Öne Çıkanlar Orhan Kutan Cristian DROSTEN Diyarbakır Aşık Veysel Dünya Sağlık Konseyi

PANDEMİYİ TÜRKİYE İLAN ETMEDİ!

Yazan  Muammer KARABULUT

Bugünleri daha iyi anlamak için biraz geriye gidelim;

Türkiye’de 12 Eylül 1980 tarihinde yapılan darbe sonrası Millî Güvenlik Konseyi kuruldu. Ve bu konsey bildirileri ile ülke yönetildi. Hiç kimse sokağa çıkamadı! Gazetelerin hiçbirisi darbe aleyhinde yazı yazma cesareti gösteremedi!.. Siyaset yapanlar kaçacak delik aradılar. Hatta okunan kitaplar bile yakılmaya başlandı. Biranda insanlar bildiklerini unuttular!..

O gün için, Ankara’nın bir ilçe kaymakamı Millî Güvenlik Konseyi’nin kararlarını ve yayınladıkları bildirileri dikkate almıyorum diyemezdi! Bugün de Türkiye’deki iktidar ve muhalefet,  o gün darbeyi yapan aynı güçlerin ilan ettiği  pandemi uydurması ile gerçekleşen küresel darbeye karşı duramaz! Öyle bir güçleri yok!

Yine 12 Eylül’de Ankara’nın bir ilçe Kaymakamına karşı, “sıkıyönetim bildirilerini uygulamakla suç işliyorsun” diyerek ayaklanan o ilçe halkı, ne kadar başarılı olursa, Türkiye’de bugün küresel güçlerin emri ile pandemi ilan eden DSÖ’nin emirlerine karşı gelenlerin  sokağa çıkma eylemi de o kadar etkili olur.  

Küresel düzeyde Türkiye’nin yeri Ankara’nın bir ilçesi kadardır. Halkın gücüde o ilçe halkının gücü kadardır. O güçte, o ilçe halkının % 01’dir.  

Darbeyi ve darbecilerin bildirisini kaymakam yazmadı!. Pandemiyi de Türkiye ilan etmedi. İlk önce bu gerçeği öğrenelim.

Dünya’da ilk kez yaşanan tüm savaşlardan daha ağır bir durumla karşı karşıyayız. Eskiden askeri, siyasetçileri  kullanan güçler şimdi bilimi ve sağlıkçıları kullandı. Onlar ne kadar oyun oynama kabiliyetleri gelişti ise onlara karşı duran bizlerin de oyunu bozma kabiliyeti o kadar gelişti. Onlar oynayacak biz bozacağız.

Eğer onlara karşı durunlar, yani bizler olmayan virüs gerçeği ile (izole edilmeyen) çok güçlü hareket edersek bu AŞILAMA oyununu bozabiliriz. Burada da tekrar 12 Eylül örneğine gidecek olursak, Türkiye’nin Ankara ilinin bir ilçesi değil, büyük illerde İstanbul, Ankara ve İzmir gibi valiler ile o şehrin halklarında tahmin edemedikleri kadar büyük uyanışlar oldu! Zaten bu noktada çözülmeye de başladılar!..

En büyük engel, yaygın medyanın, toplumda yaygın kabul oluşturmasıdır. Ne de olsa herkes suça iştirak etti.

Diğer tarafta asıl bilinçlenmememiz gereken diğer bir konuda, 5G ile gelişecek olan “ayıplı teknolojidir.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Erol 3 yıl önce

Her aşı olan şunu yapsın: doktor kan alsın aşıdan önce. Aşıdan 1 hafta sonra tekrar alsın ve karşılaştın. Göreceksiniz: Kan pıtıhlama değerleri kat kat fazlalaşmız vaziyette.
Ayriyeten aşıdaki maddeler çok kısa sürede bütün vücudu sarıyor. Yerinde kalmıyor. Bayanlarda yumurtalıkta, ve erkeklerde dalakta aşı derecede birikiyor. Ne getirecek, ne götürecek belli değil.

Avatar
SELMAN AYDIN 3 yıl önce

BEN MEMURUM VE ÇALIŞTIĞIM KURUMDA VALİLİK YAZISINA İSTİNADEN AŞI OLMAYANLARIN İSİMLERİ Nİ İSTENİYOR

Avatar
Erol 3 yıl önce

Bazı uzmanlara göre önümüzdeki grip sezonu aşı olanlar için çok tehlikeli olabilir. Prof. Dr. Dolores Cahill'e göre eğer aşı olan yabani ve mutasyona uğramış virüs kaparsa, sitokin fırtınasına sebep oluyor ve bu çok büyük tahrip yapabilir. Bunlar bilimsel açıklama. Uyduruk değil. Araştırın.

Avatar
jale. uzman.04 3 yıl önce

Artık Silahla tehdit öldürme dönemi bitti dunyada sanırım. KORKU PANİK PANDEMİ AŞI var.

Avatar
İsmet kim ki 3 yıl önce

Aynen katılıyorum

Avatar
ABDULLAH 3 yıl önce

Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm.
Bismillahirrahmanirrahîm.
Elhamdulilahi rabbil âlemin
vesselatu vesselâmu âlâ Rasuline Muhammed in ve ala alihi ve sahbihi ecmain.
es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtuhû
İki cihan saadetine kavuşmak, ancak ve yalnız Allah (Celle Celâlühû) ‘ nün rahmet olarak gönderdiği Peygam­ber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e tâbi olmaya bağlıdır.