DİJİTAL KÖLELİK YOLUNDA,

Yazan A.Dilipak

Şark cephesinden de, Garp cephesinden de yeni bir haber yok.

DSÖ’nün bir dediği ötekini tutmuyor. İlaç, Aşı konusunu geçtik, maske takıp takmama konusunda bile net bir açıklama yok gelinen noktada.

Avrupa her gün Korona istatistikleri yayınlamanın, “korku pandemisine” yol açtığını düşünerek artık günlük raporlar yerine haftalık  ya da aylık analitik değerlendirmeler yapılması için yeni bir çalışma başlatmaya karar verdiler. Çünkü her gün borsa rakamları açıklar gibi pandemi raporları yayınlama toplum psikolojisi ve “normalleşme” üzerinde olumsuz etki oluşturmaya başladı. Hapşuran hastahane’ye koşuyor. Millet, “Hastalık hastası” oldu. Minübüs’te bir kişi hapşuruyor, herkes panik oluyor. Testler de pozitif çıkanların %40 aslında Covid 19 değil, ama hastahaneye gidiyor. Bir kişi yatınca herkes panik, aile karantinada.

Bu iş böyle olmayacak. Sakallıyız diye bizi dinlemiyorlar. “Beyaz amca”lar da bu yönde karar verince, dünyada “bütün Tom Amcalar” da ona göre vaziyet alacaklardır.

Tabi Corona’yı gözümüze çok yaklaştırınca, arkasında, Alçak irtifa uydusu Starlink ve 5G’yi görmez oluyoruz. Aslında bu cinayeti Corona ile iyi maskeliyorlar. Hani kibriti gözünüze çok yaklaştırınca, arkasında bir ormanı kaybedersiniz ya, işte o hesap.

Daha ilk günden beri şunu söylüyoruz: Asıl tehlike Corona değil, insanlığa ölümü gösterip, onları aşıya razı edecekler. Asıl ölümcül olan Corona değil, aşı. Aşı dediğiniz ölümden kaçıp kısırlığa razı olmak demek. Uluslararası sistemin teklif edeceği aşı böyle bir şey olacak. Bunun yanında Global Sağlık Pasaportu ve insana takılacak Chip teknolojisi var. Bu komplonun sonunda varacağınız yer dijital köleliktir.

Türkiye’de 5G ile ilgili tüketici mahkemelerinde 2 dava var. Yargı sürecini izliyoruz. Kim nerede, ne yapıyor. Siyaset ve bürokrasi, iş ve media, STK’lar ne yapıyor. Sokaktaki birileri “uyuyor”. Uyanıklar, vaziyet almaya çalışıyorlar. Bürokrasi bir aşağı bir yukarı, bir sağa, bir sola bakıyor. Yöneticiler tedirgin.

Aynı durum Kenevir konusunda da geçerli. Oksijen makinesi Ventilatör’ü yaptık. İyi, güzel de sudan ucuz bir oksijen fabrikası var, kenevir. Onu niye kullanmıyoruz. Benim bildiğim bir grub bu cihaz üzerinde 1998’den beri çalışıyordu. Pandemi öncesi başladıkları çalışmanın üretimi pandemiye denk geldi.

Bakın her yeri, uzayı ve yeri uydularla ve rölelerle dolduruyorsunuz, bunların yaydıkları radyasyonu nasıl emeceksiniz, bir tedbiriniz yok. Milleti kanser edeceksiniz. Bu şekilde oksijen atomlarının frekansı değişecek ve bunun insanlar, hayvanlar ve bitkiler üzerinde olumsuz etkileri olacak. Bunu kimseye anlatamıyoruz. Birileri “İş” yapıyor, “Para” kazanıyor. Bunlar onların umurunda değil.

Dilerim, çok geç olmadan birileri aklını başına alır. Yoksa yarın çok geç olacak.. Kitlesel ölümler ve kısırlık pandemisi patladığında son pişmanlık fayda vermez ve bu cinayetin bedelini yarın, din günü, çok ağır bir şekilde öderler.

Kendilerini “ıslah ediciler” olarak gösteren, “Bozguncular”a yardım edenler ve onları durdurmayanlar da bu cinayetin ortağı olurlar.

Benden söylemesi. Dilerim sesime kulak veren, akıl ve vicdan sahibi bir “kul” çıkar.

Selam ve dua ile.