Öne Çıkanlar Prof. Dr. Selim ŞEKER Robert W Malone Megali İdea Akan KÜRŞAT Simon Mistriel Aykut

BİLİMSEL DİKTATÖRLÜK

Yazan Muammer KARABULUT

200 yılı aşkın bir süredir kapitalist sistemin öldürme tehdidi ile yaşıyoruz. II. Dünya savaşında önce imparatorluklar ilk önce kılıç sonra tüfekler göğüs göğse çarpıştılar. II. Dünya savaşında işi atom bombasına kadar götürdüler. Sonra da parçaladıkları imparatorluklardan var ettikleri ülkelerde darbe yapmaya başladılar. Yapılan araştırmalara göre toplam 236 darbe yapmışlar. Darbelerin kıtalara göre dağılım ise şöyle Afrika 101, Orta Asya ve Asya 36, Avrupa 8, Latin Amerika 70 Orta Doğu ve Arap Yarımadası 21. Bu gerçekleşen darbelerin yanı sıra bir de 239’da gerçekleşmeyen darbeler ve darbelerin yanında besleyip büyüttükleri bir de terör örgütleri de var.

EN UCUZ SAVAŞ TÜRÜ BİYOLOJİK SAVAŞ

İnsanların icat ettiği savaş türü ise tespit edildiği kadarı ile 36’dır.  Bunlar içinde en ucuz savaş türü ise biyolojik savaştır.

Küresel güçlerin az maliyet ile çok kazanma hırsından dolayı acaba günümüzde  tespit edilen 36 savaş türünden en çok hangisini sevdiklerini araştırdım. Doların maliyeti gibi en ucuz,  en etkili ve en çok sevdikleri savaşın biyolojik savaşı olduğu ortaya çıktı. Ama henüz literatüre girmeyen bir de sanal savaşları var.

Biyolojik savaş silahı, laboratuar ortamında ölüme veya hasara neden olacak  olan her türlü  mikroorganizmaları biyo-aktif maddelerini  insanlar üzerinde kullanmak üzere tüplere konulmasından ibarettir.

BM’nin 12 Mart 2020 tarihinde adına Covid-19 denilen bir virüsü salgın hastalık ilan etmesi ile de kendi etki alanlarında bulunan, kafaları bulanmış bilim adamları sayesinde Biyolojik Savaş’ın Sanal Savaş versiyonunu yaşadık.

Dünyayı resmen Hollywood sahnesine dönüştürdüler. Kapitalist sistemin sahipleri geçmişte yaptıkları tüm savaş taktiklerini uygulamaya soktular.

Şimdi dürüst olma zamanı virüs var veya veya yok,  hükümetler var olan başta anayasalar olmak üzere  tüm kazanımları yok sayarak, küreselcilerin yaptıkları darbede kullandıkları en etkin silah olan korkunun da uygulayıcısı oldular. İnsanlar da korkularını yenecek kaynaklar kurutulunca, hükümetler aracılığı ile verilen korkuyla baş başa kaldılar. Eskiden darbelerde insanların karşısına ülkelerini korumak için canlarını siper ettikleri güven duydukları askerleri çıkartırken, bu sefer karşılarına yine çok güvendikleri doktorları çıkarttılar.

Küresel darbe karşısında hükümetlerin yaptıkları uygulamaların ayırt etmeksizin hepsi darbe mantığı ile yapılmış uygulamalardır. ABD’den verilen küçük bir örneği yaşamın her alanı için çoğaltabiliriz. O da, “Çoğu eyalette neden bir içki dükkanına, kalabalık bir Walmart'a gitmenize izin verildi de kiliseye gitmenize izin verilmedi? Mantığı olmayan bu karşılaştırmalı örneklerin yüzlercesi var. Tüm bunlar, dünyanın her yerinde vatandaşlar için anayasal dayanağı bulunmayan kararlardır.

Sırada 2. veya 3. dalgalar var ve insanlar çaresiz,  politikacılar bu temel hakları ihlal ederek, küresel güçlerin direktiflerini, emir komuta zinciri ile boyun eğiyorlar. Ama artık korkak olmayı bırakmalı ve açıkça gerçekler  paylaşılmalıdır.

Hükümetler bilimi ve teknolojiyi kullanan Bill Gates’in kontrolündeki  DSÖ merkezli darbeye karşı vatandaşlarını ve ulusal varlıklarını korumalıdır. Yaşananlar  sadece ekonomik-politik bir karanlık çağ değil, hızla değişen sosyal düzenin de  ışıklarının teker teker söndüğü bir dönemdir. Bizim için tedbir dedikleri uygulamalar ile yeni kurallar oluşturuyorlar. Her şeyi değiştirmek istiyorlar. Dostumuzun elini sıkamıyoruz, okulumuza, işimize gidemiyor gittiğimiz de ise yeni kurallar ile karşılaşıyoruz. Kurallara uymadığımız takdirde, kamu yararına zarar veren anti-sosyal davranışlar sergilediğimiz suçlamasıyla karşılaşıyoruz.

Yarın eğer bu küresel darbeye taraf olanlar kaybederse bu uygulamalardan herkes açık şekilde utanacak ve en ağır şekilde suçlanacaktır. Eğer Birleşmiş Milletler, Bill Gates ve Rockefeller Vakfı gibi ürkütücü STK'ların vizyonu ile bunlar ile uyumlu iki-üç doktorun dizginleri geri alınmazsa, “yaşam biçimimiz” asla normale dönmeyebilir.

Gates'in karısı Melinda, açıkça, Bill ve ben verileri seviyoruzdiye avazını çıktığı kadar bağırıyor. Evet veriyi çok seviyorlar, çünkü toplumu istedikleri gibi yönetmek için kullandıkları silahın olmazsa olmazı.

Gates, Fox News'dan Chris Wallace ile yaptığı röportajda şunları söyledi: “Temelde tüm dünyaya ulaştığımız bir aşı olana kadar işlerin gerçekten normale dönmeyeceğini söylemek adil.”

Kanada Başbakanı Justin Trudeau bu hafta ürkütücü bir şekilde benzeyen bir açıklama ile çıktı.“Eski normal durumumuza geri dönmeyeceğiz; aşı geliştirene kadar bunu yapamayız ve bu 12 ila 18 ay sürebilir,” dedi.

Joe Biden'e şu anda tavsiyede bulunan eski Obama yardımcısı Zeke Emanuel MSNBC'ye şunları söyledi: “Gerçekçi olarak, COVID-19 önümüzdeki 18 ay veya daha uzun süre burada olacak. Bir aşı veya etkili ilaçlar bulana kadar normale dönemeyiz. ”

Yaşadıklarımız resmen  “Bilimsel Diktatörlüktür.”  Ve o elde ettikleri biliminde tüm buluşları bizlere aittir. Nasıl ki 236 darbe yapanlara karşı, 239’da gerçekleşmeyen darbe varsa, şansımız %51’dir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.