Öne Çıkanlar DSÖ yağmur duası 28 Şubat Abdurrahman DİLİPAK Muammer Karabulut

Genelgeleri Çekin ve Halka Açıklama Yapın!

Bugün MS 2022. Aylardan Ocak! 3 ayların eşiğindeyiz. 2 Şubat’ta 3 aylar başlıyor Bari inananlar bu ayların ruhaniyeti ve bereketi ide, derin uykularından uyansınlar. 28 Ocak Misak-ı Millinin yıldönümü idi. Bize yeni bir Kuvâ-yi Milliye ruhu gerek. Müdafaayı Hukuk ruhu gerek! Dikkat: 4 Şubat’ta Çin olimpiyatları başlıyor. İster misiniz yeni bir dünya savaşının fünyesini Pekinde patlatsınlar. Benim demem 1. Dünya savaşı yıllarını gördü. Babam 2. Dünya savaşını, ben adına soğuk savaş denilen 3. Dünya savaşını gördüm. Korkarım benim çocuklarım yeni bir dünya savaşının şahidi olacaklar ve belki de bu savaş, biyolojik ve siber savaş olarak başladı bile!

Ha! 3 Şubat Regaip kandili. Sahi siz kandil’de de seccadenizi evinizden getirip, saflarınızı kırıp, maskelerinizi takıp mı camileri dolduracaksınız. Bana kalırsa kırın zincirleri, özgür olun. Global çeteye ‘LA’ deyin! Bu vesile ile REGAİP KANDİLİNİZİ TEBRİK EDİYORUM.

ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR

Anlatacaklarım bugünkü Türkiye’de ve dünyada Adalet, Hukuk gibi şeylerin durumunu gözler önüne seriyor.

Adalet mülkün temelidir”. Bu gün savcı denilen zatın eski adı “Müdde-i Umumi” idi. Bütün iddiaları inceler ve sonunda “efradına cami, ağyarına mani”, belgeleri ile bir “İddianame” sunar. İddiasının ispatı iddianamenin içinde mündemiç olur. Mahkeme, tekrar tarafları dinler, sorgular, ek bilgi ve belgeler ister ve karar verir.

Adalet herkese lazım. “Adalet” devletin “kozmik odası”dır. Devletin “harimi ismeti”dir, İffeti, Şerefi, haysiyeti, namusu!dur!

BENİM YARIM ASIRLIK SANIKLIK KARİYERİM

Ben Yarım asrı geçen bir sanıklık kariyerine sahibim. Bütün darbeleri yaşadım. Tek parti dönemini ise aile büyüklerinden dinledim. Politik bir ailenin içinde büyüdüm. Bir dayım avukattı, biri mühendis, bir ilahiyatçı idi, biri çiftçi. Millet Parti’li de vardı ailemizde, Demokrat Partili de, Adalet Partili de. MNP’nin kurucusu oldular. Fikriyatının şekillenmesinde katkıları oldu. 1970’lere gelirken ben de katıldım zincire. Ve o günden beri de sanığım. Yeni adı ile “Şüpheli”!

Ha bu arada benim MNP dışında hiçbir parti üyeliğim olmadı. Hep sivil kaldım. Yanlışları eleştirdim, doğruları desteklemeye çalıştım. Herkes için adalet, barış ve özgürlük talep ettim, bir insan olarak, hatalarım da olmuştur bu arada, ama ilke olarak hep sırat-ı müstakim üzere kalmaya çalıştım, çok şükür.

Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatlerinin gün yüzüne çıkartılacağı bir gün var. Ve bir gün, gerçekler ortaya çıktığında insanları gerçek olmayan iddialarla suçlayanlar, kendileri o şeyi gerçekleştirmiş gibi yargılanacakları güne hazır olsunlar.

Ben hep “sanık”tım ama infazı gerçekleşerek mahkumiyetimle sonuçlanan hiç. Bir davam olmadı.

Ve hala sanığım. Hem de bu kez AKP Genel Başkanlığı, AK Parti Kadın Kolları, AK Parti 81 il kadın kolları Başkanlığı ve AKP Parti kadınların kurdukları KADEM tarafından hakkımda suç duyurusunda bulunarak ve hatta AK Parti Genel Başkanlığının açtığı tazminat davasında mahkeme hakkımda tazminata  hükmetti. Henüz gerekçeli karar yazılmadı. Hakime hanım ne gerekçe olarak ne yazacak merak ediyorum. Daha bu işin İstinafı var, Yargıtay’ı var, AYM’si var, devam ederlerse AİHM var, BM İHK’sı var.. Daha Ceza davası var bir de sırada bekleyen.

Benim, bizim başka davalarımız da var. Bu trollere açtığım davalar da var. Ama 5G davasında müdahildim biliyorsunuz, CoVID ile ilgili 5GVirus olarak açılan davalar var. Aslında Viranşehir savcısının davası da benim davam bir yanı ile.

ADALET DEYİNCE DÜNYADA GENEL DURUM

Kanun devleti olmak marifet değil, önemli olan hukuk devleti olmak gerek. Biz kanuna göre karar vermeyen, verdiği karar kanun sayılan zamanlardan geçip geldik, her ülkede darbe rejimleri hukuku ayaklar altına aldılar. CoVID sürecinde dünyada yaşananlar malup, Bu çete hukuki katletti ver yerde. İnsan hakları, Hukuk devleti , Demokrasi filan hikayeymiş, onu gördük. O anlı şanlı insan hakları dernekleri de hikayeymiş. Dünyanın hali malum.

Bir tesellimiz var, bir gün, din gününde bu anlamda karar verenlerin yargılanacakları bir gün var. Yargıçlar da yargılanırlar. Onları yönlendirenlerle birlikte. Allah kapalı kapılar arkasında fısıldaşarak konuşulanları, kapalı zarflardaki gizli mesajlarda yazılanları, özel hatlardan yapılan gizli konuşmaları, yeminli aşağılık kuryelerin, aşağılık adamlardan aldıkları aşağılık mesajları ilettikleri aşağılık adamları ve ilettikleri mesajları bilir.

O günleri bekleyecek de değiliz. Allah bu dünyada onları, haksızlıklar karşısında susan, korkak, cahil, Allah’ın ipini bırakmış topluluklara kendi gazabının tecellisinin vesilesi olarak kullanırken, gerçekten inanmış insanların elleri ile o zalimleri cezalandırır.

Adalet yoksa barış da yok. Adalet olmayan bir yerde barıştan söz ediliyorsa o teslimiyettir. Adalet ve barış yoksa, hiçbir özgürlük güvende değildir.

Ne denmiştir, alma mazlumun ahını, çıkar ahsete aheste. Ne denmiştir, zulm ile abad olunmaz.

Neyse bu genel olarak adaletle ilgili genel, bilinen değerlendirmeler.

Dünyanın hâkline bakın. CoVID meselesine, Şu aşı, PCR, İlaç, maske komedisine. Tüm dünya ayakta, insanlar sokakta. Hala, bir kısım Siyaset, bürokrasi, STK’lar, Media, Akademi direniyor. Bir kısım bilim adamı Uluslararası ceza mahkemesinde hak arayışında, bir kısmı yerel mahkemelerden kararlar almaya çalışıyor. Bir kısım mahkemeler, uluslararası sisteme teslim olmuş gibi sanki. Global bir çete durumu kontrol altında tutmaya çalışıyor ama öte yandan mızrak çuvala sığmıyor.

BİZDE DURUM NE!

Son bir karar geldi, Danıştay’dan şaştım kaldım. “Millet adına” karar veren mahkemeler, “Hukuk’un üstünlüğü” temelinde karar veririler. Daha doğrusu o şekilde karar vermeleri gerekir. Hakimin gözünü bağlı temsil eden resimde, “Hak namına” karar verenlerin başkalarından etkilenmeden karar vermelerini temsil eder. Maalesef artık siyaset, çıkar çevreleri, ideolojik yönde kararlar kimse için sürpriz değil. En azından bu konuda derin bir kuşku söz konusu.

Biliyorsunuz Danıştay İdari dava daireleri kurulu ilginç bir karar verdi. Kurul Üyesi Recep Kılıç, “Yürütmenin durdurulması" istemini neden red edildiğini açıkladı! Çünkü “İçişleri Bakanlığı maske takma zorunluluğuna ilişkin bir genelge yayınlamadık” diyerek savunma verince Dairede “dava yokluğu”ndan dolayı red karar verdi.Haydaaa! 23 Kez ceza yiyen dönerciye kim, bu cezayı neye dayanarak, kime güvenerek verdi. Şimdi bugüne kadar hakkında ceza uygulananların karşı dava açmaları gerek. Erkan Cinbir’e ceza yazmaya gelen polisleri, kim niçin, nasıl göndermişti.

Herhalde HES kodu zorunluluğu da yok! Twitter de bir mesaj: "HES KODU’nu zorunlu uygulayan işletmelerle ilgili önemli uyarı kişisel verileri koruma kanunu 6.Madde ve 3. Fırkaya göre suç işliyorsunuz HES KODU'nu sorguladığınız her kişi sizden şikayetçi olduğu takdirde 5.000 TL para cezası ayrıca bir yıldan başlayan hapis cezası alabilirsiniz.” Bir başka mesaj: “HES KODU'nu kamu kurumları bile sadece işleyebilir, kendi aralarında paylaşabilir ama sorgulama için kullanamaz Madde 6 - Fıkra 3; ''sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir''.Sağlıkla ilgili verilerin işlenmesi bile yukarıdaki yetkilendirilmiş kişiler tarafından yapılabilir Sorgulama ise genelgelerle kanun es geçilerek asla yapılamaz Buna rağmen kamu kurumları bile sorgulama yaparsa kanuna muhalefetten suç işlemiş olur

Bir arkadaş sosyal medyada yazmış: Ey Ahali Vereceğiniz her şikayet dilekçesi için tazminat almak ister misiniz? Maskeyle ilgili Genelge yokmuş aynı durum HES KODU için de geçerlidir. Sizden HES KODU soran her işletme ve kurumdan şikayetçi olalım.

Bu arada birileri CİMER’de “maske güzellemesi” yapıyor. Yarın onu da yalanlarlar bu gidişle.Danıştay’a verilen savunmada 04.08.2020 tarihli genelge esas alınmış. Bir arkadaş 08.09.2020 tarihli başka bir genelgeyi yayınlamış. O genelgede “maskenin zorunlu olduğu” söyleniyor. N’olacak şimdi!

Av. Hacı Ali Özhan aylardır hukuksuzlukları yazıp duruyor, kim dinliyor! Madem zorunlu değil, o zaman bütün bir ülke halkına MOBİNG uygulandı. Uçağa binemezsin, trene, otobüse binemezsin, AVM’lere, resmi dairelere, hatta Camiye giremezsin, toplantılara katılamazsın. Bu işin sorumlusu kim? Hangi Bakanlık! Madem mahkeme bu kararı verdi. Mahkemeye zorunluk yok diye yazı gönderdiniz, genelgeleri çekin ve halka açıklama yapın!

Biz 5Gvirusnews’de yazıp duruyoruz. Ama toplum sanki ipnoz edilmiş gibi. Ha bu yaşananlar bize ders olsun da, bari bundan sonra aklımızı başımıza toplayalım.. Yoksa halimiz yaman!

Selam ve dua ile.

Anahtar Kelimeler:
BMHes KoduAKPKADEM
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Zeynep A. 2 yıl önce

Allah razı olsun Hocam çok teşekkür ederiz sayenizde bu süreci çok daha iyi anladık. Her sözünüzün altı çizilmesi gerek muhteşem tesbitler

Avatar
Yaşasın Özgürlük 2 yıl önce

Çabalarınız takdire şayan