Öne Çıkanlar Antonio Guterres mRNA Kazım Mirşan 19 Mayıs Üniversitesi Pepsi

Cumhurbaşkanına Açık Mektup

Bir yıldır dünyada var olduğu söylenen koronavirüs salgını nedeniyle DSÖ tarafından önerilen pcr testi ve tedavi şeması ile bilim kurulunun önerileri ve bakanlığın açıklamaları Türkiye genelinde hastahanelerde uygulanmaktadır.

Bazı doktorların gerek bireysel olarak gerekse dünya doktorlar birliği gibi topluluklarca, rt-pcr testinin hastalığı teşhis etmeyeceği, (rt) döngü sayısına bağlı olarak hatalı pozitif sonuç vereceği, koronavirüsün yalıtılarak var olduğunun ispatlanmadığı, salgın olmadığı, bunun bir grip olduğu şeklindeki açıklamaları basında yer almaktadır. Nitekim Sağlık Bakanı da grip artık yok, mevsimin gribi artık koronavirüs şeklinde açıklama yapmıştır. Keza covid salgınının başladığının söylendiği Mart 2020 tarihinden bu yana, grip vakıa sayılarının açıklanması bakanlıkça durdurulmuştur.

Var olduğu söylenen koronavirüsün belirtileri de üşütme, nezle, grip, zatürre belirtileri ile aynı bulunmakta olup bu rahatsızlığı hepimizin yakından bildiği, her zaman yaşanan olağan bir şey olduğu ve her yıl mutasyona uğrayıp değiştiği, grip tedavisinin de yıllarca yapıldığı bilinmektedir .

Grip rahatsızlığının adını değiştirip koronavirüs deyip, sanki yeni bir hastalık imiş gibi, henüz ilacı yok ancak sıtma ilacı, HİV AİDS ilacı vb. gibi başka hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar ile bir anlamda deneme mahiyetinde DSÖ tedavi şeması uygulandığı anlaşılmaktadır.

Bakanlık açıklamasında "Erişkinler için hazırlanan algoritmada, halihazırda Covid-19 için güvenilirliği ve etkinliği kanıtlanmış spesifik bir antiviral tedavi bulunmadığı kaydedildi. Bununla birlikte başta Çin olmak üzere farklı ülkelerden, hastalık tablosuna ve hastalığın şiddetine göre çeşitli antiviral tedavilerin kullanıldığı çalışmalar yayımlandığı belirtildi. Bu çalışmalarda kullanılan antivirallerin etkin olduğu, klinik bulguların gerilemesinde ve hastaların iyileşme süreçlerinde olumlu katkı sağladığı ifade edildi." denilmesinden tedavinin deneme mahiyetinde olduğu anlaşılmaktadır

Bazı doktorların DSÖ tedavi şemasına ağır eleştirileri bilindiği gibi Bursa Tabipler Odası başkanı Alpaslan Türkkan'ın "Reçete hekimin namusudur" ifadesi karşısında, doktorların görevi bulunan tedaviyi takdir yetkisine ve vicdanına müdahale sayılabilecektir. Bu konuda Dr. Claus Köhnlein'in yaptığı açıklamayı 28/08/2020 tarihinde gönderdiğim cimer;2003832578 nolu başvuruda bildirmiştim.

Bir hastalığın adını değiştirip tedavisinin de değişmesi bilimsel olarak izah edilemeyeceği gibi akıl ve mantığa uymayacağı da açıktır.

Bilineceği üzere TCK m. 90/4 fıkrası, hasta insan üzerinde rıza olmaksızın tedavi amaçlı deney yapılması suç olarak düzenlemiştir. Ancak bilinen tıbbi müdahale yöntemlerinin uygulanmasının sonuç vermeyeceğinin anlaşılması üzerine rızaya dayalı olarak tedavi amaçlı deney yapılabileceği belirtilerek, deneyin mahiyet ve sonuçları hakkında yeterli bilgilendirme yapıldıktan sonra rızanın yazılı olması zorunluluğu getirilmiştir. Aseptomu-belirtisi olmayan şahısların, yani hasta olmayan kişilerin madde dışında kaldığı anlaşılıyor.

Maddenin açık anlatıma göre üşütme, nezle, grip, zatürre rahatsızlığı sonucu bilinen tedaviler yapılması ile ancak bunların sonuç vermeyeceği anlaşıldıktan sonra sıtma, HİV, AİDS hastalığı gibi başka hastalıklara uygulanan ilaçlarla tedavi, septomları-belirtileri olan hastanın yazılı onayı alındıktan sonra deneme olarak düşünülebilecektir .

Dolayısıyla ateş, öksürük, soğuk algınlığı, boğaz ağrısı, burun akıntısı, nefes darlığı vb. septomları-belirtisi olan herkese, DSÖ tarafından belirlenen tedavi şemasının uygulanmasının TCK m.90 hükmünü karşılamayacağı açıktır.

Üstelik pcr testinin virüsün varlığını tespit etmediği, soybağı-kalıtım belirleme veya suçluyu tespit gibi amaçlı olduğu, vücutta bulunan her hangi bir ölü hücre kalıntısını tespit ettiği, hastalık tespitinde kullanılamayacağı bizzat testin mucidi biyokimyacı sn Kery Mullis tarafından söylendiği ve bunun çoğu doktor tarafından açıklandığı bilinmektedir. Nitekim DSÖ tarafından Aralık 2020 tarihinde pcr testi döngü sayısındaki fazlalığın hatalı pozitif vereceğinin kabul edildiği basında yer almıştır.

Coronavirüs konusunda yukarıda bahsedilen düşüncelere, halkın sağlığı söz konusu olduğu için komplo teorisi denilip geçiştirilemez. Dünya Bankası, Dünya Ekonomik forumu, G7 topluluğu ve bilinen diğer küresel güçlerin yeni dünya düzeni, dördüncü sanayı devrimi, büyük reset-sıfırlama, nüfus planlaması, sn Cüneyt Zapsu'nun ifadesiyle "son insan jenerasyonu" gibi kavramları kullanmaları, hayali-planlanmış senorya, üretilmiş salgın gibi şüphelerin ciddiye alınmasını gerektirmektedir. Kaldı ki, 2007 yılında salgın tanımının değiştirilmesi ve DSÖ' nün domuz gribi ve diğer geçmiş salgın olaylarında sicilinin temiz olmadığı da bilinmektedir.

DSÖ’nün hastalık tespiti ve tedavilerin içeriği ve şekline ilişkin önerileri ancak danışma mahiyetinde görülebilir. Keza bilim kurulunun idari yapılanmada hukuki statüsü olmadığından herhangi bir sorumlulukları da yoktur ancak danışma organı mahiyetinde görüşlerine başvurulabilir. Görev ve yetki idari makamlarda olup, verilmiş kararlardan idari makamların sorumlu olacağı tabidir.

Yukarıda anlatıldığı üzere, hem salgının gerçekte var olup olmadığı veya planlanarak üretildiği hem de septomlu ve aseptomlu kişilere uygulanan tedavi şemasına getirilen her türlü eleştirinin üzerinde durulup, pcr testi yerine antikor ve kan testinin virüsü tespit için daha elverişli olduğu gibi her bir iddiayı karşılayacak içerik ve kapsamda değerlendirme yapılarak kamuoyuna açıklanması bir ihtiyaçtır.

Anahtar Kelimeler:
DSÖAİDSHİV
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Zeynep A.. 4 yıl önce

Sesimizi duy artık sayın Erdoğan duy bu hukuksuzluğa son ver !!! Bir daha 15 Temmuz olursa senin için sokağa inen bu halk evde kal mı diyeceksin!!!!

Avatar
Semra Akay 4 yıl önce

Artık gerçekler açıklanıyor.. Dilerim devam eder..coook teşekkürler

Avatar
ALİ İHSAN ÖNDER 4 yıl önce

Bu yazıyı okuyanların %90ı gerçeği bir şekilde öğrenmiş ve bilinçlenmiş.Önemli olan henüz bu bilince ulaşamamış vatandaşlarımızı nasıl bilgi sahibi yapabiliriz. Eminim ki doğru bir anlatımla ülke nüfusunun çoğu bunun bir saldırı olduğunu anlayacaktır

Avatar
Muhammed 4 yıl önce

Erdoğan artık bitmiştir benim gözümde. O kongre senin bu kongre benim geziyor. Tıklım tıklım salonu dolduran millete teşekkür ediyor. Ama dışarda buna müsaade edilmiyor. Anlayacağınız işine gelirse politikası var. Umarım, Erdoğana yazılanları okurda ülkeyi nörmale çevirir.

Avatar
Büşra 4 yıl önce

Bu oyunu devlet başkanımızın görmediğine inanmak istemiyorum lakin bilmediğimiz şeyler varsaa..buna cürret eden güçlere karşı açıktan çağrı yapamıyor olabilir mi..

Avatar
Almancı 4 yıl önce

Bence Cumhurbaşkanını tehdit ediyorlar. Bu eziyet insan dışı. Hani devlet "insanı yaşat ki, devlet yaşasın". Hani, nerde. İnsanlık ölüyor.

Avatar
Seda 4 yıl önce

Çok iyi ifade edilmiş bizim kürsselcileri yerin dibine sokmak için çalışmamız lazım onlara yardım etmek için değil

Avatar
Birisi 4 yıl önce

Tanzanya devlet başkanı daha yeni ölmüşken ne bekliyorsunuz acaba? Aciklarlarmi hiç sizce?