Öne Çıkanlar DSÖ mRNA ABD BIONTECH 5G

Küreselleşme Kıskacında TÜRK TARIMI ve KENEVİR

Yazan İsmail TOKALAK

2008 yılında piyasaya çıkan 500 sayfaya yakın olan Küreselleşme Kıskacında Türk Tarımı adlı kitabımdan küresel sistemin dünya tarımını nasıl kıskaca aldığını tarım girdilerinin birkaç tarım gıda kartelinin eline geçtiğini küresel çapta araştırırken kenevir tarımının ve sayısız alanda oluşturduğu katma değer ve endüstrisi ve yine benzer karteller tarafından bir süre yasaklandığını gördüm.  Araştırmalarımı daha da ilerletip Türkiye’nin bu konuda hangi aşamada olduğuna baktığımda Türkiye’de halkın ve yetkililerin bu konuda alakasız olduğunu gördüm. Hatta bu konuda çok eskiden  Türkçe yazılmış birkaç özet kitap dışında bir eserde yoktu.

Birkaç yıldır  dünyanın her yerinde izinli olarak ekilebilen Sanayi Kenevirinin ülkeye insan sağlığına faydalı olduğu konusunda kamuoyunu aydınlatması çok önemliydi. İnsanlar bu konuda bilgili olmadıkları bunu narkotik madde (esrar)içeren halk arasında Hint Keneviri olarak adlandırılan (Lat.  Cannabis İndica) ile ilişkilendirip Kenevir ismini duyar duymaz  herkes devlet görevlileri de dahil konudan hemen uzak durmaya çalışıyordu.

Ben de çıktığım televizyon programlarında bir fırsatını bulup bu işin önemini geniş kitlelere anlatmaya çalıştım. Fakat kenevirin üzerindeki uyuşturucu damgası ve Sanayi Keneviri’nde yeteri kadar narkotik olmadığı konusunda geniş kitleleri inandırmak zor oluyordu. Bunların yanında  kenevir tarımının ülkede adeta yok olmaya yüz tutmuştu. Çok az alanda ekiliyordu ve  para getirecek bir zirai uğraştan çıkmıştı. Çünkü lifinden ip yapımı hala çıkrıklarla ve elle yapıldığından zaman alıcı oldukça meşakkatli bir işti.  Elyafından iplik yapan makineler oldukça pahalıydı. Pazarı kaybolmuş bir mala yatırım kimse yapmayı göze almıyordu. 

Çin’den gelen plastik iplikler, urganlar çullar çok ucuza mal oluyordu. Yalnız tohumları kuş yemcilerine satılıyordu tohumunu kavurup zevkle kavurga olarak tüketmek bile unutulmuştu. Binlerce ürün yapma ihtimali olan ülkemizde  yetiştirmeye uygun  bir ürünle ilgilenmeyi devlet de ihmal etmişti ve büyük bir potansiyel ülkemizde kullanılmıyordu. Nerde ekim olduğunu araştırınca Bana Vezirköprü’nün Narlıdere  köyünde ufak da olsa ekim yapıldığı söylendi.Bafra’ya da yakın olduğundan  2013 yazında birkaç kişiyle beraber Narlıdere’ye gidip az sayıda kalmış olan üreticiyle görüştüm.

Onlarda bu işten artık para yapılmadığını kısa süre içinde kenevir ekimini bırakacaklarını söyleyince  acilen harekete geçilmesi gereğini gördüm. Acilen başlamak için tohum gerekliydi bende çiftçilere fiyatı neyse bana tohum  almak istediğimi söyledim. Onlarda satamayız bir Amerikalı geliyor tohumları alıyor depozit verdi eldekileri de ona ayırdık bir kısım tohumluğu da kendimize sakladık dediler. Neyse en sonunda  elinde tohum olan birkaç kişilerden 80-90 kilo tohumu zorda olsa aldım. İş artık deneme için ekim ve bu işi örgütleme safhasına kalıyordu.

Tohumları bölüp ekmek isteyen birkaç kişiye dağıttım . Kendime de 30 kilo 10 dönümlük araziye ekecek şekilde ayırdım . Benle beraber Narlıdere’ye gelen ve 10 bin dönüm araziyi işleyen (eski Bafra Karaköy Harası’nı (TİGEM) özelleştirmeden kiraladı) Türkiye’nin en büyük organik tavuk  ve yumurta üreticisi olan (belli ölçüde organik kırmızı et de dahil) Ahmet Aydın beye tohumları verdim. O da başlangıç da tereddüt etti fakat beni kıramayıp ekti. Eski milletvekili olması çevrede tanınmasına rağmen o da bir çok bürokratik zorlukla mücadele etmek zorunda kaldı.

Ben olayın farkına vardığımda Sanayi Keneviri’nin(Cannabis İndica) ilgisizlikten ve bilgisizlikten ekim alanları daralmış Anadolu’nun birkaç ufak yerinde az sayıda olmak üzere   Samsun’un Vezirköprü ilçesinde kenevir ekimi Narlısaray Köyü-Nahiyesi’nde  40 -50 dönüm civarına düşmüştü. Sonradan bana çiftçiler  ilkel metotlarla  ağırlıklı olarak urgan yapılan liflerinden üretilen urganın fiyatının Çin’den gelen polyesterden yapılan ucuz fiyattaki urganların fiyatıyla yarışamadığından ekimi sonlandıracaklarını fakat bir Amerikalının  gelip birazda peşin para verip kısmen ektirmeye teşvik ettiğinden tekrar ektiklerini ifade etmişlerdi.

Sonradan bu Amerikalıyı İstanbul’a buldum tohum konusunda en tanınmış uzmanlardan çıktı. Dünyanın her tarafına gidip kenevir tohumu topluyordu. Onun hikayesi de ayrı bir konudur. Narlıdere’den aldığımız bir miktar tohumla Kenevir işini yaygınlaştırma mücadelesine başladığımızda önümüze ne gibi engeller çıkacağının farkında değildik.

Bu olay konusunda farkındalık yaratmak için olayı anlattığım ilk  kişi Yalçın Koçak olmuştu. İlk olarak olaya fazla sıcak bakmadı. Bana,  ya Tokalak bu yaştan sonra ismimizi esrarcıya çıkartacaksın olmaz dedi. Fakat iki ay sonra beni aradı ya Tokalak ben bu işi araştırdım bu büyük bir iş ülkenin böyle alternatif ürünlere ihtiyacı var dedikten sonra bu işe benden daha fazla dört elle sarılmıştı. Onu erken kaybetmemiz  ülke için bir kayıp oldu fakat onun ektiği tohumlar yavaş da olsa yeşermeye başladı.

2023 yılında beklenmedik bir şekilde kaybettiğimiz rahmetli Yalçın Koçak’ın Türkiye’de kenevir konusunda bir yere gelmesinde büyük emeği vardır. Abdurrahman Dilipak’da bu işe büyük bir azimle sarılmış ve destek olmuştur. Sonrada Erdem Ulaş, Üniversite’yi Kanada’da bitirmiş  Emir Polat gibi arkadaşlar bu işe oldukça emek verdiler. Aslında Emir Polat bu işe benden çok önce uyanmış Kastamonu-Hanönün’de ekim yapıyor ürününden ilkel çıkrıklarla elde ettiği iplerle de  İstanbul da fabrikasında halı , kilim, masa örtüsü, bilezik, evcil hayvan yatakları gibi ürünler üretiyordu. Fakat bunun bu ülkede henüz  pazarı oluşmadığından bırakmak zorunda kaldı. Şimdi Kanada’da.

2018 yılında ASAM Düşünce Kuruluşuna bağlı Kendir(Kenevir) Enstitüsü onun çabalarıyla kuruldu. Sonradan diğer arkadaşların katılmasıyla bir farkındalık oluştu. Sanayi Keneviri konferansları ve çalıştayları düzenledik.  Başta rahmetli Yalçın Koçak olmak üzere bizle beraber bir avuç kişinin kenevirin ülke için ne kadar önemli olduğunu anlatmak için yaptığımız mücadele, girişim ve konferanslar, sonucunda Cumhurbaşkanı’nın Ocak 2019’da kenevir konusunu olumlu bir şekilde  gündeme getirmesiyle gözle görülür gelişmeler oldu. Cumhurbaşkanının konuşmasından  dört ay  sonra Mayıs 2019’da  Samsun 19 Mayıs Üniversitesi (OMÜ) bünyesinde  Kenevir Araştırmaları Enstitüsü kuruldu [1] Fakat bu girişimden önce OMÜ’de o dönem doçent olan Ziraat Mühendisi Prof. Selim Aytaç kenevir tohumu ıslahı üzerine tam emin değilim ama herhalde 2013 yılından itibaren çalışıyordu.

TÜBİTAK tarafından desteklenmeye başlanan Kenevir Popülasyonlarında THC Oranı Düşük Genotiplerin Geliştirilmesi Projesi’ kapsamında narlı(Narlısayar) ve vezir (Vezirköprü)  adlarını verilen iki genotip üzerinde çalışıldı. Vezir adı verilen kenevir çeşidi 2020’de ilk defa  Bafra’da ekilmişti.  Türkiye Sanayi Kenevirinin tohumunun içinde yüzde 1-5 civarında olan narkotik(THC) miktarı bu iki çeşitte binde 3-4’e(%0.3-4) kadar düşürüldüğü söyleniyor.  Bu tohumlar 2021 yılında tescil edildi.

Cumhurbaşkanının  9 Ocak 2019 tarihinde konuyu gündeme getirmesiyle önümüzdeki bir kısım engeller kalktı  gibi göründü fakat bugüne kadar Sanayi Kenevirinin pazarının alt yapısının oluşması için yapılan göstermelik   girişimler yasakların kaldırılmaması konuyla üstün körü ilgilenilmesi sonucunda  beklenen gelişmeler olmadı. Her ne kadar TUBİTAK  2020 Çağrısı içinde Kenevire 6 Başlık açıldı ise kenevirin önünü kesen yasaklar kalkmadan bunların etkisi kısmi olmaktan ileri gidemez.

Tarım Bakanlığı bürokratları ve siyasal irade bu konuda fazla bilgi sahibi olmadığından Tarım Bakanlarının ve tepe yöneticilerinin çok sık değişmesi nedeniyle doğru yönetmenlikler çıkarılamıyor  ticari altyapı da oluşturulamadığı için yetiştiricilerin yatırımcıların ileriye dönük plan proje yapmaları zor oluyor. [2]

İlk defa varlığının 1940 yılında keşfedildiği içinde 113 çeşit türevinin bulunan Cannabinoidler içinde bir tanesi olan Cannabidiol ya da kısaca CBD olarak adlandırılan Sanayi Kenevirinin  filizinden çıkan ve sağlık bakımında yan tesiri olmayan ve  çok çeşitli fonksiyonlarının olduğu son yıllarda öğrenilen [3]bu madde narkotik madde içermemesine rağmen maalesef bütün dünyada serbest iken ve sağlık için kullanırken bizim ülkemizde yasaktır.

Sanayi kenevirinde bulunan yeterli narkotik madde içermeyen Cannabidiol (CBD) bizim esrar olarak adlandırdığımız ekimi yasak olan Hint Kenevirinde ile içinde narkotik element Cannabinol grubundan THC( tetrahydrocannabinol) mağlesef Cannabidiol (CBD) ile karıştırılmakta ve bu da Türkiye’de yasaklanmaktadır. CBD’nin çok önemli bir fonksiyonuda esrar’ın içerindeki narkotik maddenin(THC) uzun süre ve yüksek oranda kullanıldığı zaman gençler üzerinde meydana getirdiği olumsuz etkilerini de düzeltmesidir. [4]

SAĞLIK YAŞAM, HASTALIKLAR VE EKONOMİ İÇİN KENEVİR

%50 CBD % 50 THC ihtiva eden tamamen kenevir hammaddesinden yapılan ilaç Sativex  kullanıcıya senede 7 bin dolara Marinol’ün senede 8 bin dolara yakın, Nabilon 4 bin dolara mal oluyor.  Bu pahalı ilaçların hammaddesi çok ucuza Türkiye’de bulunuyor fakat maalesef yasak. Bunu başkaları değerlendiriyor. Bize büyük paralarla satıyorlar. Mesela Türkiye’de kenevir hammaddesi kullanarak ilaç yapmak yasak fakat bu hammaddeden yapılmış Sativex ve benzeri ilaçlar Sağlık Bakanı izniyle kırmızı reçete ile satın alınabiliniyor. 

Dış ülkeler bundan yüz milyonlarca dolar kazanırken biz Sanayi Kenevirini yetiştiren yetiştiricilerden içinde kafa yapacak yeterlikte narkotik-psikoaktif madde olmayan filiz ve yaprakların yetkililer yasalar gereği imha edilmesini istiyor.  Bilgisizliğimizden dünyadaki gelişmeleri çok geriden takip etmemizden ve hala bu ürünü esrarla-Hint Keneviri ile aynı gördüğümüzden çiftçinin, ülkenin potansiyel gelirin heba ettiğimiz gibi yabancı ilaç firmalarına avuç avuç para ödüyoruz.

Bırakın insanları Batı’da yapılan gözlemlerde Sanayi Kenevir’in filiz ve yapraklarını yiyen çiftlik hayvanlarında hastalıkların minimum seviyesine indiği gözlenmiştir. Benim Vezirköprü ziyaretim sırasında da hayvanı olan çiftçiler bunu imha yerine hayvanlarına yedirdiklerinde hayvanların o yıl hasta olmadığını bana bizzat söylemişlerdi.  Aşağıdaki grafik CBD yağının kanserden, beyne(sinir sistemine) deprasyona, oradan kalbe, barsaklara, kemiklere , göze genel olarak bağışıklık sistemine uzanan geniş bir sağlığa yararlı etkisini göstermektedir.

1940 yılında bulunan fakat üzerinden 80 yıl geçmesine rağmen 2020 yılına gelidiğimizde bizim yeni yeni haberimiz olan mucizevi ürünün yasaklarla cezalandırırken aslında kendimizi ülkemizi halkımızı cezalandırıyoruz. İnsanları kimyasal ilaçlara mahkum ediyoruz.

CBD’nin sağlığa olan faydaları (Grafik)

Bugün sanayi kenevirinin önündeki engelleri kaldırmak için üstün körü yapılan yasal düzenlemeler yeterli değildir. Ayrıca bu düzenlemelerin dili açık ve anlaşılır değildir. Talimatnameye çok açık ve anlaşılır bir dille sanayi kenevirinin filizinin ve yaprağının işlemesi ve ticareti serbesttir diye yazılmadan kenevir ticareti fazla ileriye gitmez. Çünkü yetiştiricinin en kolay para yapacağı alan filizinden çıkarılan CBD yağıdır. Bütün dünyada büyük talebi vardır. Tohumun a sertifikalıysa ve THC oranı %0.3 ve altıysa hiç sorun yok demektir.

Kenevir çevreye uyumlu ve   dönüşümü (biogradable) olan biyo-plastik yapımında en etkili materyali ihtiva eder. Kenevir lifleri ayrıştırıldığında geriye kalan maddeler içinde %77 selüloz vardır. Ağaç da bu orana % 40-50 arasıdır.  Pamuk ta %90 oranında olmasına rağmen bir dönümde yetişen kenevirin pamuğa oranla çok hızlı büyümesi çok daha yüksek oranda ürün vermesi ve çevreye yaptığı olumlu katkıdan dolayı pamuk selüloz açısından kenevirle mukayese edilmez. Plastik yapımının ana maddesi olan polimerin ana maddelerinden biri de selülozdur.[5] Doğada çözülebilen ve çevreye zararı olmayan biyoplastik polimerlerin yapımı için kenevir ağacı idealdir.

Kenevir konusunda yapılacak acil iş bir an evvel açık detaylı ve net talimatnameler oluşturularak kenevirin hukuksal çerçevesi anlaşılır şekilde çizilmelidir. Karmaşık talimatnameler hazırlanarak üreticiyi tüccarı bürokratik işlemlere boğacak talimatname çıkartılmamalıdır.  Bu talimatnamelerle ekiciyi bu işten soğutur. Sanayi Keneviri konusundaki yeni talimatname açık değil. Adet yerini bulsun diye yapılmıştır.  23 Mart 2023 tarihli 7442 Kanun No ile Resmi Gazete’de yayınlanan Orman Kanunları ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Dair Kanun genel olarak kenevir ekimini de  ilgilendiriyordu:

Madde-1.  Lif, tohum  ve sap üretimi ile ilaç etkin maddesi elde etmeye yönelik  çiçek(filiz) ve yaprak  üretimi amaçlı  kenevir yetiştiriciliği  Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iznine bağlıdır.  …İlaç etkin maddesi üretimi amaçlı kenevir yetiştiriciliği  veya işlenmesi  Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından yapılır veya (Cumhurbaşkanınca belirlenen kota doğrultusunda gerçek veya tüzel kişilere) yaptırılır…Esrar elde edilmesini engelleyen her türlü tedbirin alınması , kenevirin hasadı işlenmesi,  ihzarı( Arapça; hazırlaması)[6]  ihracı veya satışına ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın görüşleri alınmak suretiyle Tarım ve Ormancılık Bakanlığınca çıkartılacak yönetmenlikle belirlenir.  

Şimdi yukarıdaki sözde yeni talimatnameye bakalım. Gerçekten bu ifadelerden ne anlıyoruz? -Sanayi Keneviri’nden Lif, tohum  ve sap üretimi ile ilaç etkin maddesi elde etmeye yönelik  çiçek(filiz) ve yaprak  üretimi amaçlı  kenevir yetiştiriciliği  Tarım ve Orman Bakanlığı’nın iznine bağlıdır deniliyor. Fakat zaten lif, tohum  ve sap üretimi için izin (il-ilçe tarım kaymakamlık/valilik alınıyordu.) Yalnız filiz/çiçek ve yaprağın işlemesi ticareti yasaktı. Şimdi direk Tarım Bakanlığından mı izin alınarak bunlar serbest bırakılacak?

-Gerekli önemli açıklamalar yok bir çok şey muallakta ve havada kalıyor. Yani yaprak ve filizinden işlenerek yağ elde etmek özellikle pazar değeri olan ve içinde yeteri narkotik madde olmayan CBD yağının ticaretini yapmak   izin alınarak serbest mi bırakılacak?

-Peki bu CBD yağının maksimum ne kadar THC barındırıldığı miktarı ne olacak? Bu neden  belirtilmedi?  Avrupa’da, Amerika’da  kanunlar CBD yağı içinde THC oranını maksimum %0.3 olarak belirlemiş. İsviçre’de %1 yani İsviçre’deki bilim adamları diyor ki bunun içinde %1 bile narkotik madde bulunsa insanları etkilemez. Tarım Bakanlığı bu üstünkörü talimatnameleri hazırlarken bir uzamana danışmıyor mu?

Bütün dünyada sanayi kenevirinin filizinden çıkartılan CBD yağı bütün dünyada serbest olarak alınıp satılırken bu bir tek Türkiye’de yasak ve bunun çerçevesi bile ülkemizde açıkça çizilmeyip havada bırakılmış.  Kısaca önünü açıyoruz diye bir ölçüde araya Tarım Bakanlığına başvuru zorunluluğu getirilmiş. Böyle olunca sade çiftçi bürokrasi ile boğuşmak sonunda bu işten vazgeçmek zorunda bırakılmış olacak.


[1] Enstitü bünyesinde, Tarım ve Islah, Gıda-Yem ve İlaç ve Sanayi ve Pazarlama olmak üzere 3 anabilim dalı açılmasına karar verilmişti. Halihazırda; enstitüde görev yapmakta olan 3 öğretim üyesi ve 1 enstitü sekreteri bulunmaktadır. Bunun yanında müdür, müdür yardımcıları ve öğretim üyeleri ile faaliyette bulunuyorlar.

[2] Sonra Sanayi Kenevirinin önünü kesmek için akla hayale gelmedik uygulamalar başlıyor: Mesela 2019 yılında bir gecede bir tebliğ yayınlanıyor içinde omega kompleksleri bakımından çok zengin olan çocukların sağılığı beyin gelişmesi için çok önemli bir gıda olan  kenevir tohumu yağının kg’da 5 mg Cannabidiol(CBD) olacak fazlası olmaz deniyor. Fakat yine sağlığa çok faydalı olan tohumunun yağında kg’da en az 10 mg CBD çıkıyor. Kısacası tebliği doğanın gerçeği ile uyuşmadığı gibi bu tebliğinin örneği dünyada yok ve kesinlikle bilimsel değil. Aslında daha fazla çıksa sağlığa daha yararlı. Bütün dünyada yüksek oranda CBD yağı talebi var. Bu siz Sanayi Kenevirinin tohumunun yağını çıkartmayın satmayın demektir. Sonra öğreniyoruz ki bu yağın ithali hakkı Türkiye’de bir şirkete verilmiş. Peki bizim üreticimiz ne olacak? Bu şartlarda Türkiye’de büyük potansiyeli olan Sanayi Keneviri nasıl gelişecek? 

[3] José Alexandre de Souza Crippa- Antonio Waldo Zuardi, Effects of Cannabidiol (CBD) on Regional Cerebral Blood FlowNeuropsychopharmacology volume 29, pages417–426(2004) Jose Alexandre…Neural basis of anxiolytic effects of cannabidiol (CBD) in generalized social anxiety disorder: a preliminary report, Journal of Psychopharmacology, Eylül 2010                             

[4] Celai C. A. Morgan…, Effects of cannabidiol(CBD)on schizophrenia-like symptoms in people who use cannabis. The British Journal of Psychiatry Nisan 2008

[5] Plastikler üç ana sınıfa ayrılırlar: 1. Selülozik plastikler, 2. Tabii plastikler, 3. Sentetik reçine plastikler. Diğer bir ifadeyle polimerler elde edilişlerine göre doğal, sentetik ve yarı sentetik olmak üzere üçe ayrılır.Doğal polimerler : örneğin odundaki ligninin ayrılmasıyla elde edilen selüloz.-. Yarı sentetik polimerler de doğal polimerlerin modifikasyonu ile elde edilirler . Selülozun kristal yapısı onu hammadde olarak kullanan bir çok endüstri kolu için önemli bir özelliktir. Sentetik olarak plastik yapımı 1868’de Amerikalı John W. Hyatt tarafından, selüloz nitratın kafur ile karıştırılmasından elde edilmişti.

[6] Zaten anlaşılması oldukça zor olan  kanunlardaki bazı  Arapça birkaç kelimeler  bile  Türkçeleştirmeden kanun yapılıyor.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
NECATİ 13 ay önce

HARİKA BİR MAKALE, BAY TOKALAK’IN BÜTÜN KİTAPLARI ÇOK BİLİMSEL VE ÖĞRETİCİDİR. KENDİSİNE PROF ÜNVANI VERİLMELİDİR. UYANALIM ARTIK

Avatar
Ebazer Çimeken 13 ay önce

Başka bişey değil ; Bu engellemelerin BİLİMSEL hiçbir temeli yoktur. Coğrafyamız insanların tamamına sayısız Zulüm hamlelerinden sadece biridir !!!
Bu konumda OLMAYAN sair bir Husus biliyor musunuz ⁉️