bir Dümbük olduğunu, Türkçe konuşan Kıbrıslıların, çok kolay teslim olduğunu, çok kolay korkutulduğunu, güç karşısında hemen pes ettiğini, insan onurunun kabul etmediği olayları kabul ettiğini " iddia etti. Böylece hem 2. Cumhurbaşkanı Mehmetali Talat'ı hem de Kıbrıs Türklerini aşağılamaktan çekinmedi

SONUÇ

Sonuç olarak, adi suçları nedeniyle ordudan atılan bu adi hırsız küfürbazın yazdığı, kitap değil, bir küfürnamedir.

Bir yığın dedikoduyu, yalanı, Rum safsatalarını, küfürü, hakareti biraraya getirip yayınlamıştır.

Bu küfürnamede, Liderlerimiz Denktaş'a, Dr Küçük'e, TSK'ya, GKK'ya, rahmetli Orgeneral Galip Mendi'ye, milli direniş örgütümüz TMT'ye, Kahraman TMT'cilere, TMT lideri Albay Rıza Rıza Vuruşkan'a TMT kahramanları Alpay Mustafa'ya, Nevzat Uzunoğlu'na, Mehmetali Tremeşeli'ye, Eski Cumhurbaşkanlığı kültür sanat danışmanı Hilmi Özen'e, Rahmetli Aydın Denktaş'a ,2. CB Mehmetali Talat'a yönelik ağır suç teşkil eden yalana dayalı, hayal mahsulü, gerçek dışı, uyduruk, aşağılık, adi iftiralar vardır.

Ne bir belge, ne bir kanıt, ne bir sözlü tarih çalışması içermeyen bu küfürnamede, ne bir dipnot, ne bir kaynak, ne de kaynakça vardır.

Dolayısıyla KİTAP DEĞİLDİR. Bir fikir ve düşünce de içermemektedir.

Her yazılan şey kitap olarak nitelenemez.

Milli değerlerimizi ve kişileri itibarsızlaştırmak, onlara hakaret etmek, küfretmek, onları aşağılamak, küçük düşürmek, manevi kişiliklerini, onurlarını, hatıralarını paspas yapıp çiğnemek için yazılan bu küfürnameyi yazan iftiracı, Türk adaleti önünde hesap vermelidir, yazdığı küfürnamenin basımı, satışı, dağıtımı yasaklanmalıdır.

Kıbrıs Türk gençliğinin beyninin, Anavatana, KKTC kurucu Cumhurbaşkanına, Milli direniş örgütümüz TMT'ye, TSK'ya, GKK 'ya yönelik dayanaksız ve tarihi gerçeklere ters iftiralarla suçlamalarla, aşağılamalarla şerefsiz yalanlarla zehirlenmesine izin verilmemelidir.

Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir rezilliğe göz yumulmaz...

Türkiye-KKTC devletlerini, Savcılarını, Emniyet Müdürlüklerini gereğini yapmaya davet ediyorum.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.