Öne Çıkanlar DSÖ Hurşit Tolon Kanser Deborah Cohen Enosis

DEVLET ORGANLARI “TIBBİ ZORBALIKLA” UĞRAŞMAZ!

COVID-19 aşılarının SARS-CoV-2 veya COVID-19'un yayılmasını önlediğine dair bir kanıt yok! Ama aksi kanıtlar var.

Yazan Muammer KARABULUT

Ülkemizde ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nin (FDA) Acil Kullanım Onayı ile mRNA aşısı olurken, ABD Yüksek Mahkemesi geçen günlerde aşının kamu sağlığına faydası olmadığı yönünde  vermiş olduğu kararın da dikkate değer olduğunu düşünüyorum. Gerçi hukukun ayaklar altına alındığı anayasaların çiğnendiği bir dünyada ne kadar dikkate alınacak onu da bilmiyorum.

Yine de bu şartlar altında Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi’ndeki 21A15 Nolu Dava’dan, İNSANLIK lehine bir karar çıktı. Mahkeme 10 Ağustos 2021 tarihindeki kararında, “Dikkatli inceleme sonucunda davalı olan Hükümetin aşıyı zorunlu kılmasında veya zorunlu aşı uygulamasında kamu sağlığını koruma amacı ile yaptığına dair bir hüküm ve çıkar bulunamamıştır.” Dedi.

Mahkeme davanın tıbbi iddia özetinde; Şu anda mevcut olan Acil Kullanım Onayı  COVID19 aşılarının hiçbirinin SARS-CoV-2 veya COVID-19'un yayılmasını önlediğine dair bir kanıt yoktur. Ama SARS CoV-2'nin yayılmasının aşılamaya rağmen gerçekleştiğine dair kanıtlar vardır. Bu nedenle karar metninde, aşılı ve aşısız kişileri ayırmanın bilimsel bir gerekçesi  olmadığına yer aldı.

Hukuki olarakta; Başarılı bir doktor-hasta ilişkisi için bilgilendirilmiş rızanın/reddin korunması gerçekten çok önemlidir. Aşılama zarar verme riski taşır ve invaziv(*) bir tıbbi prosedürdür. Eyalet veya federal olarak finanse edilen bir kurumun, tıbbi zorbalıkla meşgul olması veya bu tıbbi prosedürü hastalara zorlaması, bedensel bütünlük ve mahremiyet haklarının doğrudan ihlalidir.

Beden bütünlüğünün temel hakkı Anayasa'da tanınmıştır. Hiçbir hak, her bireyin kendi şahsına sahip olma ve onu kontrol etme hakkından daha kutsal tutulamaz veya ortak hukuk tarafından daha dikkatli bir şekilde korunamaz, açık ve tartışılmaz bir hukuk yetkisi olmadıkça, başkalarının tüm kısıtlamalarından veya müdahalesinden muaf olduğu belirtildi.

21. yüzyılda halk sağlığını korumak, kişisel özgürlüğe saygının korunmasıdır. Acil bir durumda bile, hızla yayılan bulaşıcı bir hastalık ve etkili bir aşı olduğunda, devletin hiç kimseye zorla aşı yapmasına veya ilaç vermesine izin verilmiyor. Anayasal alternatif, hastalığı başkalarına bulaştırmalarını önlemek için enfekte olmuş ve maruz kalmış kişileri ayrı ayrı [kendi kendini karantinaya alarak] ayırmaktır.

Ayrıca dava metninde dikkat çeken diğer bir hususta, hükümet açıklamaları oldu.  Açıklmaların bütünü değerlendirildiğinde, COVID-19 aşılarının SARS-CoV-2 veya COVID-19'un yayılmasını önlediğine dair bir kanıt olmadığını doğruluyordu. Bu nedenle aşılı ve aşısız insanlar arasında ayrım yapmanın bilimsel bir gerekçesi yoktur. Yine bu kapsamda, Pfizer BioNTech, Moderna ve Janssen (Johnson& Johnson) COVID-19 aşıları için yapılan klinik deneyler, SARS-CoV-2 ile asemptomatik enfeksiyonu veya aşının COVID-19'un yayılması (bulaşması) üzerindeki etkisini gözlemlemek için tasarlanmadığına dikkat çekildi.

Sonuç olarak, ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), her aşı için hazırladığı brifing belgesinde “asemptomatik enfeksiyonların semptomatik enfeksiyonlar kadar etkili bir şekilde önlenemeyebileceğini” ve “verilerin aşının etkisini değerlendirmek için sınırlı olduğunu” belirtiyor.

ABD Yüksek Mahkemesi’nin kararına, daha detaylı ve tüm referans belgeleri ile buradan erişebilirsiniz.

 (*) İnvaziv Bir mikroorganizmanın bir konağa girme, orada gelişebilme ve konağın vücudunda yayılarak üreme yeteneği.

Anahtar Kelimeler:
COVID19SARSCOV2FDAMRNA
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
İsmet 3 yıl önce

Müslümanlar DSÖ den büyüktür, Reis eğilmeyi bırak artık, Allah C.C yolunda çalışanlardan olalım.

Avatar
İsmet 3 yıl önce

Müslümanlar DSÖ den büyüktür, Reis eğilmeyi bırak artık, Allah C.C yolunda çalışanlardan olalım.

Avatar
İsmail Kizir 3 yıl önce

OKUMA YAZMANIZ DA MI YOK?
En az 3 gündür, uyarabildiğim herkesi uyarıyorum.
Karar metni diye verdiğiniz metin, aslında Davacı tarafından Mahkeme'ye sunulan dilekçe! Okuyun, kendiniz karar verin:
http://ismail-kizir.blogspot.com/2021/09/dilipak-ve-ekibi-ve-bu-sefer-de-mahkeme.html

Avatar
İsmail Kizir 3 yıl önce

Dilipak'ın verdiği bilgilerin çoğu "arızalı": http://ismail-kizir.blogspot.com/2021/09/bir-profdr-bu-hatay-yapabilir-mi.html

Avatar
Güngör Uslu 3 yıl önce

Selamlar 10 yıl biyoloji okudum ve ilahiyat tahsili yaptım. 30 yıldır Gazeteci, Radyo ve tv yöneticiliğinden emekliyim. Abdurrahman Dilipak, Hamza Yardımcıoğlu, Hüseyin Çiloğlu, Opt.Dr. Okan Faruk Özdemir, Opt. Dr. Bilginer Bilgin, Prof.Dr serhat Fındık ve isimlerini sayamacağım bir çok saygın doktor ve araştırmacı Bu sıvının şüpheli hatta insan genomuna saldıran bir genetik biyolojik harp operasyonu olduğunu ispatlalıyor bu işin ilmini okuyan ve halen araştıran bir insan olarak aynı kanaatteyim Abdurrahman bey hükümlerle ve yargısız infazla karalamaktan ziyade diğer bütün konuşmalarını dinlemenizi ve bahsini ettiğim zatların videolarını izlemenizi tavsiye ederim Vesselam

Avatar
İsmail Kizir 3 yıl önce

Sayın Güngör Uslu, iddialarımı okudunuz mu? Diyorum ki, "Mahkeme Kararı" diye sözü geçen belge, aslında, "Davacı Dilekçesi"! Bunu doğrulamak için, sadece çat pat İngilizce bilen bir insan ve bir miktar akıl yeterli. Psikolojik/biyolojik harptir, değildir: Bunlar ayrı meseleler! Bu haberin bu kadar uyarımdan sonra hala burada tutuluyor olması, aslında, kendi tabanlarını oluşturan insanlarla alay ettiklerinin ispatıdır. Fakat, bunu anlamak için de bir kapasite gerekli.

Avatar
Seda 3 yıl önce

Haberi gerçekten gözden geçirin. Mahkeme kararı değil gibi bu metin. Sitenin orjinalinden tekrar bakılsın. Sonra açık bulanlar buradan itibarsızlaştırıyorlar savunulan değerleri. Onlar yanlış haber verirken yüzsüz olabilir ama biz haklıyız, öyle bir lüksümüz yok. Örnek bir başvuru dilekçesi olarak verilebilir bu haber. Bir de ABD öyle herkesin düşündüğü gibi özgürlükler ülkesi filan değil. Biz zaten son 20 yıldır küçük ABD yiz. Herşey algı oyunu..Dolayısıyla oradaki mahkemelerden de çok birşey beklemiyorum.