“Aklımıza Tecavüz” Edildi!

05 Ekim 2021 Salı 09:15

Bölüm 3 – Totalitarizmin Yükselişi

Çeviren, Yazan ve Hazırlayan Müge ALİEFENDİOĞLU

Modern çağda, ‘totalitarizmin kitlesel psikozu’ en büyük tehdit olarak görünmektedir. “Totaliterlik, bireysel insan haklarının ortadan kaldırılması ile birlikte oluşan, merkezi devlet gücü ile ilişkili, modern bir fenomenidir: devlet adına iktidarda olanlar ve nesnelleştirilmiş kitleler, kurbanlar vardır.” Arthur Versluis–Yeni Engizisyonlar (The New Inquisitions)

Totaliter bir yönetimde, toplum yönetenler ve yönetilenler olmak üzere iki gruba ayrılır ve her iki grup da patolojik bir dönüşüme uğrarlar. Totaliter düzenin hükümdarları, doğal koşullara taban tabana zıt bir biçimde, güç tarafından kolaylıkla yozlaştırılan kusurlarına rağmen, neredeyse tanrısal bir statüye yükseltilirler. Kitleler ise, bu patolojik yöneticilerin bağımlı özneleri haline getirilerek psikolojik olarak gerilemişlerdir ve çocuksu bir statüye bürünürler.

Totaliter düzende yaşamanın zihinsel etkilerini inceleyen Hollandalı tıp doktoru Joost Meerloo’nun, Aklın Tecavüzü adlı kitabında yazdığı gibi, “Bir yanda totaliter toplumdaki vatandaşlarının garip tepkileri ve bir bütün olarak kültürleri, diğer yanda ise hasta şizofrenlerin tepkileri; bu iki konu arasında arasında karşılaştırılabilir çok şey var.” Joost Meerloo - Aklın Tecavüzü (The Rape of the Mind)

Totalitarizm adı altında ortaya çıkan toplumsal dönüşüm, yalnızca, aldatılmış erkeklerin ve kadınların itaatkar olmaları ve itaatkar öznelerinın çocuksu hallerine geri dönmeleri nedeniyle, sanrılar üzerinde inşa edilir ve sürdürülür. Bireyler yaşamlarının kontrolünü bütünüyle politikacılara ve bürokratlara devrederler.

Ancak aldanmış bir yönetici sınıfı, toplumu tepeden tırnağa tamamen kontrol edebilecek bilgi, akıl ve dirayete sahip olduğuna inanır. Güce susamış yöneticilerden ve psikolojik olarak gerilemiş bir nüfustan oluşan toplumun, kitlesel acılar ve toplumsal yıkımdan başka bir geleceği olmayacağını, herkes öngörebilir. Fakat totalitarizm psikozunu tetikleyen nedir?

Bu dizinin önceki videosunda incelendiği gibi, totaliterliğin kitlesel psikozu bir toplumun yönetici sınıfında başlar. Yönetici sınıfı oluşturan bireyler, politikacılar, bürokratlar ya da dost canlısı kapitalistler, güçlerini artıracak yanılsamaları çok severler. Güce aç olanlar için, hiçbir şey, toplumu kontrol edebilecekleri, kontrol etmeleri ve yönetmeleri gerektiği yanılgısından daha çekici değildir. İster Komünizm, ister Faşizm, isterse Teknokrasi olsun, bir yönetici elitin, totaliter siyasi ideolojiye sahip olduktan sonraki ilk adımı, halkı totaliterliğin kitle psikozunu bulaştırarak, kendi yönetimini kabul etmeye teşvik etmek olacaktır.

Bu psikoz, tarih boyunca birçok kez tetiklendi ve Meerlo’nun açıkladığı gibi; “Bu sadece, kolektif duyguların uygun şekilde yeniden yapılandırılması ve manipüle edilmesi meselesidir.” Joost Meerloo - Aklın Tecavüzü Yönetici eliti oluşturan üyelerin bu amaca ulaşmak için kullandıkları genel yönteme ‘mentisid’ denir ve bu kelimenin etimolojisi ‘Aklın Öldürülmesi’dir. Ve Meerloo’nun açıkladığı gibi; “Mentisid, insan zihnine ve ruhuna karşı eski bir suçtur, ancak yeniden sistemleştirilmiştir. Egemen bir sınıfın, kendi fırsatçı düşüncelerini, kullanmayı veya yok etmeyi planladığı kişilerin zihinlerine kazıyabileceği organize bir psikolojik müdahale ve bir yargısal sapkınlık sistemidir.” Joost Meerloo - Aklın Tecavüzü Bir toplumu mentisit suçuna hazırlamak, önce korkuyu ekmekle başlar. Birey korku ya da endişe gibi olumsuz duygularla dolup taştığında, deliliğin sanrılarına düşmeye çok müsait hale gelir. Gerçek, hayali veya uydurma tehditler korku ekmek için kullanılabilir, ancak özel etkili olan bir teknik, yaratılan terör dalgalarının kullanmasıdır. Bu tekniğin uygulanmasında, korku ekimi sakin dönemler araya sokularak kademeli olarak yapılır. Ancak bu sakin dönemlerin her birini, daha da yoğun bir korku hipnozunun üretilmesi izler. “Her bir terör dalgası, bir nefes alma hipnozundan sonraki etkilerini bir öncekinde göre daha kolay yaratır, çünkü insanlar önceki deneyimlerindeki rahatsızlıklarını halen atamamışlardır.” Joost Meerloo