Öne Çıkanlar papatya Erciyes Üniversitesi MOSSAD karbon DEM

ARAP NATO’SU KURULABİLİR Mİ?

Yazan Mustafa DÖNMEZ

"Arap devletleri" terimi yaklaşık 360 milyon kişinin yaşadığı, toplamda 22 devlet ve bu devletlerin bölgelerini içine alır. Ellerindeki askeri araç ve gereçlerin toplamı devasa miktarları bulur. Bugün itibariyle 22 Arap devletinin silah altında görev yapan toplam asker sayısı 2 milyon 200 binin üzerindedir. Yaklaşık 45.000 tank ve zırhlı muharebe aracı vardır. Sayısal veriler Amerika ve Rusya’nın elindeki savaş araçlarının her birinden fazladır.

22 Arap ülkesi, ABD savaş sanayisine hemen her yıl trilyon dolar akıtmalarına rağmen tek bir F-35 alamamışlardır. BAE ve S.Arabistan’a söz verilmiş olmasına rağmen teslimat ertelenmektedir. İsrail’in elinde ise F-35 sayısı 42’dir ve yıl sonuna kadar 72’ye yükselecektir. Kuvvet çarpanına göre İsrail hava kuvvetleri tüm Arap hava kuvvetleriyle karşılaşabilecek seviyededir. İkmal ve lojistik İsrail’in lehinedir.

Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Katar gibi Körfez ülkeleri F-35 satın almak istediler. BAE'nin İsrail'i tanıdığı İbrahim Anlaşmalarının ardından, ABD BAE'ye 50 adet F-35 satışını onayladı. Ancak o zamandan beri anlaşma ilerlemedi ve İsrail 2020'de anlaşmaya karşı çıkmadığını söylese de, anlaşmaya hâlâ karşı olduğu düşünülüyor. BAE hayal kırıklığına uğradı.

ABD'nin F-35 satışını engellemesinin belki de en ünlü ve dikkat çekici örneği Türkiye'ye yöneliktir. Türkiye bir NATO üyesi ve ABD'nin sözde bölgedeki kilit müttefiki ve ortağıdır. Türkiye ayrıca İncirlik Hava Üssü'nde (39. Hava Üssü Filosu ve ABD taktik nükleer silahları mevcuttur) büyük bir ABD Hava Kuvvetleri üssüne ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye, F-35 programının bir parçasıydı ve ilk F-35'ler üretilip 2018'de Türkiye'ye teslim edilmeye hazır hale getirilmişti. Ancak Türkiye, Rus S-400 SAM sistemini satın aldı. ABD, Türkiye'yi hem Rus S-400'lerini hem de Amerikan F-35'lerini kullanamayacağı konusuna dikkat çekti ve uyardı. Çünkü S-400'lerin olası bir savaşta F-35'lerin Rus hava savunma sistemlerini alt etme kabiliyetini tehlikeye atacağından korkuyordu. Görünen nedeni budur ancak gerçek farklıdır. Türkiye parasını yatırdığı projeden ABD tarafından 2019'da çıkarıldı (Türkiye, an itibariyle geri ödeme talep ediyor) Altı F-35 üretildi ve Arizona'daki Luke Hava Kuvvetleri Üssü'nde depoda tutuluyor.

Türkiye, Rus S-400'lerini toplamda 2 sistem yani 4 batarya satın almış durumdadır. 4 bataryada toplamda 144 adet atışa hazır füze vardır. Devamı neden getirilemedi? veya Rusya ile ortak füze üretimine ne oldu? Neden gerçekleşmiyor?

Çin, Rusya’dan daha iyi yüksek irtifa hava savunma füze kitlerini üstelik Türkiye’de üretmek ve ürettiği teknolojiyi Türkiye ile paylaşmayı teklif etmesine rağmen Türkiye neden alımdan son anda vazgeçti? Füzelerinibelki de en sıkıcı yanı Türkiye uzun zamandır bu savunma füzelerini (MIM-104 Patriot (Phased-Array TRacking and Intercept Of Target) Amerika’dan talep etmesidir. Sürekli Türkiye’yi oyaladılar. Amerika bunu neden yapıyor?

Türk Milletine savaş açmış taşeron terör örgütü PKK’ya Türkiye tarafından yapılan her bir harekâtı ‘Amerika’nın ulusal güvenliğine yapılmış bir saldırı olarak görüyorlar’ Amerikan Başkanı Biden tarafından bizzat açıklandı. Aynı söylemi 100 sene önce İngiliz Başbakanı Siyonist Lloyd George söylüyordu. (Kabinesindeki Dışişleri Bakanı Arthur Balfour yayınladığı deklarasyonla Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasına yardım edileceği sözünü veren kişidir.) Türkiye’nin NATO birlikteliği esarettir. PKK ve FETÖ küresel terör örgütlerini himaye eden TSK ve İstihbaratın içinde aktif görevlere getirilmesini teşvik edenler bunlardır.

Türkiye, İsveç'in NATO'ya katılım teklifini onayladıktan sonra, ABD de Türkiye'ye 40 adet yeni F-16 Block 70/72 ve mevcut F-16 filosunun birçoğuna yükseltme kitlerinin satışı onaylanmıştı. Bugüne kadar teslimat yapılmadı.

Bugün KAAN’ın F110 (F-16) motor skandalı konuşuluyor. Türkiye ABD’den motor ve kritik aksamlarını alamayacağını öngöremedi! Üstelik bu hayal kırıklıklarını sürekli yaşayan ve tarihten ders almayan bir yönetimle yaşıyoruz. Nitekim Türkiye, 2018'de, o güne kadarki en büyük savunma sanayisi ihracat anlaşmasını yaparak Pakistan'la 1,5 milyar dolar karşılığında 30 adet T129 ATAK helikopterinin satışı için uzlaşmıştı. Fakat Türkiye'nin ürettiği bu helikopterlerin ABD-İngiltere ortak yapımı bir motor kullanması nedeniyle ihracat için ABD'den izin alması gerekiyordu. ABD bu izni vermeyince ihracat gerçekleşemedi. T129 ATAK helikopterinin yerli motor üretimine ne oldu denilirse? TEI tarafından geliştirilen ve testleri halen devam eden Türkiye'nin ilk yerli helikopter Motoru TEI-TS1400 turboşaft motor bu yıl sonunda T129 ATAK Taarruz Helikopterine entegre edileceği söyleniyor. Elbet ki savunma alanında göğsümüzü kabartan gelişmeler, ilerlemeler vardır ancak yetersizdir. Halka söylenenler abartılıdır. (Türk siyasi sisteminin bozuklukları ve çareleri hakkında yazılmış, ‘Devlette Yozlaşmayı Yenmek’ adlı kitap tavsiye edilebilir)

Türkiye Tank üretiminde de geridedir. 2005 yılında üretimi planlanan Altay Tank projesi üzerinden 20 yıl geçmesine karşın üretilemiyor. Erteleme konusunda hemen her yıl ve son anda yeni bir mazeret bulunuyor. Oysa Türkiye Arifiye’de bulunan Tank ve Palet fabrikasında yüzde yüz yerli tank ve kundağı motorlu fırtına obüs üretilebilecekti. O dönemin Savunma Bakanı Vecdi Gönül’den 100 milyon dolarlık yatırım istendi. Vecdi Gönül’ün söz vermesine karşın engelle karşılaştığı bildirilerek söz verilen yatırım yapılmadı. Sonra ne oldu? Tank Palet fabrikasında, 3.000 üzerinde kalifiye işçi kıyımı yaşandı. Bilgi ve birikimli personel dağıtıldı çoğu ballı ikramiyelerle emekli edildi. Katar’a satış ve sonrası ayrı bir kitap konusudur.

Türk halkına doğrular söylenmeyerek bekası tehlikeye atılıyor. Asıl mesele konuşulamayanlardadır. TSK’nın yetişmiş kadrosunu tasfiye edenler, komuta kontrol birliğini bozanlar, seferberlik sistemini pasif hale getirenler, askeri okullarına, hastanelere kilit vuranlar herhalde uzaylılar değildir.

Üfürmelere, hamasi atıp tutmalara bakmayın, durum fecaattir. Öyle ki, Türkiye bugün uçak parçalarını birleştirme perçinlerini bile yurt dışından alıyor. ABD, Gölbaşı’nda FNSS tesislerinde üretilen Zırhlı Muharebe Aracının (ZMA) kullandığı zırh delici ‘sabot’ mühimmatlarını yıllarca bize vermemişti. ABD’nin bize verdiği, ZMA’nın atış payları bitmiş kıta yükleri kullanılıyordu. Mühimmatlar bitmek üzereyken, MKE’nin mühendisleri kendi imkanlarıyla yüzde yüz yerli zırh delici sabot mermisi üretti. ABD, MKE’nin üretim kızaklarının sökülmesi karşılığında 30.000 adet hibe olarak vermeyi teklif etti. Amerika ve onun bekçisi NATO’nun gerçek yüzü budur. Onun gölgesinde bugüne kadar üretimlerimiz engellenmesine karşın Türkiye ABD ne derse harfiyen onu yapar. NATO’yu sorgulayamaz.

Güncel askeri üretim bantlarını bilen biri olarak net görüşüm şudur. Türkiye her alanda bağımsızlığını tekrar kazanamazsa ve kendi üretimini her alanda geliştiremezse olası bir savaşta eriyecektir. Her geçen gün adım adım sona yaklaşıyoruz. Her alandaki dışa bağlılık, bizi bize düşman ediyor. Önceki yazımda belirttiğim gibi Türkiye ortaklık/müttefiklik adına yaptığı dış antlaşmalarla kalpazanların eline düşmüştür.

Mutlaka, her şey Büyük Türk Milletinin savaşma azim ve kararlığına bağlıdır ve yazdıklarım nesnel verilerdir. Umutsuzluk yoktur. Biz en az 4000 yıldır bu topraklardayız ve bugüne kadar söküp atmayı başaramadılar. Yeter ki farkında olalım. Her alanda üretime yönelelim. Ülkemiz içinde milli konularda birlik olalım.

Arap NATO’su kurulursa Askeri yetenek ve kabiliyetlerine bakıldığında durum nasıldır?

-Daha kötüdür. Şöyle ki;

22 Arap Devleti birbirine düşmandır. Aynı dinde olmalarına karşın mezhepçilik hat safhadadır. S.Arabistan Yemen’i bombalarken özellikle sivil yerleşim bölgelerine yöneliyor. S.Arabistan’ın sivil insanlara yaptığı vahşet, Gazze’yi aratmasa da dünya medyasında sansürleniyor. Çünkü Yemen, İsrail’e karşı fiili savaş yürüten tek ülkedir. 2 Haziran 2022 tarihli BM kayıtlarına göre; Yemen'de 150.000'den fazla sivil insan öldürüldü ve savaş nedeniyle devam eden kıtlık ve sağlık tesislerinin eksikliği nedeniyle ayrıca 227.000'den fazla kişinin öldüğü bildiriliyor. Son on yılın verileri incelendiğinde birbirleriyle olan savaşlarda yaklaşık 1 milyon ölü ve yaralıları vardır.

S.Arabistan dünyanın en çok silaha para yatıran ülkeleri arasında 3’üncü sıradadır. Ordusu bir bütün değildir. Kuvvetleri arasında uyumsuzluk vardır. Emir komuta zafiyeti milli güç unsurlarını bir bütün olarak kullanamamalarına sebebiyet vermektedir. Bakım ve ikmallerinin tamamı Batı’ya bağlıdır. Üretim ve bakım yapacak fabrikaları bile yoktur. S.Arabistan husumet içinde olduğu Yemen için her ay 5-6 milyar dolar harcamaktadır. Sırf bu nedenle İsrail’in gözdesidir. Her alanda ilişkileri içli dışlıdır. (Anne ve Babası Türk olan Cemal Kaşıkçının S.Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Âl-i Suud’un emriyle Mart 2018’de Türkiye’de katledilmesi sonrası Türkiye’de başlayan yargı boyutunun kapatılması MOSSAD’ın başarısıdır.)

Yemen hariç her birinin ABD ile güvenlik ilişkileri vardır. Arap ülkeleri, yıllardır bölgesel güvenlik için ABD’ye trilyonlarca dolarlık yatırım yaptılar. Bu nedenle, olası bir Arap NATO’su ABD karşısında riskli bir adım anlamına gelebilir. Ülkelerini, hukuku hiçe sayarak saraylardan yönetenlerin en büyük korkusu Amerika ve İsrail tarafından yönetimden uzaklaştırılmalarıdır. İstihbaratları bile bunlara bağlıdır. Danışman ve komutanları CIA, MI6 ile bağlantılıdır. Dolayısıyla İsrail, yönetimdeki saraylıların yaşam tarzlarıyla ilgili en ince detayları bilmektedir. İsrail ve istihbarat servisi MOSSAD istediğinde bunları direk yok edebiliyor. İngiltere ve istihbaratı MI6 ile Amerika CIA’sı ise mallarına ve paralarına çöküyor. Saraylıların mevcut evrensel yasalarla ilgileri yoktur. Onlar olgularla değil kendilerine çıkar sağladıkları ölçüde ilgilenirler. Denetlenmediklerinden ve hesap vermediklerinden dolayı sebepler hiyerarşisi onlarda çıkarlar hiyerarşisine dönüşmüştür.

Sonuç olarak, Arap devletlerinin saray yönetimleri, ABD ve Batı’ya siyasi bağlılıkları yanında şahsi akçeli işleri hayati seviyelere ulaşmıştır. Anılan nedenlerle Vatan ve Millet cephesinde bir araya gelmeleri mümkün görünmemektedir.

Türkiye’nin içinde olacağı İslam NATO’su kurulabilir mi? Başka bir yazıda irdeleyelim.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Yavuz w 1 saat önce

Arap liderler ancak epstein adasında birleşirler