Öne Çıkanlar Türkiye DSÖ Cristian DROSTEN Biyolojik Savaş Orhan Kutan

VİRÜS KORKUSUNDAN UYANALIM!..

Yazan Muammer KARABULUT

Türkiye’nin üç önemli meslek dalında, ilgili çevrelerin yakından tanıdığı üç saygın insanı ile virüs korkusunun ne olduğunu ve ne anlama geldiğini anlatmaya çalışacağım.

Birincisi, konusunda herkesin takdirini kazanan tanınmış tıp profesörü olan Canan Karatay’dır. Kendini telefonda savcı ve polis gibi tanıtan şüphelilere kanarak bankadan 50 bin dolar ile 10 bin lirayı çekip onların istediği yere bıraktı. Karatay, “Nasıl oyuna geldim bilmiyorum. Herkes bir konuda cahildir. Ben de bu konuda cahilim.dedi.

İkincisi, dolandırıcılar Türkiye’nin en ünlü ceza profesörü olan Prof. Dr. Erdener Yurtcan’a, “Terör örgütü hesabınızı ele geçirmeye çalışıyor, paranızı orada tutmayın, bize aktarın, biz de Merkez Bankası’na yatıracağız.”  dedikten sonra 4,5 milyonunu kaptırdı. Yurtcan’ın damadı durumdan şüphelenince gerçek ortaya çıktı.

Dolandırıcıların hedefinde bu sefer Emekli General Hurşit Tolon vardı. Ona da, "FETÖ, adınıza kayıtlı sabit hat üzerinden yurtdışına para transferi yapmış, bu nedenle bankadaki paranız bloke edildi. Blokeyi kısa sürede kaldıracağız. Güven timinden bir arkadaş gelecek, parayı çekip ona verin. Ardından biz operasyon başlatacağız" dedikten sonra Tolon’da   telefon dolandırıcılarına 12 bin 260 dolarını kaptırdı.

Görüldüğü üzere ortada gerçektene ne hakim, ne savcı ne de polis var. Ama konusunda zirvede olan bu üç kişi dolandırıcıların tuzağına düşerek birikimlerini istediği yerde teslim etme konusunda hiç tereddüt yaşamadılar.

Üçünün de ortak refleksi, devletlerine bağlı insanlar olduklarından dolayı  devlete yardımcı olmak, devletin kendilerini koruduğunu düşünmek  ve bir terör örgütü ile yan yana gelmeme korkusudur.

Şimdi bu üç saygın insanın neden böyle aldandığını ve dolandırıldığını Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Tıbbi Hipnoz Uzmanı Ali Eşref Müezzinoğlu’ndan öğrenelim. Müezzinoğlu, “telefonla dolandırıcılık yapan kişilerin iki hipnoz türünden olan klasik hipnoz yöntemini kullandıklarını söylüyor. Uzaktan verilen komutlarla kişilerin uyarılması olan telefon dolandırıcılığının klasik hipnoz türüne girdiğini” belirtiyor.

Müezzinoğlu, “Çünkü bir şeyi görmesek de duyarak da o komutlara uyabiliyoruz. Klasik hipnoza benzer davranışlarla kişinin ilgi ve dikkatini dağıtarak kontrol mekanizmasının bozulmasına ve paniklemesine neden oluyorlar” diyor.

Telefonla dolandırıcılık yapanların dışarıdan alarm, polis telsiz sesi ve birtakım yönlendirmelerle kişinin ilgi ve dikkatini dağıttığını söyleyen Müezzinoğlu, “bu durumun, hipnotik etki  yaratıyorlar. Bu durumda aranan kişi panikliyor, davranış kontrolünü kaybediyor. Verilen komutları yargılamaksızın yerine getiriyor.” diye konuştu.

Gelelim Bill Gates’in, uzunca zamandır çalıştığı ve insanları kontrol etme uğruna var ettiği pandemi dolandırıcılığına.

Dünya televizyonlarında, Çin’de yeni koronavirüs salgını ile yere düşen insan görüntüleri, sağlık personelinin kıyafetleri, ambulans sesleri ve hastahane acilindeki  hasta görüntüleri ve sonrasında da mezarlıklarda sıra sıra bekleyen insan ölüleri. Sonra da bu görüntülerin neden olan COVİD-19 adı verilen virüsün dünyaya yayılmasını sağlamak için de, aman PCR testi olun, bu çok bulaşıcı, kesin belirtisi bilinmiyor, aniden ölebilirisiniz korkusunu yaymak.  Tabii ki herkes kendi ülkesinde ki sağlık personeline ve TV’lere çıkartılan bilim insanlarına  güvendiği için ne istedilerse yaptılar. Hiç kuşku duymadılar. Yaşadıklarımız, aynen üç saygın insana gelen bir telefon ile görmeden, bilmeden dolandırıcıların oyununa gelip dolandırıldığı gibidir.

Bizlerde Çin’den gelen görüntüleri hiç sorgulamadan biranda,  “klasik hipnozun”  etkisine girdik. Hipnoz olmamızın  en önemli etkisi ise bütün TV kanallarının aynı görüntüyü vermesi oldu. Yine o TV kanallarında konuşan bilim adamlarının hepsi özellikle teorik konular ile beynimizi dumura uğrattılar. Farklı düşünen, sorgulayan hiç kimseyi TV’lere çıkartmadılar.  Ortalıkta hipnozun etkisinden uyandıracak kimseyi bırakmadılar. Olanları da etkisiz hale getirdiler. Şimdi, o derin hipnoz durumu çoğumuzda hala devam ediyor.   

Ve eğer o saygın üç kişi sokak dolandırıcıları tarafından korku ile kandırıldıysa, dünyanın tüm bilimsel araç gereçlerini kullanan, yaygın medyayı kontrol eden ve paranın sahibi olan o güçlerin tüm insanlığı  kandırması sıradan bir iş olarak karşımızda duryor!...

Şimdi geriye o korku nasıl gider veya o hipnozdan nasıl uyanırız sorusu kaldı.

Tekrar o üç kişiye dönmemiz gerekiyor. O üç kişi, dolandırıldıklarını ancak gerçek polise başlarından geçeni anlattıktan sonra  fark ettiler ve uyandılar. Bir daha o kişileri bu şekilde kimse uyutamaz!. Çünkü beyinleri, bağışıklık sistemimiz de olduğu gibi bir savunma bariyeri oluşturdu.  

Şimdi biz de gerçek bir doktora gidelim ve COVİD-19 adı verdikleri virüs izole edilmeden(*) virüsün varlığından bahsedilirmi onu soralım veya google de kısa bir araştırma yapalım.

O üç kişi gibi dolandırıldığımızı anlayacağız. Onlar polise giderek paralarını kurtardılar, hiç değilse biz de daha fazla zaman geçmeden sağlığımızı ve ülkemizi kurtaralım.

Bunlar dolandırıcı…

Uyanalım bu hipnozdan!

(*) DSÖ 17 Ocak 2017 yayınlanan protokolün makalesinde ve PCR Testinin hatalı sonuç verildiği ve virüs’ün izole edilmediği 13 Temmuz 2020 tarihinde FDA sayfasında CDC raporunu yayınladı.

Anahtar Kelimeler:
VirüsDSÖCOVID19
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Sabit 3 yıl önce

Peki söylediklerinize katılıyorum.buna ilk karşı çıkan ingiltere bşk consondu ne oldu adam ı bile feda ettiler gözleri bu kadar kara peki bizim devlet bşk neden bu kadar teslim oldu DSÖ yü ülkeye soktu.???