Öne Çıkanlar DSÖ Sarper Altıncık Pablo Campra Norveç Sapanca

İŞKENCENİN TARİHİ KIBRIS’DA YAZILMIŞTIR

Hitlerin üst rütbeli, subaylar generaller ve amiraller dahil 150 binin üzerinde Yahudi kökenli askeri vardı. Bu iddiayı ortaya atan ve resmi belgelerden oluşturan bilgiyi kitaplaştıran Bryan Mark Rigg. Bryan bununla da kalmayıp o dönemi yaşayan insanlarla röportaj yapmış aldığı bilgileri hacimli kitabına ek yapmıştı. Hitler karşıtı olarak bilinen Alman Başbakanı Helmut Schmidt bu kitabı okuduğunda, ‘çok etkilendim. 2. Dünya savaşı ve 20. Yüzyıl tarihi hakkında yeniden düşünmemizi sağlayacak derinlemesine veriler’ demiş. Bilgi çağına girmiş bir Dünya’da bugün farklı analizlere kapı açan imkanlar ortaya çıktı. Kıbrıs’ın hemen tüm yerleşim yerleri ile kültürel geçmişini bilirim. Şuna eminim ki, bizden önce yaşayan atalarımız Kıbrıs’a bizden daha çok önem vermiş. Hemen her şey kayıt altında. Ancak ders çıkarılmamış, önlem alınmamış. Yazılarımın temel amacı da budur. Farkındalık yaratılabilir mi?

Birinci Dünya Savaşı'nın devam ettiği dönemde Çanakkale Cephesi'nde esir alınan Türk askerleri Kıbrıs Adasına getirilmiş burada türlü türlü işkencelerden geçirilmişlerdir. İngiltere'den sonra Fransızlar da 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi öncesi ve sonrasında işgal ettikleri Çukurova bölgesine sevk ettikleri Ermeni Doğu Lejyonunun her türlü askeri eğitim faaliyetlerini İngiltere'nin büyük desteğiyle adada gerçekleştirmiştir. Fransızların Ermeni doğu lejyonu, Güneydoğumuzda savunmasız sivil halkımızı katleden işkencelerden geçiren Ermeni birliğidir.

Rumlar 1974 Kıbrıs harekâtı öncesinde 103 Türk Köyünü içinde insanlarımız varken yaktı. Yzb. Cengiz Topel’in uçağı düşüp Rumlara esir düştüğünde hastaneye değil sorgulama odasına aldılar. Bize sapasağlam diye resmi cevap yazılırken ertesi sabah öldü dediler. Cenazesini bile teslim ederken sorun yaşattılar. Otopsi raporunda yazılanlar malum.

Çanakkale savaşında esir düşen Türklere Kıbrıs’ta yapılan işkencelerden bugün kimse bahsetmiyor bile. 6 aylık bebekten 95 yaşında ki amcamızı diri diri toprağa gömüldüğü o vahşet günleri BM raporlarında girmiş olmasına rağmen bugün hiçbir siyasi tartışmalarında gündem olmaz. Binlerce yıllık Türk tarihinde ender görülen vahşetlerden birisi Kıbrıs’ta Türklere yaşattırılmıştır. Bugün 1974’ten 2023 yılına kadar Türk Ordusunun kendilerine yönelik tehdit içerecek tek bir hareketini gösteremezler. Yoktur. Çünkü Türk Ordusu oraya hakikaten barış ve istikrar getirmiştir. Buna karşın binlerce Rum saldırısı vardır. İsrail- Gazze konusunda gördüğümüz batının iki yüzlü siyasetin aynısı gözler önünde Kıbrıs’ta yıllardır yaşanmaktadır. Rumlar ve Yunanlıların askerleri vandalizmde sınır tanımayan gelenekselleşmiş davranışları vardır. Kısaca sabıkalıdırlar.

15 Temmuz kalkışmasında İngiliz üslerinde konuşlu 10 bin civarındaki askeri gücünün, çoğu özel eğitimli timlerden teşkil, 36 bine çıkarılması bugün dahi izaha muhtaçtır. FETÖ kalkışmasında bu kuvvetler neden oradadır? Bu kuvvet neden o gün bu sayıya çıkartılmıştır. Bu durumda muhtemel Marmara depreminde bu üslerde yığılacak kuvvetlerle sözde yardım altında Trakya’yı Türkiye’den koparma projesinin bir parçası olan İstanbul’a yerleşme planları göz ardı edilmemelidir. Ola ki bir gün Türkiye bekasını açıktan tehdit edecek duruma gelmiş, NATO ile yolunu ayırmak zorunda kalır ise Kıbrıs adasındaki yığınakları bizim için büyük bir tehdit oluşturabilecektir.

Türk kuvvetlerinde mevcudu yok iken, Güney Kıbrıs ordusunda onlarca sayıdaki saldırı helikopterlerinin varlığı kime karşı, ne içindir? Veya bizim orada Kolordu seviyesinde bir kuvvetimiz varken (30 bin civarı) ve büyük gürültüler kopartılırken Güneyde iki Kolordu’dan fazla bir güce denk gelen 58.450 asker sayısı, 294 adet ZPT (Zırhlı personel taşıma) 170 adet ZMA (Zırhlı Muhabere Aracı), 250 adet Tank (Tank Bölüklerinde 10, Tank Taburlarında 31 tank mevcudu vardır) Kuvvet çarpanlarına bakıldığında durum 2/1 oranı göze çarpar. Kıbrıs’ta her kararda Rumların yanında duran Birleşmiş Milletlerin Kuvvet kadrosu resmi rakamlarda 923 görünür ancak gerçek durumda bu rakam 3000 civarındadır. İngiliz üsleri mevcudu, 36 saat içinde 65 bin askere ev sahipliği yapacak donatıda olması normal midir? 40 civarında son model TornadoGR4 ve Typhoon FGR4’den oluşan uçak filosu ne anlama gelir?

Bu arada Kıbrıs’ın güneyin nüfus sayısı 800 bin civarındadır. İngiltere ve Amerika’nın Türkiye ve Kıbrıs’taki faaliyetleri ve potansiyel tehditler, MGK’da gündeme getirilmeli, tartışılmalıdır.

Türkler, geleceğin olası büyük dünya savaşında, Kıbrıs Adası sonucun belirlenmesinde önemli rol alacağını şimdiden görmelidir. Türkiye, insanlarının kolay kaybedilmesine acı çekmesine artık dur demelidir. Birlikleri savunmada tutmak intiharla eş anlamdadır. Gücünüz oranında size saygı gösterirler. Birliklerimizin manevra yapma ve bölgeyi elde tutma becerisi düşmanın ilk başarı ilkesi olan kontrolü elinden alacaktır. Bölgeye yayılmış küçük birlikler halinde hareket edebilen yüksek hız yeteneğine sahip iyi yetiştirilmiş manevra gücü hasmın düzenini, devamlılığını sağlamasına fırsat vermeyecektir. Kritik arızaları ele geçirme, muharebe alanını çok net görebilme yeteneği düşmanın birliklerini bir noktada toplamasına mani olacaktır. Siklet merkezi bir savaşta askeri stratejik planlamanın en önemli unsurudur. Baskın tarzındaki taarruzun hedefi bugün içinde değişmemiş, aynıdır; Psikolojik olarak düşmanı çökertmek. Ancak bugün kuvvet çarpanlarına ve yerleşim düzenlerine bakıldığında baskın yiyecek taraf Türk tarafıdır. Yazıktır…

ERENKÖY YILDA BİR KEZ HATIRLANACAK BİR YER MİDİR?

Erenköy’de (Koççina) KKTC’nin toprağı vardır. Bu yerleşim biriminde 13 askerimizin mezarı bulunmaktadır. Bu 13 asker, Türkiye ve Kıbrıs Türkleri tarafından her yıl bir tören ile anılmaktadır. Törene KKTC’nin Cumhurbaşkanı katılır. Erenköy’ün Rumların içinde kalarak direnişe devam etmeleri ve teslim olmamaları anılarla doludur. 563 öğrencinin ölümü göze alarak Kıbrıs Türk halkı için destansı mücadelesi sayesinde ufacık toprak parçası elde tutulmuştur. KKTC ile karayolu bağlantısı yoktur. Sivil nüfus 1000 civarında iken Rumlar Erenköy halkının en ufak bir insanı ihtiyaçlarını bile karayolundan karşılanmasına engel olmuşlardır. Türk ve Rumlar arasında Yeşilırmak Mutabakatı olmasına karşın Rum tarafı sürekli engel çıkarmıştır. Üstelik bu anlaşmayı yapmayı Rumlar istemiştir. BM aracılığıyla iki taraf arasında 2009’da yapılan anlaşmayı sürekli ihlal etmektedirler. KKTC’nin Yeşilırmak kapısından 15 kilometre ötedeki Erenköy’e rutin yapılan ikmali gerekçe göstermeden engelleyebilmektedirler. İkmal deniz yoluyla yapılmaktadır. 1976 yılının kasım ayına dek Erenköy'de kalan Erenköy halkı, bu tarihte Karpaz bölgesindeki Yalusa'ya yerleştirildiler. Yalusa'nın adı "Yeni Erenköy" olarak değiştirilirken Erenköy o tarihten bu yana askerî bölge olarak kalmıştır. Bugün, Erenköy’e ufak çapta birlik konuşlandırılmıştır. Bu birliğin karadan ikmal yapmasına müsaade edilmemektedir. Erenköy Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Lefke ilçesine bağlıdır. Dillirga yöresinin köylerindendir. Erenköy ile Kuzey Kıbrıs'ın kalanı arasında kara bağlantısı bulunmamaktadır ve köy Birleşmiş Milletler kontrolündeki Ara Bölge ile çevrilidir. Türkiye, GKRY’nin içinde kalan bu yeri adeta Rum kuvvetlerine yemlik olarak bırakmıştır. Neden bunu yazıyorum. Bu askeri bölgenin tüm çevresinde Aşağı Pirgo Rum köyü sınırlarının tamamı hatta tüm Erenköy sınırları temas hattı boyunca 35'i ara bölgede olmak üzere 223 portatif ağır silah mevziisi vardır. Mevzilendirilen toplar seyyardır ve istenilen yere, kısa bir zaman içinde mevzi deriştirebilirler. Bizim konuşlandırmalarımızı saymayacağım ancak stratejimiz Türkiye’den gelecek desteğe bağlı ise hava ve deniz kuvvetlerini körelten elektronik harp teknikleri burada çok ileri düzeydedir. Gelirse de geç kalır. Üç tarafı Rum topraklarıyla çevrili, sadece denize çıkışı bulunan Erenköy, Kıbrıs Türk direnişinin de sembol yerlerinden birisidir. Türkiye, Kıbrıs’a ilk askeri müdahalesini 1964’te Erenköy’de gerçekleştirdi. 1974 Barış Harekatı’nda ise Türk ordusu BM’nin ateşkes çağrısı üzerine Erenköy’e 15 kilometre mesafede durdu. Bu stratejik bir hataydı. Şimdi bu mesafe neredeyse Kıbrıs’ta bulunan Türk Kolordusunun ateş gücüne sahip Rum silahlarıyla donatıldı.

Öte yandan olaya başka bir açıdan bakarak değerlendirme yaparsak mevcut durumu lehimize çevirebiliriz. Paşiammo'ya, oradan Poli'ye ve Baf'a giden yolun üstünde bulunan Erenköy'ün savunma değil taarruz edecek birlikler konuşlandırılabilir. Rumların içine hançer gibi girmiş Erenköy bütün Kıbrıs Türk varlığının teminatı olacak stratejik bir nokta olabilir. Erenköy saldırı için büyük avantajlar sağlayacak kritik arazi arızalarına sahiptir. Geniş bir bölgeyi farklı birimlerden oluşan muharebe gücüyle, hızlı bir şekilde etki altına almak için hem ateşin hem de manevranın havadan yapılması gerekir. Hız ve çeviklik, güvenliğin olduğu kadar düşük zayiatın garantisidir. Dağınık haldeki düşmanı yok etmek isteyen kendisi dağılmak zorundadır. Düşmanın geniş alana yayılmış olan birlikleri arasına kuvvet sokarak imha ve teslim olmaları çabuklaştırılabilir. Düşmanın zayıf taraflarına karşı arazideki gücü birbiri ardına kullanmak esastır. Bu nedenle hem savunma hem taarruz imkan ve kabiliyetine sahip, içinde İHA, SİHA, Fırtına Obüs, ZMA, ZPT’den teşkil Piyade, Özel Kuvvet, Komando, Topçu ve füze birliklerine ilave, Deniz Piyade ve Lojistik Destek Grubundan oluşan karma çevik bir kuvvet oluşturulabilir. Savaş aygıtı olan birliklerin tek görevi savaşmak değil aynı zamanda caydırıcı olmaktır. Bir kereye mahsus yaklaşık 300-500- milyon dolarlık bir teçhizat ve donatımı hazırlamak için ayrılacak kaynak Türkiye için büyük bir meblağ değildir. Zaten her yıl bu miktarda bir kaynak KKTC’ne aktarılmaktadır. (2023 yılı için Türkiye Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne 6 milyar 400 milyon TL’ye kadar olmak üzere hibe ve 3 milyar 100 milyon TL’ye kadar olmak üzere kredi olarak yardımda bulunmayı taahhüt etmiştir.)

‘VATANSIZ KALMAK’

Yıllar önce Rauf Denktaş, Yaser Arafat ile, Birleşmiş Milletler toplantısı sonrasında sohbet ederlerken, Rauf Denktaş dönüp Arafat’a, “Sayın Arafat, bazen size imreniyorum, bütün dünya neredeyse sizi tanıyor, arkanızda çok büyük güçler var. Biz ise Türkiye dışında yapayalnızız” dediğinde. Arafat, “Sayın Denktaş, asıl ben size imreniyorum, bütün dünya arkamızda ne yazar? Sizin vatanınız var, bizim yok” demiş. (Toprağı olmayan Filistin devleti; 193 Birleşmiş Milletler üyesi devletten, 137’i Filistin Devletini tanımaktadır. Buna karşın KKTC’ni bizden başka tanıyan yoktur.)

Yaklaşık beş yüzyıldır Kıbrıs Türklerin vatanıdır. Bir bütün olarak Kıbrıs mülkünün çoğu vakıf malı olarak Türklerindir. Bu bile konuşulamaz. Türkiye’de gündeme alınmaz. Bazı siyasetçiler zaman zaman çıkıp; anlaşma olursa, Kıbrıs Türk topraklarından bir kısmını verebiliriz demektedir. Şaka gibi. Hatırda olan ise; Atatürk'ün yakın dostu, kurtuluş savaşında Türkiye'ye 500 kg altın gönderen Neriman Nerimanov, 1920’de Kızıl Ordu temsilcilerini Bakü'ye çağıran ve Azerbaycan'ın bağımsızlığını sona erdiren Ali Haydar Karayev’in parlamentoda Karabağ'ın Ermenilere verilmesini teklif etmesi üzerine, "Karabağ senin gö..ün değil ki her gelene veresin." Demesidir. (1937’de işbirlikçi Ali Haydar ve birçok yandaşı, ülkesine davet ettiği Ruslar tarafından kurşuna dizilmiştir)

Şu kadarını hepiniz biliyoruz ki, dünya egemenliğine soyunan bütün emperyal güçler, dünyanın merkezi Ortadoğu’ya girmek istediklerinde mutlaka Kıbrıs’ı bir atlama tahtası olarak kullanmışlardır. Tarihler bize bunu bu şekilde gösteriyor. Tabii burada bir de İsrail cephesi var; üç tarafı Müslüman ülkelerle çevrili İsrail’in güvenliği dendiğinde, İsrail’in herhalde ilk gözünü dikeceği yerlerden birisidir Kıbrıs; İsrail’in tek çıkış kapısının önünde durmaktadır. Ne ki; Küresel güç odaklarını sahaya sürdüğü CHABAD’ın Kıbrıs’taki gizli faaliyetleri ile Kıbrıs Türk bölgesinden 100 bin dönümün üzerinde toprak almalarına, Kıbrıs hükümeti yeni uyanmaktadır. Kıbrıs’ı veren Türklerin geleceğini verir. Devam edecek.

Kapak(bkz)

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Yelda 4 ay önce

Muhteşem bilgiler ve yorumlar teşekkür ediyorum çünkü bu bu bu bu